Sarıyer Yenigün, Sarıyer'in Gerçek Tarafsız Gazetesi - SPOR YAZARLARI </br>ATEŞ PÜSKÜRDÜ!!!
Karakter boyutu :13 Punto15 Punto17 Punto19 Punto

SPOR YAZARLARI
ATEŞ PÜSKÜRDÜ!!!

SPOR YAZARLARI  </br>ATEŞ PÜSKÜRDÜ!!!
Spor yazarları Hollanda-Türkiye maçından sonra yazdıkları gazetelerde TFF'yi ve Şenol Güneş'i topa tuttu...
08.09.2021 / 15:45


A Milli Futbol Takımımız, 2022 FIFA Dünya Kupası Avrupa Elemeleri G Grubu 6. maçında Hollanda'ya deplasmanda 6-1'lik skorla mağlup oldu. Spor yazarları bu maç hakkında çok sert değerlendirmeler yaptı.

UĞUR MELEKE: "Şenol hocanın bu jenerasyonu ileri taşıyabileceğine inanmıyorum. Gerçekten çok üzgünüz. Üzüntümüzün sebebi Hollanda’ya yenilmek değil. Böyle yenilmek... Sadece Hollanda’ya böyle yenilmek de değil, son iki yılda (2020 ve 2021’de) oynadığımız 15 resmi müsabakada yalnızca 4 kez kazanmamız. Mart 2021’deki aldığımız Hollanda-Norveç galibiyetleri dışında sevinecek hiçbir şey bulamıyoruz doğrusu iki yıldır. Maalesef Şenol Güneş ve ekibi diye bir cümle kuramıyoruz. Çünkü ortada bir ekip göremiyoruz. Şenol Hoca milli kadroyu aylardır kapalı devre bir kulüp hüviyetine çevirdi. Sürekli aynı oyuncular oynuyor, rekabet yok, yeni isim yok. Büyük maçları daha santrada kaybediyoruz, nispeten kolay gözüken maçların da sonunu getiremiyoruz! Ben Şenol Güneş’in bu yetenekli jenerasyonumuzu ileriye taşıyabileceğine inanmıyorum. Kendisinin de inandığından şüpheliyim. Futbol tarihimize adını altın harflerle yazdırmış Sayın Güneş’e hizmetleri için teşekkür edip, bir yenilik yapma zamanı geldi bence." (HÜRRİYET)



PEKİ ŞİMDİ NE OLACAK?

AHMET ÇAKAR: "Tek suçlu Şenol Güneş mi! Futbolda lale devri, laleler ülkesi Hollanda'da sona erdi. Eğer göğsümüzdeki Ay-Yıldız'ı görmesek Hollanda'nın Cebelitarık ile maç yaptığını düşüneceğiz. Bütün suçu Şenol Güneş'e atanlara seslenmek istiyorum, sadece o mu suçlu? Güzel jenerasyon dedik, gruplara iki çok önemli galibiyetle başladık, ama maalesef lastiğimiz patladı. Oyuncular sözüm ona Avrupa'nın çok iyi takımlarında oynuyorlar. Peki yediğimiz ilk gole bakın, Hollanda daha ilk dakikada halı sahada hepimizin yaptığı gibi, ceza alanında 3 pas, ikiye bir yapıp golü buldu. Peki şimdi ne olacak? İlk iki karşılaşmadan sonra grubun en avantajlı takımı bizdik. 'Bu iş bitti, Dünya Kupası'na gidiyoruz herhalde' dedik ama görünen o ki gidemeyeceğiz ya da işte Norveç'i geçersek play-off oynayacağız. Futbolcularımıza baktığımızda sanki artık Türk Milli Takımı'nda oynamak zül geliyor. Örneğin; Merih Demiral önceden topu ısırırdı. Skordan çok oynanan, daha da doğrusu oynanmayan futboldan rahatsızım. Hollanda bu sonuçtan sonra artık grup birincisi olur. Bizim ne olacağımızı Allah bilir ama futbolcuların bu performansı, bu sorumsuzlukla, bu isteksizlikle oynadıklarında bizim çok daha fazla acı çekeceğimiz izlenimini veriyor." (SABAH)



TAZELENMEK ZORUNDAYIZ

GÜRCAN BİLGİÇ: "Avrupa Şampiyonası'na giderken, bize en gurur verenler, "Türk Duvarı"nı yapanlardı. Çağlar ve Merih üstünden konuşsak da Kaan Ayhan, Zeki ve Mert Günok göğüs cebimizdeki isimlerdi. Hollanda maçında duvar 55. saniyede çöktü. Eeee; ne yapacağız şimdi, kalan maçları oynamadan veda mı edeceğiz? Önce Avrupa Şampiyonası ile birlikte başlayan bu çöküşün nedenini bulacağız. Bu nedeni-nedenleri "ortadan" kaldıracağız. Şenol Güneş, oyuncu seçimleri ile tartışıldı. Lejyonerler tamam ama ne oynamışlar, ne kadar formdalar, güvenilirler. Son altı maçın bize gösterdiği, artık çözüm bulma konusunda yetersiz kalıyor. Yaşadığımız bu felaket bizi yaralayacak. Hala şansımız varken; "Yeniden" demeliyiz ama "tazelenmek" zorundayız. Anladınız siz onu..." (SABAH)



TARİHİ HEZİMET KAÇINILMAZDI

ÖMER ÜRÜNDÜL: "Günümüz futbolunun istediği çok önemli ilkeler vardır: oturmuş bir sistem, birbirlerinin özelliklerini iyi tanıyan oyuncular, yüksek tempo, fizik, güç ve de iyi bir taktik strateji. Dün gece Hollanda bu ilkelerin hepsinde bize göre çok üstün olunca hezimet de kaçınılmazdı. Hele dördüncü golden sonra biz 10 kişiyken oyunu biraz rölantiye almasalardı futbol tarihimize kara bir leke olarak geçecek inanılması güç bir skor ortaya çıkardı. Artık dünkü maçtan sonra Şenol Güneş ile de yolların ayrılması şart oldu. Şimdi bundan sonra artık kendimizi Norveç maçına hazırlayıp hem son maçlardaki kötü izlenimi silmek hem de gruptaki iddiamızı devam ettirmek için çok iyi hazırlanmalıyız. Çağlar ve Ozan Kabak'ın cezalı duruma düşmeleri de ayrıca bir handikap. Dün gece attığı ilk golün hem de hazırlayıcısı olan, sonra da ikinci ve üçüncü gollerin bir numaralı hazırlayıcısı Klaassen dün gecenin yıldızıydı. Adeta modern 10 numaranın üstün futbol zekası ve tekniğiyle hakkını tam anlamıyla veren isimdi." (SABAH)



FİLENİN SULTANLARININ KIYMETİNİ BİLELİM

ŞANSAL BÜYÜKA: "Ben Wembley’de 8-0’lık bozgunu, 5-0‘lık ağır yenilgileri yaşamış bir gazeteciyim... Ama yemin - billah ederek söylüyorum; ezilip, un - ufak olduğumuz maçlarda bile rakip ceza alanında topla buluşmadan ilk yarı bitirdiğimiz bir maçı hatırlamıyorum... Gözünüzden kaçmış olabilir; İlk yarı bittiğinde rakip ceza alanı içinde Türk Milli Takımı’nın hiçbir oyuncusunun ayağına - kafasına top değmedi... 31. dakikada Hakan’ın bir frikik atışı dışında rakip ceza alanına bile girmedik... Böyle korkaklık, böyle acizlik, böyle çaresizlik olamaz... Yenilin ama bizi utandırmayın... Şenol Hoca ve Fatih Terim’i başa koyarak, cümle Türk antrenörleri için söylüyorum... Dünya futbolu tamamen, hızlı, atletik futbola döndü… Maalesef bizim hocalar bu gelişimin gerisinde kaldılar... Takımlarımızı yavaş oynatıyorlar... Ayrıca, günümüz futbolunda hocaların etkisi çok önem kazandı... Takımda kaliteli futbolcun varsa, bu avantaj… Tıpkı bizim takımda olduğu gibi... Ancak önemli olan, kaliteli futbolculardan oluşan takıma, kaliteli, hızlı, oyun gücü yüksek futbol oynatabilmek… Kimse kusura bakmayacak; Bizim hocalar bunu beceremiyorlar… Hollanda maçına bakıyoruz orta sahada Orkun... Allah aşkına Orkun bu maçın adamı mı? Rakibin geleceği belli... Milli Takım’ın omurgası Ozan Tufan’ı hatırlamak için 3 gol yemen mi gerekiyor... Hepsi dostum, arkadaşım, 40 yıldır selamım, sabahım var... Yazarken gerçekten üzülüyorum ama Türk antrenörlerine inancım iflas etti... Bu anlayışla bir yere varamayız... Sadece imtiyazlı bir zümre yarattık... Biz bu futbola sevgimizi, heyecanımızı, tutkumuzu, paramızı, hatta hayatımızı verdik, hayatı bize zehir ettiler... Kadın Voleybol Milli Takımımız’ın kıymetini bilelim... Hayal ekmiyorlar, hüsran biçmiyorlar... Yenseler de yenilseler de dünyayı titreten maçlar oynuyorlar... Futboldaki gibi koca bir ülkeye utanç geceleri yaşatmıyorlar..." (MİLLİYET)



ŞENOL DE BOER


TURGAY DEMİR: "Bir takım sahaya çıkmadan maç kaybeder mi!? Biz kaybederiz! Şenol Güneş, Kenan Karaman ve Okay Yokuşlu'da bizlerin göremediği ne görüyor acaba? İnanıyorum ki, tahtaya bu isimler yazıldığında takımın morali yerle bir oluyordur… Belki aynı şekilde takımı olumsuz etkileyen başka birkaç isim daha sayabilirim… Hoca da ısrarla oynatıyor o isimleri. İlginç! Garip değil mi, son yıllardaki en iyi jenerasyonlardan birini yakalamış durumdayız ancak sahadaki görüntü berbat ötesi… Bunun bir sebebi olmalı… Nasıl bir sebep derseniz, Hollanda Frank De Boer döneminde sapır sapır dökülüyordu… Bizden de dört gol yediler… Sonra, Van Gaal geldi, takımın yarısını değiştirdi ve bize dört attılar… Daha doğrusu önlerine gelene atmaya başladılar… Başlarken gol yedik, olur yersin… Sonra yine gol yedik, sonra yine, sonra yine… Tüm bunlar olabilir ama arada sen de bir şeyler yaparsın… Yani beni üzen skor değil sahadaki manzara… Bizim Çocuklar'ın yüzlerinden düşen bin parçaydı. Yürüyecek halleri yoktu, inançsız, umutsuz ve adeta hedefsizdiler, ilk 45'te rakibi seyretmekten başka bir şey yapmadılar… Maç gittikten sonra ikinci yarıda iki pozisyon bulduk hepsi o kadar… Asıl problem işte bunlar. Yoksa içerde dört attığın Hollanda'dan dışarıda dört yiyebilirsin, futbolda bu var. Futbolda olmayan şey baştan teslim olmak. Bana göre bu film bitti…" (FOTOMAÇ)



KARŞILIĞI 32 MİLYON TL DEĞİL

İLKER YAĞCIOĞLU: "Hollanda karşısında tek kelimeyle; dağıldık... Yere göğe sığdıramadığımız ve önümüzdeki 10 yılın takımı olarak gördüğümüz "Bizim Çocuklar" maalesef sahada yoktular. Aslında dün akşamki çöküş uzun zamandır sinyallerini veriyordu. Avrupa Futbol Şampiyonası'ndaki halimiz, ondan önce Uluslar Ligi'nde küme düşmemiz, EURO 2020'ye giderken Andorra ve Arnavutluk'u son dakikalarda zar zor yenebilmemiz abarttığımız kadar iyi olmadığımızın kanıtlarıydı. Ama biz görmezden geldik. Dünya Şampiyonu Fransa'dan aldığımız 4 puan, Dünya Kupası Elemeleri'ne Hollanda ve Norveç galibiyetleri ile başlamamız gerçeklerin üzerini örttü. Şenol hocanın oyuncu tercihleri ve bence oyuncularla arasındaki iletişimsizlik bu çöküşün başlıca nedenleriydi. Altay mı, Uğurcan mı? Burak mı, Kerem mi oynasın? gibi saçma tartışmalara takılıp kaldık. Kısacası Bizim Çocuklar uzun zamandır kayıptı ama biz farkında değildik. Şenol hocaya gelirsek bu oyunun karşılığı yıllık 32 milyon TL değildir. Bence veda vakti geldi de geçiyor." (TAKVİM)



ANLATMAYA GEREK YOK GÖRÜYORSUNUZ

ENGİN VEREL
: 'Güneş battı' desem olmaz, 'batan Güneş' desem yine olmazdı. Neden derseniz dün akşam maç boyunca hava hep bulutluydu. Ve Güneş hiç yüzünü göstermedi. 55'inci saniye rakip Hollanda ceza sahasında inanılmaz pres yapıyor. Bizim çocuklar ise benim gibi rakibi izliyor. Ve rakip Klassen ve Depay ile gölge futbolu misali golü buluyorlar. Açık söyleyeyim dün akşam 4-2-3-1 taktiği ile sahaya çıkıp, 'Hollanda'ya galibiyet için geldik' diyen zihniyet sadece skor olarak değil, futbol olarak da iflas etti. Rakip futbol oynamayı, bizim çocuklar oynatmamayı yeğlediler. Ve skoru bir kenara bırakırsak futbol adına rezil oldular. Üzülerek sizlerle bir gözlemimi daha paylaşmak istiyorum. Türk futbolunda bir döneme damgasını vurmuş Şenol Güneş ve onun yaşıtındaki teknik adamların artık modern futbolun gereklerine ayak uyduramadığını ve sahneyi terk etme zamanlarının geldiğini görüyoruz. 'Türk futboluna çok şey verdiklerini' düşünen bu aktörlerle futbolumuzun her türlü alt yapı imkanlarına sahip olmasına rağmen bir arpa boyu yol gidemediğini de üzülerek öğreniyoruz. Günlük şartlara bağlı kazanılan rastlantısal başarılar, bir sistem ve disipline bağlı olmadığı için saman alevi misali kalmıştır. Artık Türk futbolunun kalıcı başarı ve istikrara kavuşması için çağdaş yöntemlere ve hocalara ihtiyacı vardır. 'İlk yarıyı lider bitirdik' diyen Şenol Güneş'in de bu acı gerçekleri gördüğünü ve gerekeni yapacağını düşünüyorum. Anlatmaya gerek yok, görüyorsunuz." (AKŞAM)



ÖFKELENDİRİYOR, UTANDIRIYOR

ATTİLA GÖKÇE:
"Ordulu şair Dursun Ali Akınet’in şiirini seslendiren Musa Eroğlu’nun bestesini biz de tekrarlayalım: “Yolun sonu görünüyor!” Hiç uzatmadan, lafı eğip bükmeden hakikati görmenin en kısa yolu budur. Amsterdam’da gördük ki rotadan çıkmışız, yolumuzu kaybetmişiz. Bir yerlere gidiyormuş gibi yapıyoruz ama yolun sonu görünüyor. Yol bitiyor. Heyecanlı, bol skorlu maçlar artık unutuluyor, yeni örnekler gelmiyor. Milli Takım dağılıyor, çözülüyor, kayboluyor. Teknik, taktik, analize hiç girmeyeceğim. Hiçbir oyuncumuzdan hiçbir talebim yok. Şenol Güneş ve ekibine de tek sözüm yok. Arzu ettiği takdirde basın toplantısında atarlanabilir. Ne de olsa hoca… Bize istediği gibi ders verebilir. Ders almasını beklerdik ama, o ders vermeyi tercih ediyor. Her neyse… Katar’a gidemeyiz biz. Yol bitti. Bu kadar oyunsuz, etkisiz, özellikle ilk yarıda böylesine niyetsiz futbol bizi üzmüyor. Öfkelendiriyor, utandırıyor. Daha ne diyeyim, yetmez mi!" (MİLLİYET)



SİSTEM ÇÖKTÜ, DİBE VURDUK

SERDAR SARIDAĞ:
"İngiltere’den 8 gol yediğimiz dönemlerde bile bu kadar kötü bir savunma görmemiştik. Hollanda’nın daha 55. saniyede Klaassen ile bulduğu gol öncesinde, topu rastgele vuruşlarla uzaklaştırma hamlelerimiz maçın özeti gibiydi. ‘Yok yok... Bu çocuklar bu kadar kötü oyuncu değiller’ diyoruz kendi kendimize. Sistemde bir sorun var belli ki. Ne maç öncesi çalışılan analizleri görebiliyorduk ne de futbol adına bir hayat belirtisi. İkinci yarı da ilk yarının kopyası gibi. Kimi sokarsan sok oyuna fayda etmiyor. VAR bile yanımızda değil. Her golden sonra hakemin kulağına gelenleri sahadaki millilerimizle birlikte bekliyorduk. 54. dakikada Depay attığı golle farkı 4’e yükseltirken kendisi de hat-trick yapmış oluyordu. Tüm Türkiye ‘şu maç bir an önce bitsin’ diyordu. 80. dakikada Til’in golünden sonra, statta bulunan taraftarlarımız, evlerinin yolunu çoktan tutmuştu. Ancak Malen durmadı 90’da skoru 6-0 yaptı. Kabus gecesinde şeref sayımızı 90+2’de Cengiz Ünder attı. Şenol Güneş’in her maçtan sonra oyuncularına dediği gibi bu maçı istiyorduk ama gel de unut unutabilirsen." (MİLLİYET)



SKORA TESLİM OLDUK

REHA KAPSAL:
"Avrupa Şampiyonası sonrasındaki Karadağ ve son oynadığımız ve galip geldiğimiz Cebelitarık maçı da dahil olmak üzere, Milli takım oyun olarak istenilen seviyeye bir türlü gelemedi. Hollanda maçı öncesinde en büyük sıkıntımız sadece bazı mevkilerde oynayan oyuncularımızın eksikliği değildi elbette. Saha içindeki oyun organizasyonumuzdaki yetersizlikle beraber, ilk maça göre Hollanda milli takımının 6 oyunculuk bir rotasyona gitmiş olması, dolayısıyla oyun felsefesi değiştiği gibi saha içi disiplini de en üst seviyeye gelmiş bir takıma karşı bu durumda oynamak tabiiki kolay değildi. Bir de daha maç başlamadan sanki soyunma odasında 1-0 yenik başladık mücadeleye. Bu golle beraber zaten daha önce kötü oynadığımız maçlarda olduğu gibi saha içi bütünlüğünden kopup, herkesin taktik disiplini bıraktığı, saha içinde çok şuursuzca bir oyun oynamaya başladık. Rakibi özellikle orta sahada bloklamamız gerekiyordu. Buradaki hattı oluşturamadık. Klaassen, De Jong, Wijnaldum üçlüsü; Hakan, Orkun ve Okay'a karşı üstünlük sağladığı gibi; takım halinde zaten saha içi enerjisi düşük olan, yediği golden sonra da takımımızın bu kadar çabuk skora teslim olması anlaşılır gibi değildi. Bu maçtan sonra konuşulacakların en başında da hangi kulüp takımından hangi oyuncunun oynaması olacaktır. Esasen işin en acı noktası da bu sanırım. Çünkü biz hep oyunlarımızda bir felsefe ve derinlik olmadığından, hep şahısları konuşmaya, hakemi konuşmaya, VAR odası konuşmaya, çizgileri konuşmaya, federasyonda görev alan kuralları konuşmaya çok alışık bir ülkeyiz, nedense böyle bir tarzımız var. Esas oyunumuzu nasıl geliştireceğiz, emek vereceğiz, kafa yoracağız, kendimizi nasıl geliştireceğiz, bu yaşadığımız sıkıntılı süreci doğru tespit edip çözümlerini nasıl bulacağız; bunlara kafa yormalıyız. Futbolda tabiiki şahıslar bireysel olarak oynayacak ama ne zaman biz bu değerlendirmeleri saha içindeki oyuna odaklanıp bunun üzerinden zayıf yönlerimizi güçlü yönde geliştirmeyi, yapısal bozuklukları düzeltmeyi gündemimize taşırsak; ancak o zaman ülke olarak daha iyi seviyeye geleceğiz. Kalan 4 maçta da bir an önce toparlanıp, yanlışlarımızı görüp, sonuna kadar bu yarışın içinde olmak için de çabalamalıyız. Dün akşam sadece mağlup olduk, pes etmedik." (FOTOMAÇ)