Sarıyer Yenigün, Sarıyer'in Gerçek Tarafsız Gazetesi - BAŞAR BİBEROĞLU: </br>BELA AKILSIZ BAŞIN CEZASIDIR!!!
Karakter boyutu :13 Punto15 Punto17 Punto19 Punto

BAŞAR BİBEROĞLU:
BELA AKILSIZ BAŞIN CEZASIDIR!!!

BAŞAR BİBEROĞLU: </br>BELA  AKILSIZ BAŞIN CEZASIDIR!!!
KENTLER, YEREL YÖNETİMLERİ YÖNETENLERİN KEYFİ TUTUMLARI İLE YÖNETİLEMEZ...
27.11.2022 / 10:47

"DERS ALMANIN TAM ZAMANI!!!

DÜZCE DEPREMİ BİZE NEYİ HATIRLATTI?

BELA, AKILSIZ BAŞIN CEZASIDIR!!!"


Ünlü iş insanı, usta siyasetçi, hukukçu Başar Biberoğlu, Marmara'yı ve dolayısıyla İstanbul'u yerle bir edecek "Büyük İstanbul Depremi" için çok önemli hatırlatmalarda bulundu.

Biberoğlu yaptığı açıklamada "yanı başımızda gerçekleşen 5,9 büyüklüğündeki Düzce depremi dahi İstanbul'un korkunç şekilde sallanmasına sebep olduysa, 7,2 düzeyinde bir depremin İstanbul'da yaratacağı tahribatın herkes farkına varmalı ve çok acil önlemler alınarak, yaşanacak muhtemel bir insan kıyımının ivedilikle önüne geçilmelidir" dedi.

Biberoğlu açıklamalarına şu şekilde devam etti...

BAŞAR BİBEROĞLU:

Uzmanların dilinde resmen tüy bitti. "Derprem fayları üzerindeyiz" diye yıllardır haykırıyorlar...

Depremler, yer kürenin doğal bir ürünü.

Yüzyıllar boyu oldu, yüzyıllar boyu da belirli aralıklarla olacak.

İnsanların canına kıyan depremler değil. Akla, bilime aykırı, maddi çıkarlara dönük “kirli imar planları” ve “çarpık kentleşme” sorunudur.

1999 depremi ve ardından aynı yıl yaşadığımız Düzce Depremi sonrası, Jeofizik mühendisleri sürekli uyardılar...

Fay hatları üzerinde bina inşa etmeyelim,

Binaları, ZEMİN ETÜDLERİ sonuçlarına göre inşa edelim,

Tüm inşaatları DENETLEYELİM,

Yakın bir gelecekte İSTANBUL DEPREMİ olacak, ÖNLEM alalım!


Peki ne oldu?

Yakın bir ilin bir ilçesinde, kağıt üzerinde “FAY HATTI” taşındı! Çünkü, bilim, akıl ve mantık değil, maddi çıkar...

17 Ağustos 1999 depreminde ölümden döndük.

O korkunç 45 saniyeyi yaşayan hangi vatandaşımız bunu unutabilir?

Bu felaketle çok net anlaşıldı ki;

Deprem fayları üzerindeyiz.

Zemin etüdü koşulu getirildi ama bu konuda çeşitli hileler çıkarıldı.

Hasar raporları değiştirildi, ağır hasarlı binalar yıllar boyu yıkılamadı.

Depreme karşı öncelikle önlem alınması gereken İstanbul, son 20 yıl içinde “GÖKDELENLER KENTİ” oldu.

Tarım arazileri, yeşil alanlar, çocuk oyun alanları ve “deprem toplanma alanları” imara açıldı!

Öncelikle ağır hasarlı binaların yıkılıp yerlerine sağlam yapılar inşa edilmesi ve bilimsel değerlere göre KENT PLANLAMASI yapılması gerekirken, yoksul ya da dar gelirli insanların yaşadıkları mekanlar boşaltıldı, yıkıldı ve yerine RANT DEĞERİ yüksek konutlar, siteler, alışveriş merkezleri inşa edildi!

Oysa, bugün hala “gerçek anlamıyla kentsel dönüşüm” yapılamadı!



İstanbul’da yaşanacak 7 ve üzeri şiddetli bir depremde insan kaybının felaket düzeyde çok olacağı, İstanbul’un artan BETONLAŞMA ve NÜFUS sorunları nedeniyle yaralıların taşınmasının bile sorun olacağı, daha da vahim olanı, “Ülke ekonomisinin büyük bir çöküntüye uğrayacağı” belirtiliyor!

Hemen her gün, ülkemizin çeşitli köşelerinde yüzlerce irili ufaklı depremler oluyor.

O halde; BİR ŞEYLER YAPMALIYIZ!

UYANMALIYIZ KAN UYKULARDAN!

Farkında mısınız? 81 ilde yapılan “Deprem tatbikatı” beklenen ilgiyi görmedi! Vatandaşlarımız ile yetkililer arasında kopukluk net ortada.

Ülkemizde iletişim maalesef öncelikli sorun olmuş vaziyette!

Daha da ötesi, Ulusal Bütçede depreme ayrılan dişe dokunan bir kaynak yok!

Depreme karşı ciddi bir önlem yok!

Bırakın vatandaşın evlerini, okullar ve hastaneler başta olmak üzere, birçok kamu kurumu deprem tehdidine karşı güvencesiz.

Kentler, yerel yönetimleri yönetenlerin keyfi tutumları ile yönetilemez.

Kent Planlamaları RANT hesaplarına kurban edilemez!

Kentlerde tüm yapılanmalarda öncelikle Jeoloji uzmanlarının onayı alınmalıdır.

Bu da yetmez; inşaatlar titizlikle denetlenmeli, eksik-kusurlu yapılanmalara onay verilmemelidir.

Önemli olan maddi çıkarlar değil, İNSAN CANI olmalıdır.

Bela, akılsız başın cezasıdır!