Başar Biberoğlu'ndan seçimler ile ilgili kritik bir yazı...
21.05.2023 / 15:22
İstanbul'da sevilen, saygıdeğer bir isim olan ünlü iş insanı ve hukukçu Başar Biberoğlu, Türkiye'nin kaderini belirleyeceğine kesin gözüyle bakılan 28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimleri nedeniyle bir yazı kaleme aldı.
Biberoğlu yaptığı analizler ve sunduğu bilgiler ile 28 Mayıs akşamı kimin Cumhurbaşkanı seçileceğini ise tüm gerçekliği ile belirtti...
BAŞAR BİBEROĞLU:
Muhalefet 14 Mayıs seçimlerini kazanacağına çok emindi. Bir yıl önce terlik koysak seçtiririz söylemlerinin yaşanan özgüven patlamasını göstermesi bakımından son derece önemli olduğunu düşünüyorum.
Seçim konuşmaları yapıldığı andan itibaren HDP lehine müthiş bir kamuoyu oluşturuldu.
HDP olmadan seçimin kazanılmayacağını, HDP’nin kilit parti olduğu ve taleplerinin mutlaka yerine getirilmesi gerektiği defalarca anlatıldı.
Kılıçdaroğlu’nun HDP ile görüşmesi için açık çağrılarda bulunuldu.
Anketlerde ilk sırada çıkan Mansur Yavaş ismi ‘HDP’nin oyunu alamaz’ denilerek itibarsızlaştırıldı.
HDP de aldığı kamuoyu desteği ile cesur ve sert açıklamalarda bulundu.
Öcalan’ın heykelini dikmek isteyen Selahattin Demirtaş’ı hapisten çıkarma vaadinde bulundu.
PYD’nin terör örgütü olmadığı dillendirildi.
Hatta bebek katili Öcalan’ı hapisten çıkarılması dahil telaffuz edildi.
Tüm bu ağır ithamlara karşı Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu hiçbir açıklamada bulunmadı.
Altılı masadaki milliyetçi isimler cevap verdi ancak cumhurbaşkanı adayı ise sessizliğini korumaya devam etti.
Altılı masaya karşı güven kaybettiren başka bir olay ise aday belirleme döneminde İyi Parti ve lideri Akşener’e uygulanan acımasız saldırıları ve kırk yıllık CHP’nin evladı olan Muharrem İnce’ye yapılan ağır ithamlar oldu.
Kendi adamlarına bunu yapanlar karşı cenaha neler yapar sorusu zihinlerde belirdi.
Altılı masa ayrıca ise SİHA’lara dokunacağını, Azerbaycan’a verilen desteğin fazla olduğunu, Libya ve mavi vatanın abartıldığını dile getirerek tam bağımsız Türkiye yolunda atılan adımlara karşı gerekli önemi göstermedi.
Seçimin en büyük öznesi PKK terör örgütü ve Türkiye’nin savunma, enerji ve otomobil gibi yerli üretimi olunca tüm ülkede milliyetçi oylarda bir artış yaşandı.
Ayasofya ve LGBT ile mücadele muhafazakâr söylemlerdi ancak seçimin geneli milliyetçi hissiyatları ön planda çıkaran konulardı.
Milliyetçi oyların arttığı seçimin en büyük kazananı kuşkusuz MHP oldu.
Devlet Bahçeli partisinin baraj altı kalacak söylentilerinin hepsini boşa çıkararak partisini en büyük üçüncü parti konumuna yükseltti.
Böylelikle yüksek enflasyon ve dolar kuruna rağmen seçmen Erdoğan’a olan güvenini bir kez daha dile getirdi.
Seçimin ikinci tura kalması ilerideki 5 yılın yönetimi açısından olumlu bir netice olabilir.
Zira Erdoğan %50,5 ile Cumhurbaşkanı seçilseydi seçimde hile yapıldı söylemleri dile getirilebilir ve akıllarda soru işaretleri oluşmasına neden olabilirdi.
Ancak ikinci turda beklendiği gibi bariz bir fark ile cumhurbaşkanı seçilirse kimsenin aklında soru işareti kalmadan cumhurbaşkanı seçilmiş olur.
MECLİSİ ANALİZ EDECEK OLURSAK...
Mecliste Cumhur İttifak’ı 320 milletvekili ile üstünlüğü ele geçirdi.
Ancak Ak Parti’nin 2002’den sonra ilk defa %40’ın altına düştüğünü görüyoruz.
Burada seçmen genel olarak gidişattan memnun ancak değiştirmek istediği bazı meseleler olduğunu açıkça dile getiriyor.
İttifak içerisinde yer alınması ve Erdoğan’a bir oy verdiği için ikinci oyu başka bir partiye vermekten imtina etmeyen bir seçmen kitlesi Erdoğan ve AK Parti arasındaki makasın açılmasına neden oldu.
Deva+Gelecek+Saadet+Demokrat+CHP toplam %25 oy aldı.
Muhalefet anketçilerinin yayınladığı en düşük oy oranından bile daha düşük bir alındı.
Altılı masayı oluşturan 5 partinin toplam %25 oy alması CHP dışındaki diğer partilerin seçmen nazarında karşılığının olmadığını göstermiş oldu.
Zaten özgüvenli partiler kendi logoları ile seçime girer. Nitekim Yeniden Refah Partisi bunu yaptı ve %2,8 oy aldı.
CHP’nin az sayıda milletvekili çıkarması ve çıkardığı milletvekillerinin 37 tanesini küçük partiler kazandı.
CHP’li milletvekili sayısı 132’de kaldı. Yani meclisin sadece %22’si CHP’li vekillerden oluşacak.
İyi Parti kendisini %19-20’lerde gösteren anketlere itibar ediyor ve böyle bir algı oluşmasına katkıda bulunuyordu.
Ancak seçimde gerçek oy oranının %10’un altında olduğunu görmüş olduk.
MHP’nin de altında bir oy oranını yakalayarak ülkücülerin en büyük partisi konumunu kaybetmiş oldu.
HDP ise %13-14’lerde oy alacağına inanıyor ve bu güçle muhataplarına psikolojik üstünlük kurmak istiyordu ancak %8,8 oy alarak son yıllardaki en düşük oy oranını görmüş oldu.
Böylelikle hükümetin bölgedeki kayyum uygulamaları dahil teröre sıfır tolerans politikası da seçmen nezdinde onaylanmış oldu.
Seçimi kazanmak için Türkiye’de iki temel kriteri karşılamak gerekiyor. Kriterlerden birisi Müslüman coğrafyamızda insanların inancına saygı duyulması istenilen taleplere olumlu karşılık verilmesi diğeri ise yerli ve milli bir çizgide siyaset yapılması, terörle mücadele edilip tam bağımsız Türkiye yolunda gayret edilmesi.
CHP eskiden başörtüsü ile uğraşır ve seçmenden tepki görürdü. Bugün başörtülü aday gösterdiler ancak yerli ve milli bir çizgide siyaset yaptığına dair seçmeni inandıramadıkları için başarısız oldular.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ikinci tura mecliste üstünlüğü sağlamış biçimde favori aday olarak giriyor lakin tedbiri elden bırakmamak gerekiyor.
28 Mayıs 2023 günü Türkiye’nin 100. Yılındaki lideri (Recep Tayyip Erdoğan) seçilmiş olacak.