Sarıyer Yenigün, Sarıyer'in Gerçek Tarafsız Gazetesi - ACIMASIZLIK </br>İHANETLE KOL KOLA GİRMİŞ </br>ŞEHİR ŞEHİR </br>KURBAN ARIYOR ADETA!!!
ŞEREF AYER </br>KOVULMADIKÇA </br>SARIYER İFLAH OLMAZ!!!
Karakter boyutu :13 Punto15 Punto17 Punto19 Punto

ACIMASIZLIK
İHANETLE KOL KOLA GİRMİŞ
ŞEHİR ŞEHİR
KURBAN ARIYOR ADETA!!!

ACIMASIZLIK </br>İHANETLE KOL KOLA GİRMİŞ </br>ŞEHİR ŞEHİR  </br>KURBAN ARIYOR ADETA!!!
Ünlü iş insanı, usta siyasetçi ve hukukçu Başar Biberoğlu, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
14.10.2024 / 20:52
Ünlü iş insanı, usta siyasetçi ve hukukçu Başar Biberoğlu, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.

Biberoğlu, yazısında çok net cümleler ile son günlerin en acılı olayları üzerine tepkisini dile getirdi ve İdam için artık ciddi anlamda çalışmaların başladığını açıkladı.

Biberoğlu yazısında şunları kaydetti...

BAŞAR BİBEROĞLU:

Toplumda var olduğu malum vahşet manzaraları ne yazık ki git gide bambaşka boyutlara ulaştı.

Dahası çoğaldıkça çoğaldı.

Avını yakalayıp amacına ulaşmak için sinsi bir yılana dönüştü insanlar.

Tabi bunlara insan denebilirse.

Evet, hiç acımadan, utanmadan, dünya ve ahret adaletinden korkmadan, insanların kaderine hükmediyorlar.

Kadın cinayetleri zaten önlenemiyor ülkemizde.

Onun yanı sıra laf attın, yan baktın, trafikte, caddede, mahallede, düğünde, köyde kavgalar ve cinayetler aldı başını gidiyor.

Silahlar ellerde, ceplerde erkekliği temsil ediyor. Ya da güçlüyüm gösterisinin en önemli aracı olarak korku salıyor.

Sonuçta vuran vurana, kıran kırana anlayacağınız.

Ah bir bilseler.

Silahla yaşayanın, silahla öldüğünü.

Bu arada toplumumuzun kıymeti hiç bir değerle ölçülmez zenginlikleri olan yaşlılarımız ve çocuklarımız iyice karıştı olaylara.

Nasıl mı?

Kurban olarak tabi ki. Yazılı ve görsel başında boy boy görüyoruz.

Eğer izleyebiliyorsanız “Müge Anlı” benzeri programlarda, gündeme gelen kaybolmuş veya öldürülmüş faili meçhuller.

Çoğunlukla yaşlı ve çocuk.

Yaşlıyı parası için. Veya mal, mülk paylaşımındaki doyumsuzluklar için ortadan kaldırmayı çözüm sanıyorlar.

Peki ya çocuklar. Onlardan ne istiyorlar? O küçük canlara nasıl kıyabiliyorlar?

İşte sorun burada başlıyor. Bu insan müsveddelerinin zoru ne?

Hastalar mı acaba? Ruhsal sorunları mı var? Kin mi güdüyorlar? Terör mü estiriyorlar? Ne yapmaya çalışıyorlar?

Bu soruları birbirimize sorarak cevap arıyoruz.

Akıl alır gibi değil. Küçük bir çocuk. Canavar ona pusu kuruyor.

Hem de çoğunlukla çocuğun ve ailesinin tanıdığı birisi.

Ardından iğrenç emeline ulaşabilmek üzere geçiyor harekete.

Çocuk belki sevinçle koşuyor yanına. Peki sonra. Sonra neler oluyor?

O yavrucuğu düşünebiliyor musunuz? Amca, ağabey dediği şahsın onun canına kıyma niyetini anladığı anki korku, şaşkınlık ve hayretini.

Hemen hemen her gün bu tür bir haberle sarsılıyoruz. Paranoyak bir yaşam çemberinin içine sıkışmış durumdayız sanki.

Herkes korkuyla yaşıyor. Bir çocuk ölümü, ihmal veya talihsiz bir kazayla bile olsa, altında başka şeyler aranıyor.

Çocuğu olan herkes, herkes inanınız ki bu durumda.

Hainlik, vicdansızlık, vahşet ve riyakarlık sınırını aşmış insanoğlu. Adeta bir cinnet hali yaşanıyor.

Ateş düştüğü yerde bu cinneti, alev yumağı halinde fırlatıyor toplumun üzerine.

Acımasızlık ihanetle kol kola girmiş şehir şehir kurban arıyor adeta.

Kendi kendime düşünüyorum.

Neden?

Eskiye nazaran daha rahat yaşama sahip şu zamanda, neden bu denli canavarlık.

Başta da dediğim gibi bireysel silah taşıma moda.

Belinde silahla gezmeyene enayi diyorlar sanki.

İstediği yerde, ortamda, kafası kızdığında, sapıklığı tuttuğunda en büyük gücü ve güvencesi silah.

Ne olacak kendi adaletlerini kendileri yazıyor, ahım şahım bir ceza almayacaklarını biliyorlar.

Olan vah gidene.

Ya nasıl olur da affedilebilir böyleleri.

Bu insanlar belli ki hasta.

Esaret bittiği an yeni bir eyleme hazır ruh hali içindeler besbelli.

Bıraksanız dahi gözlem altında tutun bu canavarları. Tedavi edin. Ruhlarını tamir edin. Onları sokağa bırakmak işledikleri tecavüz ve cinayetlere ortak olmak gibi bir şey değil mi?

Söz konusu olan masum insanlar ve aileleri nasıl dayanır buna.

Hiç düşündünüz mü?

Onlar korunmasız ve çaresiz. Ancak, uğradıkları işkence ve darp çok ama çok büyük. Yazıktır. Ayıptır. Günahtır.

Bunca rezalete, bunca vahşete karşı neden zararlı böcekleri ortadan kaldırmak için kökten çözüm üretecek formüller üzerinde çalışmıyorlar?

Ben pek çok insanla konuştum. Aslında onlar bir formül üzerinde ısrarla duruyorlar. Ve ne yazık ki idam istiyorlar.

Çocuk öldüren, tecavüz ve istismara yeltenen, kadınları hunharca dövüp katleden, anayı, babayı, yaşlıyı parası için öldürüp gömen, ruh hastası ve iyileşmesi mümkün olmayan sapıkları ancak ölüm paklar diyorlar.

Sonunda toplum olarak iyiden iyiye “İdamı ister olduk”....