Her sezon dejavu haline getirilen kongre ertelemeleri sonucu transfer planlamalarında tüm takımların gerisinde kalan bir Sarıyer gerçeği olduğunu söyleyerek konumuza giriş yapalım.
Bu sene yaşadığımız gibi bundan önceki sezonlarda da kadro yapılanmasında geç kalınıyordu ancak buna karşın mevcut yönetim kadrosu içinde futbol aklı üst düzey bazı isimlerin varlığı oluşacak krizin önüne geçtiğini görüyorduk.
Bu sene ise geçen sezonlara oranla futbolu bilen ve bütçe kontrolünü sağlayabilen deneyimli yöneticilerin sayısının, yok denecek kadar az olduğunu gözlemlemekteyiz.
Bu nedenle bir sportif direktör ile anlaşıldı ve yaşanacak kaos ortamı şimdilik ertelendi diyebiliriz.
Bu gerçeği göz ardı etmeden bazı anektodlar sunmamızın, Sarıyer'in durumunu anlamamız için ideal nitelikte olacağını düşünüyorum.
Kongre öncesi ve sonrasında bizzat yönetim tarafından dillendirilen "bu sezon feda sezonu olacak. Maddi durumumuz fazlasıyla kötü seviyede. Bu sebeple altyapıya ağırlık vererek, kulüp için toplanan sınırlı parayı geçen sezonki gibi çarçur etmekten kaçınacağız. Düşük bütçeli ama kaliteli oyuncular transfer edeceğiz" şeklinde yaratılan bütçe sınırlaması varmış algısı henüz yolun başındayken patladı.
Geçen sezonu hatırlayalım; özellikle Sarıyer Spor Kulübü Başkanvekili Hakan Şengül ve Futbol Şube Sorumlusu Serkan Torun'un yetkili olduğu transfer planlamasını masaya yatırdığımızda, bu sene ile arasında uçurum denecek kadar fark olduğunu görüyoruz.
Geçen sezon düşük bütçeyle play-off'u son maçta mucize şekilde kaçıran bir Sarıyer vardı.
O kadro mühendisliği Hakan Şengül ve Serkan Torun tarafından sadece 1 hafta içinde kurulmuş ve bu hususta Türk futbol tarihinde eşine ender rastlanan bir stratejik başarı ile karşılaşmıştık.
Üstelik geçen sezon o kadro tam 7,5 milyon lira gibi mütevazı bir bütçe ile kurulmuştu.
Bu sezona baktığımızda ise henüz transfer süresinin dolmasına ciddi bir zaman olmasına rağmen transfere harcanan para 10 milyonu buldu.
Geçen sezondan tam 2,5 milyon lira fazla bir miktar transfer için elden çıkarılmış gözüküyor.
Burada can alıcı soru şu... Sarıyer geçen sezonki omurga kadrosunu koruyup, eksik ve zayıf bölgelere ise 4 üst düzey futbolcu transfer etseydi, çok daha profesyonelce ve doğru bir yöntem izlenilmiş olmaz mıydı?
Ayrıca dikkat ediyoruz, bu sene kulübün geleceğini düşünen ve buna göre sorumluluk alan yönetici maalesef göremiyoruz!
Henüz şimdiden 10 milyon lira transfere para harcanıyor. (bu rakam daha da artacak) Maalesef yolun sonunda aydınlık beklemek akıl dışı bir eylem olur.
Sarıyer Spor Kulübü'nü bu devasa borç batağına sürüklerken kime veya kimlere güveniliyorsa bizden uyarması!
Güvendiğiniz dağlara bırakın kar yağmayı, tipi de kalırsınız tipi de!!!
Plansız, programsız ve sadece günü kurtarmak için hunharca harcanan bu paralar, sezon sonunda kulübe mal edilmemelidir.
Yönetim kurulunda yer alan herkes 2011 yılında değişen tüzüğe göre harcanan tüm paralardan mesuldür.
Sarıyer Spor Kulübü'nü ve yaptığı olağanüstü fedakarlıklara rağmen Başkan Saffet Akkoyun'u kimse düşünmüyor. Herkes günü kurtarmanın peşinde. Fakat şu da bir gerçek! Başkan Akkoyun yetkilendirdiği yöneticiler tarafından üzülüyor. "Kendim ettim, kendim buldum" şarkısı tam buraya göre sanırım...
Evet! Bir kez daha deklare ediyorum!
Yönetim kurulu elini cebine atmaz, istisnasız her bir yönetici en az 200 bin lira acil nakit desteği sağlamazsa, bu sezonun sonu 'MALİ HÜSRAN' olur. Bu da Sarıyer için Çöküş demektir.
Bu sezon grubumuzda dört takımın küme düştüğünü belirtmemizde fayda var.
Bu kadar ciddi bütçe ortaya koyup üstüne bir de bu takım play-off oynayamazsa ne olur?
Yönetim bu kötü niyetle gelen başarısızlığın hesabını acı acı vermek zorunda kalır!
Geçen sezonları baz aldığımızda Sarıyer'e aidiyet duygusuyla hizmet eden ve bu doğrultuda kulübün geleceğini düşünen üç örnek yönetici vardı.
'Hakan Şengül, Serkan Torun ve Ali Büyükasar'
Onlar bu karanlık düzenin içinde yer almamak adına görevlerini sürdürmediler.
Büyükasar bir önceki sezon, Şengül ve Torun ise geçtiğimiz sezon görevlerini bıraktılar.
Bazı isimler vardır ki spor kulüpleri için çok fazla anlam içerir ve maalesef değerleri onlar orada olmadıklarında anlaşılır.
Önemle altını çizmekte fayda görüyorum; aidiyet duygusu olmayan, yüreğinde Sarıyer ateşi yanmayan ve daha da önemlisi işin ehli olmayan mevcut yöneticiler ile Sarıyer Spor Kulübü telafisi olmayan bir yola sürükleniyor!
Bu tehlikeyi ben net olarak görüyorum!
Tüm Sarıyer camiası olarak uyanık olmalı ve önümüzdeki süreçte yaşanacak krizleri sağduyulu bir şekilde bertaraf etmeliyiz.
Şimdilik Bu Kadar...