Sarıyer’in önde gelen siyasetçisi Sarıyer Belediye Başkan Aday Adayı Dr. Cengiz Alp Ulusal Basının gündeminden düşmüyor.
Sarıyer Belediye Başkan Aday Adayı Cengiz Alp ulusal basında Sarıyer için tasarladığı projelerini anlatıyor. Yurt Gazetesi’de Pazar günü yayınlanan röportajı tüm Sarıyer’de büyük ses getirdi. Yurt Gazetesi’nin Dr. Cengiz Alp ile yaptığı röportajı okuyucularımız için aynen yayınlıyoruz.
HAYALİM SARIYER’E BİR ‘GEZİ PARKI’
CHP’den Sarıyer Belediye Başkanlığı için aday adayı olan Cengiz Alp, planlarını anlattı: ‘Sarıyer Gezi Parkı’ adında bir park hayal ediyorum. Balıkçılar Çarşısı kurmak istiyorum. Balıkları erkekler tutsun, kadınlar satsın…
30 YILLIK HEKİMİM
Siyasi geçmişinizden bahseder misiniz?
Ben operatör doktorum. Tıp fakültesini bitirdikten sonra İstanbul’da Genel Cerrahi ihtisası yaptım. Sarıyer’de özel bir tıp merkezini ve Okmeydanı’nda özel bir hastahanenin işletmeciliğini yapıyorum. İlk olarak SHP’de siyasete başladım. CHP’de ve SHP’de Parti İlçe Başkanlığı görevini yürüttüm. 1991’de SHP’den milletvekili adayı oldum. Çok ciddi oy almama rağmen partinin bölge barajını aşamamasından dolayı seçilemedim. 1999’da SHP’den Belediye seçimlerine katıldım. O zaman da parti 8.9 oy aldı. Ben yüzde 22’nin üstünde oy alamama rağmen seçimleri kazanamadık. Kişisel olarak siyasi performansım iyi seyretti. Bunun nedeni Sarıyer’de 30 yıldır hekim olarak çalışmamdan kaynaklanıyor. Toplum, aday olduğum zaman parti gözetmeksizin oy verdi. Siyasi tecrübeme dayanarak kişisel oy potansiyelimin CHP’ye oy katkısı sunacağını ve seçimi daha rahat alacağımızı düşünüyorum.
Sarıyer’in en temel sorunu nedir?
Sarıyer ‘Kentsel Dönüşüm’ sorunuyla karşı karşıya kalmış durumda. Bugün Sarıyer, Boğaz bölgesi olması ve rantın yüksek olması nedeniyle mevcut iktidar, insanları buralardan kaldırıp İstanbul’un 100 km uzaklıktaki bölgelerine atmak istiyor. Sonuç olarak burada oturanlar çok uzun zamandır mahalle kültürü ve sıcak atmosfer içinde yaşıyorlar. Biz sosyal demokrat belediyecilik anlayışına bağlı kalarak yerinde çözüm, insanları uzaklaştırmadan mevcut yerlerinde koruyarak çözüm üretilmesinden yanayız. Onları mevcut halleriyle kötü bir yaşam standardına mahkum edemeyiz.
KÜÇÜK ESNAF KORUNSUN
Yıkmak mı restore etmek mi?
Ben restore etme taraftarıyım. Sarıyer’de çok katlı gecekondu yok. Bunlar rehabilite edilebilir. Bu sene Büyükşehir Belediyesi’ni d alacağımızı düşünüyorum. Büyükşehir Belediyesi ile ortak bir projeyle yenileri de yapılabilir ama mutlaka orada oturanların rızasıyla, onları ekonomik olarak çıkmaza sokacak, burada oluşan rantı başka şirketlere peşkeş çekecek şekilde bir uygulama olmaması lazım. AVM’ler olmasın, büyük gökdelenler, plazalar olmasın, küçük esnaf korunsun istiyorum. Mahalle aralarındaki bakkal, kasap, tekstil atölyeleri, küçük esnaf canlı kalarak oranın ekonomisi de devam etsin istiyorum. Bu açıdan Sarıyer’de olan huzurlu sıcak aile ortamının devam etmesini istiyorum. Hepimizin istediği evden işe, işten eve gitmek değildir. Eviniz çok da güzel olsa sağınızda solunuzda komşunuz yoksa bir anlamı olmaz. Bu sıcaklığın korunabileceğini düşünüyorum. Halkın kentsel dönüşümünden hiçbir şekilde zarar görmemesi gerektiğini düşünüyorum.
Projelerinizden bahseder misiniz?
Artık belediyecilikten anladığımız yol, su ve kaldırım yapmak değil. Bütçelerimizin büyük bir kısmını sosyal alanlara aktaracağız. Bunların başında da eğitim, sanat ve kültür etkinlikleri geliyor. Önümüzdeki dönemde Sarıyer’i özgürlük alanı, İstanbul’daki insanların rahat nefes alıp verebileceği bir yer olarak yapılandırmak istiyorum. Hatta bir park düşünüyorum. ‘Sarıyer Gezi Parkı’ adında bir park hayal ediyorum. Orada gençlerimizin forumlar düzenlediği, karşılıklı zıt fikirleri çatıştırıp burada sonuca ulaştıkları bir alan istiyorum. Protest grupların barışcıl olmak koşuluyla Hingh Park’daki gibi çıkıp söylevler vermesini, dinletebiliyorsa karşısındaki topluluğa dinleteceği bir alan istiyorum. Böyle bir hayalimiz var ve bunu da Sarıyer’de gerçekleştirmek istiyoruz. Sarıyer’de Balıkçılar Çarşısı bulunmamakta. Sarıyer’e ‘Balıkçılar Çarşısı’ kurmak gibi bir düşüncem söz konusu. Hatta balıkları erkekler yakalasın, kadınlar da satsın gibi bir hayalim var. Turistik ve hoş bir görüntü olacağını düşünüyorum. Özürlü vatandaşlarımıza yönelik ve hayvan hakları ile ilgili çalışmalarımız da bizim için oldukça önem arz ediyor.
ROMAN FESTİVALİ YAPACAĞIZ
Mevcut projelerimizin dışında Sarıyer’in turizm potansiyelini arttırmak lazım. Sarıyer’in sanayi kuruluşu yok. Bu nedenle turizmi canlandırmamız lazım. Sarıyer’de Romanlar var. Bunların olduğu bölgeleri rehabilite ederek bir roman festivali yapmak istiyorum. Düşünün New York’da dans okulları gösteriler yapıyor. Bizde roman dansı çok sevilen ve zevkle izlenen bir gösteri sanatı. Bu gibi etkinlikleri iyi tanıtarak Sarıyer’e daha fazla turist çekmek gibi bir projemiz de söz konusu. Yeterince kültür merkezimiz yok. Bunları mutlaka yapmamız lazım. Başarıyı teşvik edeceğiz. Spor alanında da Sarıyer’lilere yönelik projelerimiz olacaktır. Gençlere planlayacağımız program ile ülkemize katkı sunacağını düşünüyorum. Sarıyer’de çok üniversite var. Burada okuyan öğrencileri kimseye muhtaç etmeden onlara yurt yapmak istiyoruz ve bunu çok önemsiyoruz.
PSİKOLOJİYİ İYİ BİLİYORUM
MESLEĞİMİZİN vermiş olduğu insana yaklaşım çok önemli bir şey. Hekimlerin hasta ile ilişkisi çok özel bir ilişkidir. İlk önce hastanın şikayetini öğrenip teşhis edersiniz sonra tedavi edersiniz ve hastaya çok yaklaşırsınız. Sırtınızı dinlersiniz, ağzını açıp bakarsınız, nefesini alırsınız. İnsana bu kadar yaklaşan, dokunan bir meslek daha yok. İnsanların psikolojisini biliyoruz. 30 yılın vermiş olduğu tecrübeyle Sarıyerlileri tanıdığımı düşünüyorum. Her evde bir izimin olduğunu düşünüyorum. Kent mimarları, peyzaj mimarları, ekolojistler ve diğer alanlarda uzman olan ekibimizle Sarıyer’e klasik belediyeciliğin dışında işler yapacağız… tek tek insanlara ulaşarak onların dertlerine çare bulmamız lazım.
MERKEZ SİYASETİ DÜŞÜNMÜYORUM
YEREL yöneticinin başlangıçta merkez siyasete yönelmesini doğru bulmuyorum. Duvarlara resim yaparak, bankalara kendi ismini yazarak bu iş olmaz. Hizmet etmek ve samimi olduğunuzu halka hissettirmek zorundasınız. Böyle olduğu zaman resminizi de imzanızı da halkın gönlüne atmış oluyorsunuz. Örneği belli, Eskişehir Belediyesi. Hiçbir yerde resmi yok, adı yok sanı yok ama herkes biliyor ki Eskişehir Belediyesi Yılmaz Büyükerşen demek. Hizmetini edeceksin. Halk zaten bunun kadrini kıymetini bilir ve seni de nereye layıksan oraya getirir diye düşünüyorum. Sarıyer’de ayrım gözetmeden kimseyi kategorize etmeden, ötekileştirmeden ihtiyaç sahiplerine el uzatarak sosyal belediyeciliği yapmamız gerekiyor.