Sarıyer Yenigün, Sarıyer'in Gerçek Tarafsız Gazetesi - ALİ RIZA ZAMAN'DAN </br>GENÇLİĞE VE İNSANLIĞA IŞIK TUTAN, </br>ALTIN DEĞERİNDE NASİHATLAR...
Karakter boyutu :13 Punto15 Punto17 Punto19 Punto

ALİ RIZA ZAMAN'DAN
GENÇLİĞE VE İNSANLIĞA IŞIK TUTAN,
ALTIN DEĞERİNDE NASİHATLAR...

ALİ RIZA ZAMAN'DAN </br>GENÇLİĞE VE İNSANLIĞA IŞIK TUTAN, </br>ALTIN DEĞERİNDE NASİHATLAR...
Kanaat Önderi Ali Rıza Zaman, Türk gençliği ve toplumu için önemli anektodlar içeren özel bir yazı kaleme aldı...
23.05.2022 / 23:50
Sadece Sarıyer'de değil, Türkiye'nin birçok şehir ve ilçesinde geniş çevreye sahip olan, insan odaklı çalışmaları ile büyük sevgi ve saygı toplayan Kanaat Önderi Ali Rıza Zaman, Türk gençliği ve Türk toplumu için önemli anektodlar içeren özel bir yazı kaleme aldı...



Zaman, analizleri başta olmak üzere, verdiği mesajlar ve sunduğu birbirinden değerli hayat kılavuzu ile genç kuşaklara yol haritası belirledi.

ALİ RIZA ZAMAN:

Hedefi olmayan gemiye rüzgâr yardım edemez.

Rüzgârın yardım etmesini istiyorsanız hedef koymak zorundasınız.



Tarihte ve hatta günümüzde, dünyanın hemen her tarafında bir iş yerine veya devlet dairesine küçük görevli, ya da işçi, memur olarak girip zamanla dürüst bir şekilde sabır ve gayret göstererek en üst makama kadar yükselen nice insanların varlığı bilinen bir gerçektir.

İş var ama…

Aslında bazı alanlarda iş yok değil, iş var ama insanlarımız iş beğenmiyorlar.

Hiçbir işin büyüğü küçüğü yoktur.

Özellikle gençler büyük hayallerle mezun oluyorlar ama gerçek hayat öyle değil.

Özellikle üniversite mezunu olan gençler büyük hayallerle mezun oluyorlar, iş hayatına atılmak istiyorlar ama çoğu zaman yapabilecekleri işe (hayır) diyorlar.

Bu da gösteriyor ki iş beğenmeyen önemli bir topluluğa sahibiz.

İşinize sahip çıkın.

Hangi işi yapıyorsanız, o işin en iyisi olmaya çalışın.

İşin büyüğü küçüğü yoktur.

İşin en iyisi ve diğerleri... Vardır.

Yaptığınız işi kıyısından, köşesinden parmağınızın ucuyla tutmayın.

Bütün varlığınızla, bütün gücünüzle işe sahip çıkın.



İşte bütün bu gerçeklerin ışığında insan, şöyle bir köşeye çekilip; "ben neyim, şartlarım, imkânlarım, bilgim, tecrübem nedir ve bu şartlarda neyi nasıl yapabilirim?’’ tarzında, kendi kendisinin bir muhasebesini, değerlendirmesini yapıp, ondan sonra tam bir inançla, güvenle ve kararlı, emin adımlarla harekete geçmeli, girişimde bulunmalı ve çok çalışmalıdır.

Ama kendi durumunu, şart ve imkânlarını göz önüne almadan işi beğenmeyerek bir köşeye çekilen kimselerden, durduk yerde başarılı olan ve yükselen kimseye hiç rastlanmamıştır.

Her iş benimsenerek yapıldığı takdirde, her iş saygıya ve takdir edilmeye değer bir özellik taşır.

Yeter ki, herkes kendisi olsun ve bu yolda elden gelen bütün gayretler gösterilsin!

Şans ve fırsat insanlara ömür boyu bir veya iki defa gelir; bunları iyi değerlendirin.

Her başarının, huzurun ve mutluluğun özünde insanın kendine olan güven duygusu yatar.

Bu çerçevede; toplum hayatında görülen sürekli başarısızlıkların, sıkıntıların, yaşanılan huzursuzlukların ve acıların temelinde güvensizlik duygusu önemli rol oynar.

Kendine güvenmek, hayatta sahip olmak istediğin şeylere ulaşmanın en kısa yolu. Kendine güvenin yerinde olduğu zaman neyi nasıl yapacağını çok fazla düşünmezsin. Sadece yaparsın.

Sonunu düşünen kahraman olamaz derler ya, sen de içinden geldiği gibi hareket etmek istediğinde, aradığın gücü kendine olan güveninden alırsın. Yani kendinden.

Bir insan, öncelikle, kendisini kısıtlayan ve olumsuz tutum içinde olmasına yol açan faktörleri görebilmeli ve bunlardan kurtulmanın yollarını bulmalıdır.

Özgüven duygusunu geliştiren güçleri harekete geçirmeli, bunları kullanmalı ve geliştirmelidir.

Özgüveni destekleyecek şekilde düşünmek, konuşmak, davranmak ve alışkanlıklar geliştirmek gerekir.



Diğer taraftan, çevresinde güven ortamı yaratmak isteyen bir insan, başkalarına şüpheci, eleştirici, suçlayıcı ve şikâyet edici bir tutumla bakma alışkanlığından (eğer varsa) vazgeçmeli, önyargılarından kurtulmalı ve diğer insanlarla iletişim ve ilişki kurarken en azından tarafsız bir noktadan başlamasını bilmelidir.

Kendine güveni olmayan insan, kendi eliyle kendisini yalnızlığa itmiş demektir.

Güvensizlik duygusuyla birleşen yalnızlık ise, insanı karamsar, ümitsiz ve iş yapamaz hale getirir.

Böyle kimselerin hem beden ve hem ruh sağlığı kısa zamanda dejenerasyona uğrar, bozulur.

Bunlar, hiçbir şeyden hoşlanmayan, hiçbir şeyi yapmak istemeyen hedefsiz, amaçsız varlık durumuna düşerler.

Kendine güven duygusunu kaybeden kişiler; aynı zamanda son derece kırılgan, çekingen, utangaç ve çabuk küsen, darılan, başkalarıyla bağlarını kolaylıkla koparan, hatta zaman zamana da asabi, sinirli kimseler olurlar.

Kısacası, kendine güven duygusunu kaybetme durumu maalesef; huzursuzluğun ve mutsuzluğun en önemli nedenlerinden birisi, hatta birincisidir.

Güven duygusu kolay kazanılmaz ve eyleme dönüşmesi çoğu kez uzun zaman alır.

Buna karşın, güvenin kaybedilmesi çok kolaydır ve bir anda olabilir.

İnsanın yapabileceği en büyük fenalık, kendisine olan güvenini kaybetmesidir.

İnsanın kendine güveni, büyük işlere girişmenin ilk şartıdır.



Bu nedenle, güven duymak, başkalarının güvenini kazanmak ve bu güven duygusunu korumak gerçekten emek ve zaman harcanmasını gerektiren bir süreçtir.

Kendine güvenin hep yerinde kalsın.