Sarıyer Yenigün, Sarıyer'in Gerçek Tarafsız Gazetesi - GEREKÇESİ İNANDIRICI OLMAYAN KARARLARIN </br>ADİL OLMASI ZORDUR…
Karakter boyutu :13 Punto15 Punto17 Punto19 Punto

GEREKÇESİ İNANDIRICI OLMAYAN KARARLARIN
ADİL OLMASI ZORDUR…

GEREKÇESİ İNANDIRICI OLMAYAN KARARLARIN </br>ADİL OLMASI ZORDUR…
"Aramadan yol bulunmaz.. Kısır çekişmeler yerine yeni yollar arayalım, yeni yollar bulalım, yeni yollar açalım…"
30.09.2022 / 11:30
Sarıyer'in Kanaat Önderi Ali Rıza Zaman muhteşem bir yazı kaleme aldı. Zaman analizleri, fikirleri ve öğretileri ile çok önemli anektodlar sundu.

ALİ RIZA ZAMAN:

İnsanın kendi için belirlediği “kimliği” düşüncesinin sınırlarını da belirler.

Ölçekleri, derinlikleri, yoğunlukları ve kapsama alanları farklı olsa da her insanın zihnine yerleşen “varsayımları” o varsayımların belirlediği “zihni modeli” kendine biçtiği kimlik değerlerinden beslenir.

Ülkemizde kişi başına gelirin 30 bin dolar düzeyine erişmesini engellediğine inandığım 7 varsayım, zihni modelimi ve değerlendirmelerimi yönlendiriyor.

O varsayımlar şunlardır:

1-) Devleti sonsuz varlığa sahip, her istediğini yapmaya muktedir bir varlık gibi algılamamız.

2-) Devletin varlıklarından pay kapmayı meşrulaştıran zihniyetimiz.

3-) Devlet kaynaklarının amaç dışı hovardaca harcamayı meşrulaştıran zihni disiplinsizliğimiz.

4-) Ehil olmayana görev verme anlayışımız ve güven yaratmayan tutumumuz.

5-) Sonuçlar üzerine abanıp süreçleri ihmal eden sığlık selinde sürüklenişimiz.

6-) Kaliteli insan yatırımı yapma konusundaki dağınıklığımız.

7-) Devleti yönetenleri dengeleyecek olan “sivil inisiyatifleri” oluşturamamış olmamız…

“Devlet” algımızı gözden geçirmek gerekiyor.

Devlet, belli bir alan üzerinde yaşayan yurttaşların ortak gücünü temsil eder.

“Yoksul yurttaşların zengin devleti olabilir mi?” sorusunu kendimize yöneltmeliyiz.



GİRİŞİMCİ İNSAN KAYNAĞI

Girişimci insan sermayesi, yeterli fiziksel altyapısı, gelişmelere uyumu kolaylaştıran teşvik sistemleri, güven yaratan hukuk düzeni, yurttaşına şans eşitliği yaratan ekonomik düzenlemeler gibi yönetişim alanlarında yatırımlar ülkenin üretim gücünü artırır.

Zenginleşen yurttaşlardan alınan vergiler devletin gelirlerini yükseltir.

Devletin gücü, yurttaşlarının ürettiği katma değerle sınırlıdır.

Devleti yurttaşların oluşturduğunu, yurttaşı zenginlik üretirse devletin de zengin olabileceği algısını yerleştirmeliyiz.

Devlet imkanlarının da sınırlarının olduğu bilincini yükseltmeliyiz ki, devletten aşırı beklenti tuzaklarına düşmeyelim.

Aşırı beklenti gerçekleşmediği zaman yurttaşın “devlete olan güveni” sarsılabilir; böylesi bir sonuç istenebilir değildir.

Devletin ortak kaynaklarından “pay kapma anlayışı” ile "devlet her istediğini yapabilir” algısı bir araya gelince, “gemisini yüzdüren kaptan” ve “dayısı olan için kanun nizam sınır koymaz” düşüncesi, hakkı olmayanı talep eden ve ona erişebilen “çevreleri” güçlendirir.

“Ortak pastayı büyütelim, bizim pastadaki payımız da büyüsün” algısını mutlaka topluma egemen kılmalıyız.

Öngörme-önlem alma disiplinini hiçe sayan, planı ve programı olmayan, fayda maliyet analizi yapılmamış, öncelikleri belirlenmemiş, hukuka uygunluğu sorgulanmamış, kısa ve uzun dönemde olası etkileri analiz edilmemiş alanlara yapılan yatırımlar, ortak kaynakları hovardaca kullanmaktır.

Gerekçesi inandırıcı olmayan kararların adil olması zordur…

Ülkemizde kolektif kaynakların harcanmasında yurttaşın ikna edilmesi önemli sorunumuzdur.

Ehil olmayana görev verilmemelidir…

Ehil olmayanların bir güce “bağlanma ihtiyacı” vardır; neyin yararlı neyin zararlı olduğunu analiz etmeden, güç sahibinin buyruğunu yerine getirmesinin toplumsal ahlakın reddetmesi gerekir.

SONUÇLAR ALDATICI OLABİLİR!

Sonuçlarla ilgili bir dizi rakamla yapılan tartışmalar da gelişmemizi engelliyor…

Süreçleri iyi gözleyip, o süreçlerin küresel rekabetteki yerini belirlemeden iş yapmak, ortak kaynaklarımızı israf etmektir.

Bizi kişi başına 10 bin dolarlık gelir sınırlarına hapseden en önemli etken, kaliteli insan yetiştirme konusunda dağınıklığı bir türlü aşamamış olmamızdır…

Ülkemizin bu alandaki potansiyelleri iyi kullanılmamaktadır.

Gücü elinde tutanları dengeleyecek “sivil inisiyatiflerin” olmaması, onların yarattığı boşluk “keyfi uygulama” yapmanın önünü açar.

Paylaştığımız 7 varsayım bizim gelişmemizi engelliyor…

Bu varsayımlarla ilgili itirazınız varsa lütfen iletin tartışalım, sorgulayalım ve birlikte bizim için en uygun olacak yolu bulalım.

Aramadan yol bulunmaz..

Kısır çekişmeler yerine yeni yollar arayalım, yeni yollar bulalım, yeni yollar açalım…