Sarıyer, dün 'bu kadar da olmaz' dedirten bir şok yaşadı. Beyaz martılar ilk yarısında 3-0 galip soyunma odasına girdiği müsabakadan 3-3 berabere ayrıldı.
Sarıyer'in kazandığı ilk iki gol Kocaelispor'un kale önünde yaptığı pas hataları sonucu gelen ikram golleri oldu.
Eren Aydın 2 ve Berkay Görmez'in golleri beyaz martıları 38. Dakikada 3 farklı galibiyete taşıdı...
Lakin maçın ikinci yarısında sahada bambaşka bir Sarıyer ve Kocaelispor takımı vardı.
Sahada tabir-i caizse yürümeye mecali kalmayan Sarıyerli oyuncular kendi ceza sahası çevresinde kümeleşerek savunma yapmaya başladılar.
Kolektif futbol anlayışını tamamen bıraktılar ve skoru koruma iç güdüsü ile sürekli acemice hatalar yaptılar.
Buna Sarıyer Teknik Direktörü Özcan Kızıltan'da çanak tuttu.
Özcan hoca sadece Eren Aydın'ın şahsi becerileri ile maç kazanmaya kendisini şartlandırırsa vah Sarıyer'in hâline...
Müsabakanın ikinci yarısına takımı motive edecek, müsabakanın 3-0 değil, 0-0 ile yeniden başladığına inandıracak samimi bir konuşma yapması gerekiyordu.
Ayrıca rakip Kocaelispor'un ne kadar tehlikeli bir takım olduğunu ve rakibi yalnızca kendi ceza alanı etrafında savunma yaparak ve yerde yalandan yatarak, zaman geçirerek yenemeyeceğini oyuncularına öğretmesi gerekiyordu.
Maçın ikinci yarısında üç-dört pası bir araya getiremeyen, bir pozisyon hariç kontra atak ile rakip kalede tehlike yaratamayan bir Sarıyer izledik maalesef.
Rakip Kocaelispor yediği ilk iki golü, hatta 3 golü hediye verdi. Bu gollerin üstelik ikisi penaltıdan kaydedildi. Yani sen organize atak ile bir gol bile atamamışsın, Allah'ın lütfu 3 farklı üstünlük sağladığın müsabakada, 'biraz futbol oynayalım, göze hoş gelen bir oyun anlayışı içinde olalım' diye aklından hiç geçirmiyorsun.
Sadece alacağın puana kitlenerek zaman geçirmeye yönelik her türlü entrikayı mübah saydığın çok kötü bir futbol ile 3-0 önde olduğun maçta at gözlüğü ile iki puan kaybediyorsun!
Yapılan oyuncu değişiklikleri de zamanlama ve saha içi taktik değişiklikler ile bir sonuç vermiyor.
Çünkü zaten Galatasaray'dan kiralanan oyuncular hariç, diğer futbolcuların kalitesi ve takıma sağladıkları aidiyet duygusu ciddi anlamda tartışılan vaziyette.
Sezonun başından beri yönetimi ciddi anlamda uyarıyoruz.
Herkes emin olsun ki transfer tahtasının kapanacağı son anlarda yapılan transferler bizim olağanüstü baskı kurduğumuz ve takıma acil takviye yapılması gerektiğini ısrarla bildirmemiz üzerine gerçekleşti.
Yönetimin eleştirilerimizi dikkate alarak uğraş verdiğini gördük.
Aklın yolu bir.
Lakin yeterli mi? Maalesef değil! Hem de hiç değil!
Ama yapacak bir şey yok. Artık bu futbolcular ile sezon ortasına kadar gideceğiz.
Mutfakta kadro kalitesi düşük ama hatırı sayılır bir kadro oluştu.
Artık teknik ekip ve futbolcular üzerine düşen sorumluluğun ve karakter-iş ahlakı gibi önemli yaşam fonksiyonlarının farkına varmaları gerekiyor.
Buradan yönetime de sesleniyorum.
Futbolcuların alacaklarını eksiksiz ve söz verdiğiniz doğrultuda uygulayınız.
Futbolcularda evine ekmek götüren işçilerdir. Bu gerçeği kimsenin unutmaması gerekir.
Ayrıca kulübü borçlandırmadan, yönetim kurulu üyelerinin cebinde para vermeleri artık zorunluluk arz etmektedir.
Bununla birlikte balo vs. tarzı etkinlikler yapılacak. Buralardan gelen paranın çar-çur edilmeden, kişi veya kişilerin şahsi menfaati için kullanılmadan sadece Sarıyer Spor Kulübü için sıcak para akışı sağlanmalıdır.
Bu husus her şeyden önemlidir.
Sezon sonunda başarısız bir takım ve borç içinde bırakılan bir kulüp görmek istemiyoruz.
Önümüzde zor maçlar bizi bekliyor.
Sarıyer'in bu sezon ilk 4 haftada elde ettiği tek galibiyetini, henüz maç kazanamayan Kastamonuspor karşısında aldığını unutmayalım.
İşler hem ekonomik hem de sportif olarak hiç iyi gitmiyor.
Umut ediyor ve Yüce Allah'tan diliyoruz ki, labirent taşları bir an önce yerine otursun ve Sarıyer için taşıdığımız ciddi endişeler yerini refaha ve huzura bıraksın.