Sarıyer Spor Kulübü adına yaşanan gündem o kadar yoğundu ki, bugün paylaşacağımız konulara ancak vakit bulabildik...
2. Lig Kırmızı Grup'ta yer alan Sarıyer ligin ilk 3 haftasında sergilediği futbol ile büyük hayal kırıklığı yaratırken, ortaya konan vasat oyuna rağmen elde edilen 4 puanın gayet iyi bir netice olarak değerlendirilmesi doğru olacaktır.
Buna istinaden gözümüze çarpan bazı anektodlar son derece tehlikeli ve gizemli olarak önümüze serilmiş vaziyette yer aldığını da belirtmekte fayda var.
Bunlardan biri geçen Cumartesi günü oynanan Sarıyer-Turgutluspor maçında, beyaz martıların attığı gol sonrasında futbolcuların yedek kulübesine koşarak teknik direktör Taşkın Güngör'ün yüzüne bile bakmadan o alanı es geçmeleri ve takımın sportif direktörü Ergün Keleş ile kucaklaşarak gol sevincini yaşamaları, ciddi mesajlar içermesiyle birlikte, aynı zamanda takım içi unsurlarının sert ve derinden çatladığını da bizlere gösteriyor.
Burada verilmek istenen mesajın bodoslama nokta atışı şudur? Futbolcular resmen Taşkın Güngör'e cephe aldıklarını ve liderlerinin Ergün Keleş olduğunu beyan etmişlerdir.
Bir sonraki müsabakada atılan gol de Sarıyerli futbolcular koşarak bu kez Taşkın Güngör'e sarılarak gol kutlaması yaşarsa şaşırmayız. Çünkü bu sezon Sarıyer'e transfer olan oyuncular, futbolcudan çok eyyamcı siyasetçileri andırıyorlar.
Taşkın Güngör bu sezon başında yapılan transferlerde, çok ciddi manada sportif direktör Ergün Keleş'in gölgesinde kalmış ise? Bunu sezon öncesi dile getirmeli ve istifa etmeliydi!
Eğer böyle bir sorun söz konusu değilse, bu futbolcular herkesin gözü önünde Taşkın Güngör'ü neden rezil etmeye kalkıyor? Bir diğer can alıcı soru ise şu... Futbolcuların hocalarına karşı sergilediği bu terbiyesizliğe sportif direktör Ergün Keleş neden ve hangi sebeple müdahale etmiyor? Yaşanan bu durum Keleş'in gururunu mu okşuyor?
Sarıyer niçin bu sezon sportif direktör ile anlaştı? Bu sorunlar ile karşılaşılmasın diye! Eğer olur da karşılaşılırsa sportif direktör ivedilikle bu sorunları çözsün diye... Öyle değil mi?
Görüyoruz ki sportif direktör Ergün Keleş bırakın sorun çözmeyi, sorunun baş aktörü olmuş durumda.
Bu konuyu önümüzdeki günlerde yeniden ele alacağız diyerek şimdilik beklemeye geçiyoruz...
Gelelim bir diğer önemli konuya
Geçen hafta içi Sarıyer A Takımı ile Sarıyer U 19 takımı antrenman maçında karşı karşıya geliyor...
Müsabaka çok çekişmeli geçiyor ve U 19 takımı futbolcuları muhteşem bir performans ortaya koyuyor.
Gerek ikili mücadeleler olsun gerekse saha içi organizasyon ve pas alışverişi olsun fevkalâde başarılı bir maç çıkartıyor Sarıyer'in gençleri...
Burada dikkat çektiğimiz konu şu olacak.
Sarıyer A takımı ile Sarıyer U 19 takımının karşılaştığı bu maç boyunca, A takım futbolcuları devamlı olarak U 19 takımı futbolcularını azarlıyor. Hem saha içinde hem de soyunma odası ve koridorlarında...
Pres yapan U 19 futbolcularına "bu kadar basmayın" ikili mücadele sırasında da "biraz sakin olun, heyecan yapmayın, yavaş olun" topu kapma mücadelesinde ise "sert giriyorsunuz, biraz kendinize gelin, bu kadar mücadele etmenin ne anlamı var" şeklinde A takım oyuncularının serzenişlerine şahit olmak hem şaşırtıcı hem de büyük hayal kırıklığıdır.
Antrenman dediğin disiplinli olur.
Resmi müsabaka havasında geçmeyen bir antrenman maçının o takıma ne gibi bir faydası olabilir ki?
Ayrıca altyapıdan A Takıma çıkmış genç oyuncular ile U 19 takımı futbolcuları pekâlâ kendilerini takımın teknik direktörüne gösterebilmek, ispat etmek adına antrenman maçlarını önemli bir fırsat olarak görürler...
Her ne olursa olsun Sarıyer A takım futbolcularının bu denli kibirli, egolu ve pevasızca davranmaları çok ama çok ayıp.
Zengin fakat görgüsüz ailenin şımarık çocuklarının sergileyeceği hareketler ile buna istinaden saha içi ve soyunma odasında kullanılan argo sözler fazlasıyla yakışıksız bir durum olduğunu izah etmeliyiz.
Yetkili ve sorumlu olan takımın genel kaptanı, sportif direktörü ve hocasının bu konuyu ivedilikle ele almalarını bekliyor ve bir daha böyle çağ dışı kalmış bozuk zihniyetli unsurların yaşanmamasını arzu ediyoruz.
Futbolun gelişebilmesi adına verilen mücadeleleri sırf rahatları ve konforları bozulacak diye yavaşlatma, durdurma hatta yok etme çabasına girişen bir futbolcu topluluğu, mümkün değil ki başarılı bir kariyer planlaması içinde olsun! Mümkün Değil!!!
Yaşanan bu hadiselere müdahale etmeyen, otoritesini ortaya koyamayan Teknik Direktör Taşkın Güngör'de bu davranışı ile ciddi prestij kaybetmiş bulunmaktadır.
Bir teknik adam çok dikkatli olmak zorundadır. Ama her şeyden önce bu dikkatini ve liderliğini liyakat sistemi kurallarına göre sergilemeli ve A takım, genç takım ayrımı yapmadan tüm futbolcuları aynı eş değer de kucaklamalıdır!
Doğru olan budur.
Arkası Yarın...