Sarıyer Yenigün, Sarıyer'in Gerçek Tarafsız Gazetesi - Fantom Ahmet'le Dobra Dobra
Karakter boyutu :13 Punto15 Punto17 Punto19 Punto

Fantom Ahmet'le Dobra Dobra

Fantom Ahmet'le Dobra Dobra
Yıllarca başta Türkiye Süper Ligi olmak üzere profesyonel olarak futbol oynayan, ve uzun yıllardır da teknik direktörlük yapan, ve bu kariyerine rağmen Türkiye’nin kanayan yarası olan lobi faaliyetleri içinde olmadan hocalık yapmaya çalışan bir değerdir nam-ı diğer Fantom Ahmet…
09.07.2013 / 02:34


Yıllarca başta Türkiye Süper Ligi olmak üzere profesyonel olarak futbol oynayan, ve uzun yıllardır da teknik direktörlük yapan, ve bu kariyerine rağmen Türkiye’nin kanayan yarası olan lobi faaliyetleri içinde olmadan hocalık yapmaya çalışan bir değerdir nam-ı diğer Fantom Ahmet…



Esasında herkesin bildiği ve “aslında böyle olmalı” dediği ama olması yolunda hiçbir çaba harcamadığı konuları konuştuk Ahmet Hoca ile, Ne acıdır ki bu konularda hemfikir olup, iş icraat noktasına geldiğinde kılını kıpırdatmayan, düzeltme adına bir şeyler yapmak isteyenlerinde önünü tıkayan bir sistemin içinde olduğumuzu tüm şeffaflığı ile değerledirdi Ahmet Yılmaz.

İnanıyoruz ki Ahmet hoca Türkiye yerine Avrupa’nın herhangi bir ülkesinde yaşıyor olsaydı çok daha faklı bir konumda olurdu.

Ahmet hoca ile Yalovaspor’un başında parasız pulsuz özveriyle kazanılıp çifte kupayla taçlandırılan başarılı bir sezon sonrasında, geçmişe değil geleceğe dair, klişe olmuş sözlerden uzak ülke futbolunun hastalıklı konularına parmak basıldığı, bazen keyifli bazen hüzünlü geçen ortamda söyleşi yaptık.

Futbolcunun ruhuna ineceksin:

Fantom Ahmet gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Emre Güner’e yaptığı konuşmada “Öncelikle futbolcu mesleğini sevecek, hocasını sevecek, kulübünü sevecek” dedi.



Fantom Ahmet konuşmasına şöyle devam etti. “Mesleğini seven adam zaten yediği ekmeğe ihanet etmez. Fakat futbolda işe aç adamla yola çıkarsan aç adamı kazanman kolay olur, tok adamla yola çıkamazsın futbola aç olacaksın. Yemek yedikten sonra biri sana baklava, börek ısmarlarsa yiyemezsin öyle değil mi?. Ama açsan açım diyerek oturup yiyorsun. Önce futbolcuyla oturup onun ruhuna ineceksin, derinliklerine ineceksin, neden hoşlanır, neyi sever, ne tür idmanı sever. Ben bile bunları oynarken rahmetli Candan TARHAN beni gördüğü zaman sen bugün idmana çıkma diyordu. Bu işin uzmanıydı. “Tamam hocam, benim bugün moralim bozuk, antremana çıkmayacağım” diyordum. Ama bu demek değildir ki ertesi gün maçta oynayamayacağım, çıkıyordum aslan gibi oynuyordum. Ama neden? adam bana babalık yapıyordu. Çünkü ben idmana çıksam bir şey veremeyeceğim. Bana söylüyordu “-zaten sen idmana çıksan bir şey veremezsin, moralin bozuk, ben sana koş desem sen koşamayacaksın.” diyordu. Dinlendiriyordu beni bir gün, sonra daha farklı oluyordu. Şimdi burada da böyledir. Futbolcuya bakıyorsun. Baştan söylüyorsun zaten; sakat, yorgun, isteksiz, halsizlik varsa idmana çıkmasın. Ama çıktığı zamanda “ama hocam ben…” dediği zaman zaten bağlar kopuyor. Ben sana baştan söylüyorum. Ama sen futbolcunun ruhuna, derinliğine inersen, futbolcuyu okşarsan, futbolcunu seversen futbolcuda seni sever, sahada verimli olur. Fakat sen futbolcuna yanlış bir şey yaparsan futbolcuda o zaman farklı düşünür.

Avrupalı gibi bizde futbolu meslek olarak görmeliyiz

Bir futbol adamı olarak devamlı araştırıyorum, not tutuyorum kısaca tüm benliğimi futbola veriyorum. Şimdi sunacağım bazı örneklere bir göz atalım, U20 Türkiye Milli Takımı Fransa maçını 4-1 kaybediyor. Arkadaşlarlarımla müsabakayı yorumlayınca 8 – 0 da kaybedebilkirdik diyoruz. Şimdi U20 Milli Takımına bakıyorsun çoğu Fenerbahçe’de, Beşiktaş’ta, Galatasaray’da oynuyor. Peki biz futbolda neredeyiz? Ancak Özbekistan ve Azerbaycan’ı yenebiliyoruz. Herkes ideallere giderken bizler maalesef Türk futbolcuları olarak da belirli bir yere geldiğimiz zaman zaten hemen havalanıyoruz. Avrupalı şimdi bunu meslek olarak görüyor. Bizde ise bu iş zevk olarak görülüyor. Avrupa’ya bakıyorsunuz 16 yaşında A Milli takımda oynuyor, bizde ancak 22 – 23 yaşına gelince A Milli takıma gidiyor. 22-23 yaşındaki futbolcu bizde Genç futbolcu olarak görülüyor. Avrupa’da adam 16 yaşındaki futbolcuya güvenip milli takıma alıyor. Bizde ise 23 yaşına gelmiş adam güvenilip milli forma verilmiyor. Bu neden? Gençlerimize değer vermediğimizden, gençlerimize o fırsatı veremediğimizden dolayı Türk futbolu yeterince kapasitesini zorlayamıyor. Gençlere formayı vereceksin sen ona o güveni verirsen oda hem o formayı verene hemde ülke futboluna çok şeyler verecektir.

Genç futbolcuları iyi araştıramıyoruz

Şimdi dışarıda yetişen futbolcularımıza bakın bir de bizimkilere bakın; gerek kondisyon olarak gerekse beyin olarak adamlar çok farklı konumda. Mesut Özil neden Almanya’yı seçti? Adamlar bunu meslek olarak görüyor. Ben bu işten para kazanıyorum diyor ve ona göre oynuyor. Türk insanı ise futbolu zevk için yapıyor. Avrupa’da bakalım alt yapılara, futbol okullarına, adamlar evlerinden servisle alıyor okuluna götürüyor, okuldan alıyor, idmana götürüyor, idmanını yapıyor, banyosunu yapıyor, yemeğini yediriyorlar sonra servisle evine götürüyorlar. Türkiye’nin hangi kulübünde böyle bir şey var. Şimdi futbolcu Sarıyer Kulübüne geliyor, yıkanma imkanı var ama yıkanmıyor. Ben hangi kulüpte hocalık yaparsam yapayım çocuklara öğrettiğim ilk ve en önemli derstir bu konu. Herkes havlusunu yanında getirir ve banyo yapmadan buradan kimse dışarıya çıkamaz. Ter çocuğun üstünde kuruyup, eve giderse bitmiştir. Yaptığı idmanında hiçbir şeye faydası olmaz. Bizde burada yağmur çamur üstünde bir tane tişört ve sular akmıyor. Hadi bakalım ertesi gün idmana gelsin, hayır gelemez ve “Hocam hasta oldum” der. Sarıyer’de en azından 2 – 3 tane Sarıyer’in yetiştirmiş olduğu hocalar var, topçular var. Bu camiadan çıkmış. Bu adamları çeşitli görevlerde değelendirmek gerekir. Gençlerbirliği yurtdışından 300 – 400 bin liraya topçu alıyor. Bir iki sene sonra adamları dünyanın parasına satıyorlar. Ama adamların genç futbolcuları araştıran izleyen adamları var, araştırıyorlar, bakıyorlar, izliyorlar izlettiriyorlar ondan sonra getiriyorlar. Bizde bu yok bizde menajerlerle çalışılıyor. Takımlara hocaları da, futbolcuları da bu menajerler getiriyor.