Sarıyer Yenigün, Sarıyer'in Gerçek Tarafsız Gazetesi

AK Parti'nin İstanbul'daki etkili isimlerinden, iş insanı ve hukukçu Başar Biberoğlu, Kur'an-ı Kerim'e yapılan saldırıların tamamen bilinçli ve sistemli bir zihniyetin küresel boyutta oluşturmak istediği kaos neticesiyle gerçekleştirildiğini ifade etti.

Biberoğlu bu kritik evrensel ölçekli konuyla ilgili çok önemli açıklamalarda bulundu.

BAŞAR BİBEROĞLU:

Böyle bir rezalet tarihin hiçbir döneminde yaşanmadı.

Medeni diye kendini tarif eden Avrupa'da her gün Kuran'i Kerim yakılıyor, buna dönük provakatif eylemler yapılıyor.

Bakın yine İsveç ve Danimarka'da aynı şeyler yaşandı.

Buna kim dur diyecek...

Kutsallara yönelik provokasyonların dünya barışını bozduğu gerçeğini anlamak için, olayların nedenleri ve sonuçlarına dikkat etmek önemlidir.

İslam karşıtı ve aşırı milliyetçi grupların Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırıları, birçok boyutta dünya efkarını sıkıntılı süreçlere sokuyor.

Bu boyutları irdeleyelim isterseniz...

Dini hoşgörü ve iletişim: Dinler arası sağduyu, dünya barışı için hayati öneme sahiptir. Kutsal kitaplara ve inançlara yönelik saldırılar, farklı inançlara saygıyı zayıflatır ve tansiyonu artırır. Bu tür provokasyonlar, dini hoşgörüyü azaltarak, toplumlar arasında anlayış ve barışa katkı sağlayan diyalogları engelleyebilir.

Toplumsal kutuplaşma: Kutsal metinlere yönelik saldırılar, toplumlarda kutuplaşmayı ve düşmanlığı körükleyebilir. İslam karşıtı grupların provokatif eylemleri, Müslüman toplulukları rahatsız ederken, diğer toplulukları da tepkiye sürükleyebilir. Bu, toplumsal barışı tehdit eder ve gerginlikleri artırır.

Radikalleşme ve terörizm: Kutsal kitaplara yönelik saldırılar, bazı radikal bireylerin ya da grupların harekete geçmesine yol açabilir. Özellikle İslam'a yapılan hakaretler, bazı kişilerin radikalleşmesine ve şiddete başvurmasına sebep olabilir. Bu durum, güvenlik açısından büyük bir tehdit oluşturabilir ve dünya barışını etkileyebilir.

Uluslararası ilişkiler ve diplomatik gerginlik: Kur'an-ı Kerim'e yapılan bu tür provokasyonlar, ülkeler arasında diplomatik gerginliklere yol açabilir. Özellikle Suudi Arabistan Büyükelçiliği önünde yapılan eylem, Suudi Arabistan ve Danimarka arasında diplomatik krizlere sebep olabilir ve uluslararası ilişkileri olumsuz etkileyebilir.

Bu tür saldırıların dünya barışını bozduğu açıktır.

Dolayısıyla, hoşgörü, diyalog, ve insanların inançlarına saygı göstermeye dayalı bir yaklaşım, dünya barışının korunması için önemlidir.

Toplumların birbirleriyle anlayış içinde iletişim kurması, farklılıkları zenginlik olarak görmesi ve şiddet yerine diyalog ve uzlaşıya odaklanması, dünya barışı ve istikrarı için kritik öneme sahiptir.

Uluslararası toplum ve liderler, bu tür provokasyonları teşvik etmek yerine, hoşgörüyü ve diyalogu destekleyen adımlar atmaya öncelik vermeli ve toplumsal barışı güçlendirmek için çaba göstermelidir.

RADİKALLEŞME VE TERÖRİZM!!!