Sarıyer Yenigün, Sarıyer'in Gerçek Tarafsız Gazetesi - KANAAT ÖNDERİ ALİ RIZA ZAMAN </br>TÜRKİYE İÇİN </br>ÇOK BÜYÜK ÖNEM TAŞIYAN </br>SURİYE'DEKİ GELİŞMELERİ </br>GAZETEMİZE DEĞERLENDİRDİ.
Karakter boyutu :13 Punto15 Punto17 Punto19 Punto

KANAAT ÖNDERİ ALİ RIZA ZAMAN
TÜRKİYE İÇİN
ÇOK BÜYÜK ÖNEM TAŞIYAN
SURİYE'DEKİ GELİŞMELERİ
GAZETEMİZE DEĞERLENDİRDİ.

KANAAT ÖNDERİ ALİ RIZA ZAMAN </br>TÜRKİYE İÇİN </br>ÇOK BÜYÜK ÖNEM TAŞIYAN </br>SURİYE'DEKİ GELİŞMELERİ </br>GAZETEMİZE DEĞERLENDİRDİ.
Suriye’de 14 yıl süren iç savaşın ardından muhalefet, Esad rejimini devirmeyi başardı ve ülkede yeni bir dönemin kapıları aralandı.
19.12.2024 / 23:28

ALİ RIZA ZAMAN:


Suriye’de 14 yıl süren iç savaşın ardından muhalefet, Esad rejimini devirmeyi başardı ve ülkede yeni bir dönemin kapıları aralandı.

Ancak bu zafer, yalnızca bir başlangıçtır. Şimdi asıl mesele, Suriye’yi kalıcı bir barışa ve istikrara kavuşturmaktır.

Bu hedefe ulaşmak, kozmopolit yapının, tarihsel ve stratejik öneminin farkında olarak ortak akılla hareket etmeyi gerektiriyor.

Suriye’nin Çeşitliliği: Zenginlik mi, Tehdit mi?

Suriye, tarih boyunca farklı dinlerden, mezheplerden ve etnik gruplardan insanların bir arada yaşadığı bir coğrafya olmuştur. Ancak bu çeşitlilik, Osmanlı sonrası dönemde Batı’nın “böl ve yönet” politikaları ve yerel aktörlerin dar çıkarları nedeniyle bir çatışma dinamiğine dönüşmüştür. Mezhepçilik, etnik ayrımcılık ve yerel milliyetçilik gibi faktörler, Suriye’nin yıkımını hızlandırmıştır.

Bu tarihsel gerçekler ışığında muhalif liderlerin en büyük sorumluluğu, bu çeşitliliği bir tehdit olarak görmek yerine bir zenginlik olarak değerlendirmeleridir. Her grup, kendi kimliğini özgürce yaşayabileceği bir sistem içinde yer bulmalıdır. Ancak bu, yalnızca kapsayıcı bir anayasa ve güçlü bir hukuk devleti ile mümkün olabilir.

Ortadoğu’nun En Büyük Hastalığı: Ayrımcılık ve Bölünme

Suriye’nin bugün karşı karşıya olduğu en büyük tehditlerden biri, Ortadoğu’nun genelinde de görülen ayrımcılık hastalığıdır. Irk, dil, mezhep ve hatta yerel farklılıklar üzerinden yapılan ayrıştırıcı politikalar, halkların ortak değerler etrafında birleşmesini engellemiştir. Esad rejiminin de temelinde bu tür bir bölücülük yatıyordu; belirli bir azınlığın çıkarlarını koruyan otoriter bir yapı, halkın büyük çoğunluğunu dışlamıştı.

Suriye’nin yeni liderleri, bu hatadan kaçınmalıdır. Ayrımcılığı değil, insanlığın ortak değerlerini ve halkın ortak çıkarlarını merkeze alan bir yönetim anlayışı benimsemelidir. Tarih göstermiştir ki, ayrıştırıcı politikalar yalnızca dış müdahalelere zemin hazırlar ve halkın huzurunu bozar.

Türkiye’nin Rolü: Yol Gösterici Bir Deneyim

Suriye’nin yeniden inşa sürecinde, Türkiye’nin deneyimleri önemli bir rehber olabilir. Türkiye, farklı etnik ve dini grupların bir arada yaşadığı bir ülke olarak, Suriye’ye bu konuda ilham verebilir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye için yıllardır savunduğu çözüm önerileri, bugünün şartlarında daha da anlam kazanmıştır.

Zaferin Getirdiği Riskler ve Sorular

Esad’ın devrilmesi, Suriye halkı için bir umut ışığı olsa da bu zaferin sarhoşluğu, ciddi tehlikeler barındırıyor. Tarih, Ortadoğu’da zafer sonrası birliklerin kısa sürede parçalandığını ve farklı gruplar arasında yeni çatışmaların başladığını defalarca göstermiştir. Libya ve Afganistan gibi örnekler, zaferin ardından gelen yanlış politikaların bir ülkeyi nasıl kaosa sürüklediğini açıkça ortaya koymaktadır.

Muhalefetin zaferden sonraki en büyük sınavı, birlik ruhunu koruyarak kapsayıcı bir yönetim sistemi kurmaktır. Gruplar arasında güç paylaşımı adil bir şekilde yapılmalı, hiçbir grup dışlanmamalıdır. Zaferin kalıcı olması, ancak tüm Suriyelilerin kendini bu yeni sistemde eşit ve güvende hissetmesiyle mümkündür.

Barış ve Birlik İçin Yeni Bir Başlangıç

Suriye, bugün zor ama umut dolu bir yolda ilerliyor. Bu süreçte zaferi anlamlı kılacak olan, halkın ortak değerleri etrafında birleşmesi ve bu birliği bir yönetim modeline dönüştürmesidir.

Ortadoğu’nun kötü talihini kırmak, ayrışmayı değil birleşmeyi, dış müdahaleyi değil halkın iradesini merkeze alan politikalarla mümkündür.

Eğer Suriye’nin yeni liderleri, halkın sesine kulak verir ve geçmişteki hatalardan ders çıkarırsa, bu coğrafya yeniden barış ve refahın adresi olabilir. Bu sadece Suriye için değil, tüm Ortadoğu için bir umut ışığı olacaktır.