Sarıyer Yenigün, Sarıyer'in Gerçek Tarafsız Gazetesi - CUMHURİYET'İN EN BÜYÜK GARANTİSİ RECEP TAYYİP ERDOĞAN'DIR!!!
Karakter boyutu :13 Punto15 Punto17 Punto19 Punto

CUMHURİYET'İN EN BÜYÜK GARANTİSİ RECEP TAYYİP ERDOĞAN'DIR!!!

CUMHURİYET'İN EN BÜYÜK GARANTİSİ RECEP TAYYİP ERDOĞAN'DIR!!!
"Tarih tekerrür etmez, bu sefer tarih yeniden yazılır. Bir kez daha darbeye teşebbüs etmeye niyetlenenler varsa şunu çok iyi bilmeliler ki, bu sefer karakolu da mahkemeyi de göremezler. Sokakta, meydanda, oracıkta bu aziz millet onları kanlarıyla boğar."
13.05.2020 / 15:56


İnsanlığa sevgiyi, dürüstlüğü ve vatan bilincini aşılayarak Türkiye'nin her bölgesinde önemli dostluklar elde etmiş bir isim olan Sarıyer'in kanaat önderi Ali Rıza Zaman gazetemize konuştu.

Son günlerin çok ciddi anlamda gündemi meşgul eden konusu olan 'darbe' söylentilerini değerlendiren Zaman, fikirleri, söylemleri ve analizleri ile yine çok önemli anektodlar sundu...



Türk milletinin 15 Temmuz'da Cumhurbaşkanı ve Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısıyla meydanları, sokakları ve caddeleri doldurarak darbecilere gerekli cevabı verdiğini vurgulayan Ali Rıza Zaman, "Kimsenin yeniden cüret edeceğine ihtimal vermemekle birlikte eğer yeniden böyle bir teşebbüste bulunurlarsa Cumhurbaşkanımızın bu çağrısının aynen geçerli olduğunu bu darbe heveslilerine hatırlatmak isterim" dedi.

"Bu sefer hiç kimse, 'Ne yapacağız, nereye gideceğiz?' demez, Cumhurbaşkanımızın halen yürürlükte olan çağrısıyla bu darbecilere gereken cevabı verir." ifadelerini kullanan Zaman, "Tarih tekerrür etmez, bu sefer tarih yeniden yazılır. Bir kez daha darbeye teşebbüs etmeye niyetlenenler varsa şunu çok iyi bilmeliler ki, bu sefer karakolu da mahkemeyi de göremezler. Sokakta, meydanda, oracıkta bu aziz millet onları kanlarıyla boğar. Onun için hiç kimse olmadık hayallere kapılmasın, artık bu defter kapandı. Boş konuşmayın, boş hayal görmeyin." değerlendirmesinde bulundu.



ALİ RIZA ZAMAN:

Çeşitli olarak birçok kesim tarafından darbe mesajları verildiğini net şekilde gözlemliyoruz...

Bu iddialar içeride Kemal Kılıçdaroğlu'nun "siyasi ayak" çıkışlarıyla ilişkilendiriliyor...

Tüm bunların üzerine, FETÖ ile mücadelede yargının aldığı kimi kararların, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu örgüte karşı kararlı duruşuyla tezat olduğu eleştirileri de ekleniyor.

Basının, TSK ve yargı içindeki kripto FETÖ'cü unsurlara dair uyarılarını da unutmamak lazım.

Rand Corporation'ın raporu ve sınır ötesi gelişmeler ise dış emareler arasında sayılıyor.

Kılıçdaroğlu'nun 23 Nisan kutlama mesajında yer alan 'NATO amblemi' ile verilmek istenen mesajı ülkemizde çok insan maalesef gözden kaçırmış bulunuyor!!!

CHP'li Özgür Özel ve Canan Kaftancıoğlu'nun darbe imalarının akabinde Ragıp Zarakolu'nun idam çığlıklarının ardı ardına gelmiş olması tesadüfler silsilesi olarak değerlendirilemez.

15 Temmuz'un hafızası hâlâ diri olan vatandaşların tüm verileri bir arada okumasına ve "acaba" diye düşünmesine şaşmamak lazım.

Kaldı ki, yeryüzünde eli silahlı muhafızların olduğu her ülke, ister demokrasi isterse diktatörlük olsun, her an askeri darbe tehdidiyle yüz yüzedir.

Sondan başlayalım...

Türkiye'nin rakipleri, askeri darbenin çıkarları için en uygun yöntem olduğuna karar verdikleri anda, koşulları oluşturmak için önlerine çıkan her fırsatı elbette değerlendirirler.

Dolayısıyla ortada "kesintiye uğramış" bir darbe süreci olmadığı için yenisinin başlamasından kaygılanmıyorum.

İçeriye gelince...

Kripto FETÖ'cülerin devlet tasfiyesindeki zaaflarla ilgili gözüme çarpanları ben de sık sık dile getiriyorum.

Ancak darbecilerin tanklarının 15 Temmuz'da yol verdiği siyasilerin değil, FETÖ'nün birinci hedefi olan Erdoğan'ın iktidarda olması bu Cumhuriyet'in en büyük garantisi olduğunu düşünüyorum.

Dış destekli bir askeri darbeye, başta CHP olmak üzere muhalefetin teşne olduğuna da 17-25 Aralık'ta saflar netleştiğinden beri şahidiz.

FETÖ'nün siyasetten, iş dünyasından ve medyadan tasfiyesini "muhaliflere baskı" diye yorumlayanları tek tek saymak zaman israfı olur.

Son darbe girişimini FETÖ'cülerin yapmış olmasının arkasına sığınıp, daha önce yaptıkları 15 Temmuz'u aratmayacak darbeleri, muhtıraları, hukuksuzlukları unutturmaya çalışan askeri vesayetçilerin açıklamaları ise kuşkusuz ayrı bir başlık...

Görevdeyken, kadrolarındaki FETÖ'cülerle ilgili ne yaptığını merak ettiğimiz İlker Başbuğ'un, durup dururken siyasi ayak tartışmasına girmesi mesela...

15 Temmuz sonrası "FETÖ ile Sayın Cumhurbaşkanı tek başına mücadele etti" derken, kısa zaman önce 2009 yılında çıkartılan sivil-demokratik bir reformu diline dolaması boşuna değil...

Hala diri olan askeri vesayet koalisyonu, sivil siyasetinin demokrasinin kazanımlarının rövanşını almak, eski ayrıcalıklı pozisyonlarına dönmek, devlete girmek istiyorlar.

FETÖ'ye kızıp demokrasi yorganını yakmamızı arzuluyorlar..

Elbette halk olarak her türlü sinyale duyarlıyız.

Darbeye karşı uyanığız.

Ancak FETÖ ile ortak bir çalışmanın ürünü olarak, darbeyi kimin yapacağı üzerinden çıkan kliklerin, toplumun kaygılarını istismar etmesine fırsat vermemeliyiz.



Dini, mezhebi, ırkı ve siyasi görüşü ne olursa olsun, tüm vatandaşlarımıza eşit hizmet anlayışını büyük bir titizlikle sunan Cumhurbaşkanımız'ın bu tarz darbe imaları ile bilinçli olarak bir girdabın içine çekilmesine asla müsade etmeyeceğiz.

Vatanımızın bölünmez bütünlüğünü esas alan, demokrasimizin yarınlarına ışık tutan kandili olan, hayatının en güzel yıllarını yalnızca milletin refahı ve selameti için harcayan Aslan Yürekli Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile beraber kanımızla canımızla ülkemizin istiklali ve istikbali için mücadelemizi en çetin şekilde sürdürmeye devam edeceğiz.