Sarıyer Yenigün, Sarıyer'in Gerçek Tarafsız Gazetesi - HAKAN ŞENGÜL OLMASA, KİM DÜŞÜNECEK BU 2. VE 3. LİGİN HALİNİ...
Karakter boyutu :13 Punto15 Punto17 Punto19 Punto

HAKAN ŞENGÜL OLMASA, KİM DÜŞÜNECEK BU 2. VE 3. LİGİN HALİNİ...

HAKAN ŞENGÜL OLMASA, KİM DÜŞÜNECEK BU 2. VE 3. LİGİN HALİNİ...
Sarıyer Spor Kulübü Başkan Vekili Hakan Şengül, Türk Futbol Kamuoyunu yakından ilgilendiren önemli açıklamalar yaptı.
21.04.2020 / 10:00


Türk futbol tarihinde 10 yılı aşkındır profesyonel seviyede hizmetler sunan Sarıyer Spor Kulübü Başkan Vekili Hakan Şengül, Türk Futbol Kamuoyunu yakından ilgilendiren önemli açıklamalar yaptı.

Başarılı futbol adamı verdiği bilgiler ve sunduğu öneriler ile Türk Futboluna ışık tuttu...

HAKAN ŞENGÜL:

Türkiye'de futbol denince tüm unsurların sadece süper lig üzerinden şekillendiğini görüyoruz. Bu büyük pastadan hatırı sayılır şekilde 1. Lig kulüpleri de faydalanıyor... Fakat ne acı ki 2. Ve 3. Lig kulüpleri daima yok sayılmıştır. Bunu bilmeyen yoktur. Ancak bugün durum çok farklı. Tüm dünya koronavirüs belası ile mücadele ederken dahi ayrımcılık yapılmasını ve 2.- 3. Lig kulüplerinin görmezden gelinerek arka plana atılmasını içime sindiremiyorum.

Sadece bu zaman diliminde Türk futbolunu yönetenler değil, geçmiş zamanlarda görev alan tüm yetkililer bu kötü planlamadan sorumludur.

Tüm spor kamuoyu bilsin ki 2. Ve 3.lig kulüpleri batarsa 'Süper Lig'de batar! Türk futbolunun bu kriz ortamından en az hasarla çıkabilmesini teminen oluşturulabilmiş topyekün tüm ligleri kapsayan bir kriz masası kurulmuyor.

Belli bir zümreyi, kurtarma çabası ile oluşan tüm öneriler maalesef üzüntü verici tablolar olarak kayıtlara geçiyor.

Bu Koronavirüs salgınının Türk futboluna ne kadar zararı olduğunu görüyoruz ancak daha ne kadar zararı olacağını bilemiyoruz?

Hepimiz sadece kısa vadeyi görüyor ve yaşıyoruz... Peki orta ve uzun vadede Türk futbolu bundan mali anlamda nasıl etkilenecek?

Koronavirüs futbolumuzu hastayken yakaladı. Türk futbolunda zaten ciddi kronik hastalıklar fazlasıyla oluşmuştu.

İçinde bulunduğu finansal ve yönetsel sorunlar nedeniyle sportif başarısızlık ve ekonomik yetersizlik çekmekte olan Türk futbolu, önemli bir finansal-ekonomik-sportif ve yönetsel zafiyet içindeydi.

Finansal ve yönetsel olarak 'bağışıklık sistemimizin' iyice zayıfladığı bir dönemde Koronavirüs ile karşılaştık.

Süper ligin röntgenini çekelim ve kısaca masaya yatıralım istermisiniz?

4.5 milyar gelire karşın 15 milyar borç, 5 milyar TL birikimli zarar ve 6 milyar TL’na yakın öz kaynak açığı bulunan, borçlarını ödeyemediği için kredileri yapılandırılan, üstün muhasebe teknikleriyle bilançolarını artıya geçirip UEFA Finansal Fair Play kriterlerinden yırtan, sürdürülebilir bir mali yapıya sahip olmayan, faaliyetlerini devam ettirebilecek karlılıktan yoksun, dengesiz ve yetersiz nakit akışı yüzünden sürekli gelir yaratmak zorunda kalan Süper Lig kulüpleri zaten ekonomik ve finansal sağlığını kaybetmiş, palyatif tedavilerle ayakta kalmaya çalışıyordu ki, tam bu esnada Koronavirüs ile enfekte oldular.

Gidişata bakılırsa, bu virüs futbolumuzda ciddi tahripkar etkiler yaratacak ve maalesef ciddi yıkıcı etkileri olacak. Çünkü tüm makro-ekonomik göstergelerinde majör olumsuzluklar bulunan Süper Lig zaten zar zor ayakta durmaktaydı.

Türkiye'de futbolu yönetenler eğer yılları boşa harcamamış olsalardı, 2. Ve 3. Ligin kalitesini biraz olsun arttırma yoluna gitme seçeneğini masaya yatırmış olsalardı... Türk futbolu kurtuluşunu kendi öz yapısından elde ettiği tamamen organik bir sistemin şuan meyvelerini topluyor olurdu.

Gelirleri giderlerini karşılamakta yetersiz kaldığı için sürekli borçlanan, borçlandığı için finans maliyeti altında ezilen, artan kurlar nedeniyle zararları yükselen, oluşan birikimli zararlar nedeniyle tüm öz kaynakları eriyen, had safhada sıcak paraya ihtiyacı olan, sportif başarıya ulaşamayan, rekabet ve futbol kalitesi düşük olduğu için reyting değeri düşük kalan, bu nedenle yurtdışında herhangi bir alıcısı olmayan, yayıncısı tarafından zarar edildiği gerekçesiyle yayın gelirleri tırpanlanan bir Süper Lig ile karşı karşıyayız.

İçinde bulunduğumuz sorunlar nedeniyle Süper Lig sportif-ekonomik ve finansal olarak çok ciddi geriye gitmekteyiz.

Bu sorunlar Süper Lig’de sportif kuraklığı daha da artıracak, bir taraftan kulüpleri ekonomik ve mali olarak zorlarken, diğer taraftan kulüplerde önemli yönetsel sorunları da beraberinde getirecektir.

Türk futbol gelirlerinin büyüklüğünün 4.2 milyar TL olduğunu dikkate alırsak, Türk futbolunun Koronavirüsü nedeniyle kaybı, toplam gelirinin yüzde25 ile yüzde30’u arasında bir tutara ulaşmış olacak.

Kulüpler hiç beklemedikleri bir anda şok gelir kayıplarıyla karşı karşıya kaldılar…

Bu durumda 2. Ve 3. Lig kulüplerinin TFF ve iddaa gelirleri de yeniden düzenlenmesi gerekecek.

Bununla birlikte virüs kulüplerin ne yazık ki, vadesi gelen borçlarını ötelemiyor, ertelemiyor. Günü gelen/gelecek anapara, faiz ve taksit ödemeleri belirli bir dönem ötelense bile, sonuçta bunlar bir şekilde ödenecek.

Tüm bu değerlendirmeler eğer sadece süper lig ve nacizane 1. Lig kulüpleri üzerinden yapılacak ve masada kesilen ekmeğin kırıntısı bile 2. Ve 3. Lig kulüplerine kalmayacaksa 'Türk Futbolu' eriyecek ve çöküş dönemine hızlı adımlarla ilerleyişini sürdürecektir.

Kısacası, mevcutta ekonomik ve finansal problemleri bulunan kulüpler, şimdi bu sıkıntıların altından kalkabilmek için arayış içerisine girecekler.

Ne var ki, herkesin kendi derdine düştüğü bu konjonktürde kimsesin kimseye faydası olmuyor.

Oysa, tüm bunlar daha önceden öngörülebilecek ve gerekli önlemlerin alınabileceği şeylerdi.

Zaten hiçbir zaman kriz birden gelmez.

Kriz bağıra bağıra gelir

Sonra bir de bakılmış ki, krize karşı gerekli önlemleri alamayanlar, yeterli korunakları sağlayamayanlar, krizin girdabından kurtulamazlar.

Türkiye Futbol Federasyonu 2. Ve 3. Lig kulüplerine karşı ciddi bir ekonomi paketi sunmalıdır.

Öz itibariyle, Süper Lig’in sağlıklı ve sürdürülebilir yapıya kavuşturulmadan 2. Ve 3. Ligleri de hesaba katarak, bu ve bundan sonraki krizlere karşı ayakta kalabilmesi için acil eylem planları maddi olarak ivedilikle hayata geçmelidir...

Bu tür risklere karşı kendi korunağını yaratamamış, kapsayıcı kurumlarını tesis edememiş liglerin zaten yaşamını günümüz finansal futbolunda devam ettirebilme ve performans ortaya koyabilme olanağı fazlasıyla zor.

Türk futbolunun bu kriz ortamından en az hasarla çıkabilmesini teminen oluşturulabilmiş bir kriz masası sadece Süper Ligi değil aynı zamanda alt liglerdeki tüm profesyonel ligleri eşit şartlarda değerlendirmelidir.

2. Ve 3. Ligler için de tüm aksiyonlar ele alınmalıdır?

Bu hasarın miktarı nasıl en aza indirgenecek? Nasıl bir yol haritası izlenecek? Kriz sonrası ortaya çıkacak hasar nasıl giderilecek? Daha bir çok soruya yanıt olabilecek bir kurul oluşturulmalıdır.

Koronavirüs’ün Süper Lig’e ve tüm profesyonel liglere yıkıcı etkisinin olacağı açık.

Umudumuz ve temennimiz, bu krizin neden olacağı yıkım, ne kadar güçlü bir "yaratıcı yıkım" olsa da, Türk futbolu bundan gerekli dersleri çıkartıp kendi "kapsayıcı kurumlarını" oluşturabilirse ve sportif-ekonomik-mali refahını yükseltebilecek yeni bir yapılanmayı gerçekleştirebilirse, işte o zaman tüm futbol camiası rahat bir nefes alma imkanı yakalayabilir..