Anlamakta zorlanıyorum: Ülkeyi yönetenler bilime, bilimsel gerçeklere ve kendi sivil toplumuna nasıl bu kadar duyarsız olabilir?
Hatırlarsınız, Başbakan 2011 genel seçimlerinden önce “Taksim Yayalaştırma Projesi” adı altında, Taksim Meydanı ile Taksim Gezisi’ni betonlaştırmayı, insansızlaştırmayı ve kimliksizleştirmeyi hedefleyen bir “dönüşüm projesi” ilan etmişti.
Bu projenin hiçbir tutar yanı yoktu.
Taksim Dayanışması’nın başlattığı yargı süreci sonucunda gelinen noktada, İstanbul 1. İdare Mahkemesi’nin 06 Haziran 2013 tarihinde aldığı karar ile İmar Planı Değişiklikleri iptal edilmiş ve Mahkeme tarafından alınan gerekçeli karar Dayanışma tarafına bir ay sonra iletilmiştir.
Mahkeme kararında, plan notlarında yer alan Gezi Parkı’nda Topçu Kışlası’nın ihyası ile ilgili hükmün çağdaş şehircilik ilkelerine ve planlama tekniklerine uygun olmadığı, kamu yararı gözetmediği sonucuna varılmıştır.
Hukuk mücadelesi sonucunda alınan bu karar, Taksim Dayanışması bileşenleri ve Gezi Parkı sürecinde Taksim Dayanışması’na destek veren tüm yurttaşlarımızca sürdürülen mücadelenin haklılığını kanıtlamıştır.
Ülkemizin tarihinde görülen en geniş katılımlı demokrasi, kent ve insan hakları mücadelesinin haklılığı yargı kararıyla bir kez daha ispatlanmış, Tarihi Taksim Meydanı ve Gezi Parkının korunması yargı kararıyla da güvence altına alınmıştır. Ancak, Kentin hukukunu ve doğasını savunanların önünde daha çok uzun, ince bir yol uzanıyor…
Yaklaşık 40 dönümlük bir alan Taksim Gezi Parkı. Pekiyi, ya 3. Boğaz Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu için yok edilecek ormanlık alanlar ve su havzaları kaç dönüm? Burada kesilecek ağaçlar, yok edilecek doğal yaşam ve ekosistemler ne anlama geliyor?
Burada bilimsel incelemelerin en çarpıcı özetini açıklayalım: 3. Köprü, asla bir “gerdanlık” değil, tam tersi “İstanbul’un boğazına geçirilmiş idam ipidir”. Pekiyi, Avrasya Tüneli’nin inşaatı başlamışken ve Marmaray da hızla bitirilirken neden 3. Köprü’ye başladılar?
Kentin her iki yakasının trafiğini köprülere uyduralım diye şehir felç ediliyor, yıkılıyor, gürültüye boğuluyor. Üçüncüsü yapıldıktan sonra dördüncüsü ve diğerleri istenecek...
Köprü karayolunu gerektirir. Tüp geçit ise raylı sistemi. İkisi arasındaki en önemli fark taşıma kapasiteleridir. Raylı sistemin taşıma kapasitesi karayoluna göre 20 kat daha fazladır. O nedenle bütün Avrupa ülkelerinde raylı sistem vardır. Bizde ise karayollarına ağırlık verilmiştir. Bunun çeşitli gerekçeleri var tabii. Bir kere siyasiler raylı sistemi sevmezler. Çünkü rant oluşumunu engeller. Yani karayolu rant getirir. Nereden geçirirseniz orası hemen doluyor. Fakat raylı sistemin geçtiği yerlere bakın bir bina göremezsiniz; tam tersi yeşilliktir" O halde 3. Köprüyü yapmak isteyenlerin asıl amacı nedir?
Bu soruya verilecek cevap 3. Köprüye karşı mücadelesine destek veren ve katılan geniş toplumsal kesimlerin elini güçlendirmek bakımından önemlidir. Proje eğer AKP iktidarının ifade ettiği gibi, trafik sorunun çözümüne yönelik bir arayışın eseri olsaydı, alternatif güzergâhlar, projeler veya başka bir takım alternatif öneriler üzerinden bir tartışma yürütülebilirdi. Ancak, iktidar da dahil olmak üzere, hemen her kesim farkında ki 3. Köprü trafik sorununa çözüm olmayacak. Yine konuya biraz aşina olan herkes kapsamlı ve kalıcı çözümün toplu taşımın sistemli ve kapsamlı hale getirilmesiyle sağlanabileceğini biliyor. Peki, bu ısrarın sebebi ne?
Yakın döneme dönüp hafızalarımızı tazeleyecek olursak, özelleştirme/mülksüzleştirme süreci en yalın haliyle, Başbakanın “ülkeyi şirket mantığıyla yöneteceğiz” “benim görevim ülkeyi pazarlamak” sözleriyle ifade edilebilir. Tekrar sorumuza dönecek olursak, şirket gibi yönetilen devlet ve birimlerinin temel hedefinin kamu yararı değil, kârlılık olması doğal bir sonuçtur. Dolayısıyla tüm bu süreçlerden toplumun payına düşen hizmetler, seçim öncesi dağıtılan kömürlere benzer biçimde, yine belirli bir takım çevrelere rant kazandırmakla birlikte, seçim öncesi alelacele hizmete sokulan metrobüs gibi görece kolay ve kısa vadede sonuç veren hizmetler olacaktır.
Öte yandan, İstanbul’un trafik sorununun gerçekten çözümüne yönelik yatırımların taşıdığı kamusal hizmet değeri AKP iktidarı için küçük bir karı ifade ediyorken; İstanbul’un en kuzeyinde, orman alanlarının ve su havzalarının bulunduğu, 3. Köprü güzergâhı için seçilen alanın talanı, İstanbul’dan elde edilecek en büyük vurgunlardan biridir. İktidara yakın şirketlerin güzergâh üzerinde topladığı arsalar ise merkeziyle, çeperiyle zengin bir iktidarın yükselişini haber vermektedir.
Kazanımlarımızın takipçisi olacağımızı okurlarıma bir kez daha duyuruyorum.
Taksim Hepimizin! Boğaziçi Hepimizin.!
BOĞAZİÇİ TÜM DÜNYANIN ORTAK MİRASI.!