ÜMİT VAR OLUNUZ!

Hiç kimsenin yaptığının yanına kâr kalmadığı gün, zalimlerin hesap vereceği gün, herkesin bir gün öleceği ve yaratanın huzuruna çıkacağı gün elbet gelecekti. Tüm dünyaya hükmettiğini zannedenler ölümün kendisini bulmasıyla aslında bir hiç olduklarının gösteriyordu. Firavun da bunlardan biriydi. Rablik iddia etmiş, Mısır'ın Rabbi benim demişti, kendisine hak ve hakikati anlatmak için gelen Musa'yı (as) inkar etmiş hatta onu öldürme teşebbüsüne dahi girmişti. Zulmü kadınların rahimlerine kadar uzanmıştı. Firavun, yeryüzüne gelmiş en azılı zalimlerdendi. Ama o da biliyordu ki bir gün bu saltanat bitecekti… Zulümler sona erecekti… Allah'a hamd olsun ki ölüm vardı yoksa bu mazlumların, mustaza'afların hakkını kim alacaktı... Zulüm ilelebet yaşamayacaktı... Ve o gün gelmişti her fani gibi de o da ölecekti;

"Onlar, Rablerinin ayetlerini yalanladılar; Biz de günahları dolayısıyla onları helak ettik. Firavun ordusunu suda boğduk. Onların tümü zulmeden kimselerdi." Enfal Suresi, 54

Allah, bu olay üzerinden Mekke’de, Firavun gibi insanlara zulmeden başta Ebû Cehil, Velid Bin Muğire, Ebû Leheb, Âs bin Vâil gibi Daru’n-Nedve’de bulunan zalimlere de şunu diyordu: Sizin sonunuz da Firavun gibi olmadan gelin iman edin. Azrail kapınızı çalmadan, güneş batıdan doğmadan gelin iman edin! Gelin sizler de Firavun’un Mûsâ’ya (as) takınmış olduğu tavrı Hz. Muhammed’e (sav) karşı sergilemeyin! Gelin onu yalanlamayın! Firavun’un yolundan, izinden gitmeyin…

Mekke’de zulüm, işkence altında kalan Müslümanlara da bu olay üzerinden Allah şöyle dersler veriyordu: Ey Müslümanlar! Sabredin! Sebat edin! Hz. Muhammed’le (sav) birlikteliğinize devam edin. Onu asla yalnız bırakmayın! Sizlere iman ettiğinizden dolayı zulmediyorlar evet, ama şunu da unutmayın: Bende sizinle beraberim! Bakın Mûsâ (as) ile yola çıkanlar, Kızıldeniz’i geçtiler de Firavun ise orada geberip gitti. Onlar güçlüde olsalar, orduları da olsa, planlar da kursalar sonları Firavun gibi olacak. Nasıl ki o gün kazanan taraf Mûsâ (as) ve beraberindekiler, yenilenler Firavun ve askerleri olduysalar, yarında Hz. Muhammed (sav) ve ona iman eden sizler galip olacaksınız. Hem bu dünyada hem de âhirette…

Allah, yirmi birinci asrın zalimlerine -başta Suriye’de Esed’e, Rusya’da Putin’e, İran’da Ruhani’ye, ABD’de Trump’a, Myanmar’da Aung San Suu Kyi’ye,İsrâil’de Netenyahu’ya ve tüm dünya Firavunlarına!-de şöyle diyor: Ey zalimler! Ey Firavuncuklar! Ey kendilerinde güç kuvvet olduğunu zanneden kafirler! Bakın, Firavun kraldı ama şimdi müzelik biri oldu. Sizin sonunuz da Firavun’un sonu gibi olacak! Firavun son anında yaptığı hatanın farkına vardı ama iş işten geçmişti. Hayatının en büyük hatasını tam öleceği sırada anladı ama çok geç kalmıştı. Gelin iş işten geçmeden önce tevbe edin! Vaktiniz varken iman edin! Sizler, Firavun’un son anında söylediği sözü ne zaman söyleyeceksiniz? Size hiçbir şey hatırlatmıyor mu bu söz? Ölürken mi söyleyeceksiniz bunu? Şayet ölürken söyleyecek olursanız Firavun’a fayda vermediği gibi size de hiçbir faydası olmayacaktır…

Allah bizlere de şu mesajı veriyordu: Ey Müslümanlar! Zafer mi elde etmek istiyorsunuz? O zaman Allah ve Rasûlü (sav) ile Kitap ve sünnetle yaşamak zorundasınız. Ümit var olunuz, kimsenin yaptığı zulümler yanına kâr kalmayacak, yeter ki siz Kur’ân pusulasıyla, Hz. Muhammed’in (sav) rehberliğinde bir hayatın adamı olun. Unutmayın! Yolunu peygambere soranlar, peygamberle yola çıkanlar, yolda peygamberi takip edenler mutlaka kazanacaklardır. Gelin başta kendinizi sonra evinizi İslâmlaştırın ki, Allah da sokağınızı, caddenizi, işinizi, İslâmlaştırsın…

SELAM VE DUA ÜZERİNE KALIN