Sarıyer yeni teknik direktörü Mustafa Çapanoğlu ile ilk iç saha maçına çıktı.
Takımla henüz bir hafta bile antrenman yapmadan iki maç gören Çapanoğlu için performans değerlendirmek hiç adil olmaz. Hocanın kendi futbol mantalitesini oyuncularına aktarabilmesi için zamana ihtiyacı olacak. Ancak burada bizleri tedirgin eden soru şu... Sarıyer'in bu zamanı bekleyecek durumu var mı?
İlk 12 haftalık periyotta, 11 puanla 16. sırada yer alıyoruz... Küme düşme potasında olduğumuzu görerek, tehlikenin farkına varmalıyız.
Ligin devre arasına kadar alabileceğimiz ne kadar puan varsa hepsine büyük bir açlıkla saldıran bir takım görmek hepimizin istek ve arzusudur.
İşte tam da buraya parmak basacağım.
Mustafa Çapanoğlu'nun gelir gelmez sihirli bir değnekle harikalar yaratmasını zaten hiçbirimiz beklemiyorduk.
Lakin teknik adam değişikliklerinde ilk bir kaç hafta futbolcular için büyük bir heyecan ve yüksek motivasyonla oynanır.
Öyle değil mi?
Yeni gelen hoca en azından takıma extra enerji katar.
İşte biz bu küçük dokunuşu bile Sarıyer takımında göremedik.
Mustafa hocanın varlığı ile yokluğu arasında hiçbir fark yok maalesef.
Çapanoğlu'nun bir önceki hocaya göre tek farkı abuk-sabuk dizilişler yerine genellikle tüm Türkiye'nin kullandığı 4-2-3-1 dizilişi ile sahada yer alması oldu Sarıyer'in...
Bununla birlikte Mustafa hocadan ne taktik görebildik, ne de disiplin.
Oyunu okuma ve oyuncu değişiklikleri ise kafalarda soru işareti bıraktı.
Ayrıca gözlemlediğim bir unsuru sizlerle paylaşmak istiyorum.
Mustafa Çapanoğlu'na ne zamandır dikkat ediyorum, fazlasıyla yorgun ve tükenmiş bir görüntü veriyor.
Ayakta zor duruyor, düşüp bayılacakmış gibi halsiz gözüküyor.
Ben gerçekten bu işi anlamadım.
Bizim bilmediğimiz bir şey mi var diye düşünmüyor değilim? Diyerek...
GENEL KAPSAMLI ANALİZİMİZE GEÇELİM...
Kaleci Mehmet Doğan için fazla yorum yapmamıza gerek yok. Ligin en iyi kalecisi Ali Türkan'ı Bodrumspor'a hediye ettikten sonra yerine gelen kaleci kim olursa olsun zaten beğenilmeyecekti.
Mehmet Doğan'da kapasitesi sınırlı, vasatın altında bir performansa sahip.
Benim için kendisi umutsuz vaka.
Ancak yapacak bir şey yok.
Elde ne varsa idareli kullanarak yolumuza devam edeceğiz.
Defansın sağında görev yapan Bahrican hem ruhen hem de fiziken bitik görüntüler sergileyen maçlar ortaya koyuyor.
Takıma olumlu hiçbir şey katmıyor.
Defansif anlamda idare ediyor gibi gözüküyor fakat hücuma destek anlamında hep sınıfta kalıyor. Ayrıca kondisyonu dökülüyor.
Stoper Nuri takımın ender iyi isimlerinden biri olarak dikkat çekiyor.
Defansın sigortası diyebiliriz.
Zekası ve tecrübesi ile çok sayıda atağı önlüyor.
Ters kademeye girerek arkadaşlarının açıklarını kapatması ise fevkalâde yerinde hamleler olarak hafızalara kazınıyor.
Her defans oyuncusu gibi hataları olsa da Sarıyer'in en güvenilir futbolcularından biri olduğunu söyleyebilirim.
Diğer stoper Oğuzhan için ise aynı güzel cümleleri kurmamız mümkün olmayacak maalesef.
Oğuzhan sürekli olarak öyle hatalı işlere imza atıyor ki onu her izlediğimde bu seviyenin oyuncusu olmadığını düşünüyorum.
Rakip oyuncuları markaja almayı beceremediği gibi ayrıca arkasına sarkan rakip hucumcuları fark edemiyor, önlem ve müdahale için geç kalıyor.
Topla çıkışları ise tam bir tehlike.
Attığı pasları rakip oyuncular kaptığı gibi kontra atağa çıkıyor.
Bu nedenle kalemizde gereksiz yere gol pozisyonları görüyoruz.
Savunmanın solunda yer alan Orhan ise bir şeyler üretmeye çalışan fakat kapasitesi bu kadarına müsade ettiği için fazlasını yansıtamayan vasat bir görüntü sergiliyor.
Benim en çok dikkat ettiğim konu hem sağ bek, hem de sol bek yeterli seviyede sprinte kalkarak takım arkadaşlarına koridor açmıyor.
Bu bir takım için çok büyük handikap.
İleri çıkıp atak organizasyonlarına katılmıyorlar demiyorum!
Fakat yanlış zamanda, yanlış yerde pozisyon alıyorlar!
Takım için en önemli olan organizasyonların hiçbirinde yoklar.
Orta saha kurgusunda iki ön libero dikkatimi çekiyor.
Adem ve Taha.
Bence bu iki oyuncu için kalitenin simgesi diyebiliriz.
Futbol kariyerinin son senesini yaşayan 38 yaşındaki Adem ile 34 yaşındaki Taha'nın sahada canını dişine takarak oynamaları ve kondisyonları yettiğince mücadele göstermeleri karakter açısından gerçekten önemli.
Adem ve Taha için şunu diyebiliriz... Pas organizasyonlarında kendilerini tamamlayan ve sistemin çarklarını döndürecek özellikli oyuncular takımda yer almış olsa, bu iki oyuncunun önemi daha da belirgin bir hâle gelebilirdi.
Bu durumda Sarıyer'in futbolu ve neticeler çok farklı bir yerde olurdu.
Maçın ikinci yarısında oyuna giren Hüseyin'de hem defansif hem ofansif takıma ciddi katkı veren bir oyuncu.
Hüseyin'in dinamizmi oyuna girdikten sonra fazlasıyla takım üzerinde etki gösterdi.
Sarıyer'in en sıkıntısız bölgesi bence 6 ve 8 numara diye tabir edilen bu bölgedir.
SARIYER'İN KAYBETTİĞİ PUANLARIN EN BÜYÜK SEBEBİ? HÜCUM HATTININ BECERİKSİZLİĞİDİR!!!
Ben Buradaki oyuncuları tek tek değerlendirirsem yanlış yapmış olurum.
Burada öyle bir kopukluk ve acemilik var ki bunu anlatmaya kalksam satırlar yetmez...
Kısaca özetleyeceğim.
Sağ kanatta Berat, solda Mehmet, ortada Bertul ve ileride Koray. Veya bu bölgenin diğer oyuncuları... Bu bölgenin 4'lüsü normal koşullarda rakip savunmaları hallaç pamuğu gibi atması gerek.
Bu dört oyuncu takım için çok fazla önem arz ediyor.
Fakat bu oyuncular kendilerinin takım üzerinde nasıl bir öneme sahip olduklarının farkında bile değiller.
Sarıyer gol bulup, maç kazanacaksa bu oyuncuların almış oldukları görev ve sorumluluklarını yerine getirmelerinden geçer.
Bertul ve Koray'ın üst seviye kaliteli oyuncular olduğunu kabul ediyorum.
Ancak Berat ve Mehmet için aynı ifadeleri kullanamayacağım.
Bu iki oyuncu maalesef Sarıyer'in tüm hücum gücünü minimum seviyeye indirerek, gol noktalarında fazlasıyla pasif ve yetersiz kalmamızı sağlıyor.
Sarıyer atağa çıktığında bu ileri dörtlü panik halinde final paslarını sürekli yanlış yere oynuyor.
Bir takım atağa çıkarken bu kadar düzensiz ve telaş içinde nasıl olabilir anlamak mümkün değil!
İkili oyunlar ve Koray'ın duvar pasları ile kolayca pozisyona girebilecek hücum girişimleri denememiz ve Koray'a doğru zamanda hava hakimiyeti sağlamamız gerekirken, çok yanlış ve hatalı pas tercihleri yapılıyor.
Basit oyun anlayışı ve tek toplar ile rahatlıkla rakip ceza sahasına girmek varken, bireysel yetenekleri ön planda tutarak, hücum organizasyonları deneyen bu futbolcular maalesef hem kendi kariyerlerine hem de Sarıyer'e ciddi zarar veriyorlar.
Futbol basit oyundur. Top sana gelmeden önce çevre kontrolü yapacaksın ve her daim hızlı düşünecek ve hızlı oynayacaksın.
Sürekli tek paslar ile rakip savunmanın dengesini altüst edeceksin.
Bu saydığım özellikleri Sarıyer takımında görebiliyor musunuz?
Bu benim ortaya sunduğum futbol anlayışını denemeyi bile düşünmüyorlar?
YEMİN EDİYORUM
2. LİGDE GÖREV YAPAN TEKNİK ADAMLAR KADAR FUTBOLU KATLEDEN-ÖLDÜREN BAŞKA BİR UNSUR YOKTUR!!!
FUTBOLCULARA ÖNERİM? TAMAMEN KENDİ BİLDİKLERİ FUTBOLU OYNAMALARIDIR!
Her şeyi Hoca'dan beklemeyin sevgili futbolcu arkadaşlar!
Sahaya hoca çıkmıyor. Siz çıkıyorsunuz!
Antrenmanlarda bu organizasyon şemasına ve oyun disiplinine sadık kalacak unsurlar üzerine çalışmanın vakti geldi de geçiyor!
Bu hoca olsun, diğer hocalar olsun. Al birini, vur ötekine. Bu saatten sonra teknik adamlar beni ilgilendirmiyor. Vallahi bunlardan iyice midem bulandı zaten.
Futbolcu arkadaşlara sesleniyorum;
Hocaların kafası basmıyorsa, siz önayak olun. Bir şeyleri siz değiştirin.
Siz hala bireysel becerileri ortaya koyarak maç kazanacağınızı düşünüyorsunuz? Futbolcular olarak bir araya gelin ve bu konuyu istişare edin.
En vahim olanı da zaten birbirinize kenetlenmiyor olmanızdır.
Sıradan bir takım görüntüsünde olan Somaspor geliyor, bizi kendi sahamızda pas manyağı yapıyor.
Ayağa tek toplar ile güzel futbol sergilemek adına muazzam bir çaba harcıyorlar.
Onların bu sisteme sadık kalan sabırlı ve karakterli duruşlarını görünce, 'ne zaman Sarıyer'de bir sistem takımı olacak' diye iç geçiriyoruz!
Ben futbolculara sesleniyorum...
Bırakın teknik adamları, ne taktik verirlerse versinler, ne derlerse desinler... "He he hocam tamam haklısın" deyin geçin...
Çıkın sahaya ve kendi bildiğiniz futbolu oynayın.
Bu işin altından başka şekilde kalkmanın mümkünatı yok.