Futbol dünyasının deneyimli yöneticilerinden Hakan Şengül, Sarıyer Yenigün Gazetesi'ne konuştu...
Sarıyer Spor Kulübü Başkanvekili Hakan Şengül ile gündemi değerlendirdik ve futbolun literatürlerini masaya yatırdık.
Tecrübeli futbol adamı 'birlik-beraberlik, Türk futbolu, milli takım ve ligler arası adaletsizlik' gibi konuları masaya yatırarak önemli açıklamalarda bulundu...
HAKAN ŞENGÜL:
Öncelikle altını çizmek istediğim bir husus var. 'Yarınlara daima umutla bakmalıyız' diyoruz fakat bunun için ortaya samimiyet konması gerekmiyor mu, somut yaptırımların profesyonelliğe yakışır şekilde sergilenmesi gerekmiyor mu?
Türk futbolunun kalıcı şekilde nefes almasını sağlayacak yeni adımlar atmak, fikir ve zihniyet güncellenmesi ile Türk futbolu adına bunun artık zorunluluk teşkil ettiğini kabul etmek ve reçeteyi buna göre yazmak gerekmektedir.
Sporun evrensel değerlerine sahip çıkarak dostça rekabet içerisinde kalabilmek ise bu konjonktür için baş kural olmalıdır.
Pandeminin yaralarını kavgayla değil ancak birlik ve beraberlikle sarabileceğimizin net olarak farkına varmalıyız.
Olağanüstü günler geçirdiğimiz, bizlere her şeyin başının sağlık olduğunu hatırlatan son bir buçuk yıllık süreci geride bırakıyoruz.
Ülkemizi ve dünyayı saran pandemi, spor dünyamızı derinden etkiledi.
Başta sağlık çalışanlarımızın büyük çabaları ile bu zor zamanlarda tüm tedbirleri alarak futbola devam ettik.
Bu arada tüm ülkelerin fedakârlıkları ile Avrupa Şampiyonası organizasyonu gayet başarılı bir şekilde gerçekleşiyor.
Umut ediyor ve diliyorum ki bizim liglerimizde turnuvalarımız ve organizasyonlarımız yeni sezonda dolu tribünler önünde gerçekleşsin inşallah.
Çok özlediğimiz futbol seyircisine kavuşmak için tüm futbolseverler büyük bir beklenti içinde. İnşallah önümüzdeki aylarda bu özlemimiz sona erecek.
İTALYA MAÇINDAN ÇIKARTACAĞIMIZ DERSLER İLE GALLER VE İSVİÇRE MAÇLARINA ODAKLANMALIYIZ.
Avrupa Futbol Şampiyonası'na maalesef hiç beklemediğimiz bir oyun ve skorla başladık. İtalya karşısında aldığımız 3-0'lık mağlubiyet ve kötü futbol hepimizi üzdü. Ancak henüz hiçbir şey bitmiş değil. Grubumuzda çok kritik iki maç var. Milli Takımımız Galler ve İsviçre'yi yenecek güç ve kalitede bir takım. İtalya maçından dersler çıkartarak artık o müsabakayı unutmalıyız. Yüksek motivasyon ve tam konsantrasyon ile yarın karşı karşıya geleceğimiz Galler maçına odaklanmalıyız.
Diliyorum ki 'Bizim Çocuklarımız' ülkemizi gururlandıran başarılara imza atsın, dünya ve Avrupa bizim başarılarımızı konuşsun inşallah.
TFF, İKİNCİ VE ÜÇÜNCÜ LİG KULÜPLERİNE ÜVEY EVLAT MUAMELESİ YAPMAKTAN VAZGEÇMELİDİR. SPONSOR İMKANI İYİLEŞTİRİLMELİ VE GENİŞLETİLMELİDİR.
Türkiye Futbol Federasyonu mevcut sponsorlukların seviyesini artırmalı ve bu ağı çok daha geniş yelpazede değerlendirmelidir. Türkiye'de futbol sadece süper ligden ibaret değil. Türk futbolunun güçlenmesi ve gelişmesinin manifestosunu ikinci ve üçüncü liglere verilen önem ve değer ölçülerinde teraziye koymak çok daha doğru olacaktır.
Süper ligde yanlış transfer politikası ile onlarca milyon doları çöpe atan kulüplerimizi görünce ikinci ve üçüncü lig kulüplerinin nasıl üvey evlat muamelesine maruz kaldığını ve ötekileştirildiğini ve hatta değersizleştirildiğini söylemek gerçeğin ta kendisi olacaktır.
Türk futbolunun kalıcı şekilde nefes almasını sağlayacak yeni adımlar atılacaksa, bu adımlar muhakkak alt liglerden başlamalıdır.
Tüm profesyonel kulüpler ortaklaşa kalıcı çözümler üreterek futbol arenasında kendi değer ve ilkelerine yakışır şekilde ayakta kalmalıdırlar.
Sporun evrensel değerlerine sahip çıkarak dostça rekabet içerisinde olmanın yolu maalesef ekonomiden geçiyor. Adaletli ve eşit finansal paylaşımlar TFF tarafından tüm liglere enjekte edilmelidir. Ligler arasında tabi ki belli bir finansal farklılıklar olacaktır. Bu gayet normal. Ancak görüyoruz ki liglerimiz arasında olağanüstü farklar ve derin uçurumlar söz konusu. Türkiye Futbol Federasyonu'nun bu önemli konuyu ivedilikle masaya yaptırması ve çözüme kavuşturmasının Türk futbolu adına zaruriyet olduğunu düşünüyorum.