Sarıyer Yenigün, Sarıyer'in Gerçek Tarafsız Gazetesi - 15 Temmuz’da VIP’den Kaçanlar, Şimdi VIP Yüzünden Valimize “it” Diyorlar!..
ŞEREF AYER </br>KOVULMADIKÇA </br>SARIYER İFLAH OLMAZ!!!
Karakter boyutu :13 Punto15 Punto17 Punto19 Punto

15 Temmuz’da VIP’den Kaçanlar, Şimdi VIP Yüzünden Valimize “it” Diyorlar!..

15 Temmuz’da VIP’den Kaçanlar, Şimdi VIP Yüzünden Valimize “it” Diyorlar!..
Zekeriya Say Yazdı...
09.06.2019 / 15:16


VIP…

“Çok Önemli Kişi”leri (Very Important Person) tanımlamak için kullanılan bir tabirdir.

Amerika’da VIP muamelesi sadece “başkan” ve “yardımcılar”ına yapılıyor.

Bunların dışında kalan isimler “VIP” muamelesi görmek istiyorlarsa, bedelini nakdi olarak ödemek zorundalar.

*

İngilizler yalnızca “Kraliçe”yi..

Fransızlar ise 7 kişiyi 'VIP' sayıyor.

Bizde ise “VIP”ten geçilmiyor!..

90’a yakın yerli, 20 civarında da yabancı kurumun başkan ve üyeleri “VIP” statüsünde.

Liste,

Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanı’yla başlıyor, “Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu Başkanı”na kadar uzayıp gidiyor..

2004 yılında, Atatürk Havalimanı’nda günde en az 200, ayda 6 bin kişi VIP'ten faydalanıyordu.

2010 yılına geldiğimizde, Atatürk Havalimanı VIP salonunu kullananların sayısı 15 bin kişiyi geçmişti.

O dönem “Başbakan” olan Sayın Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’ın uyarısıyla kısıtlamaya gidilmiş olsa da, VIP salonunu kullananların sayısı ancak 8 binlere kadar düşürülebildi.

Aradan 9 yıl geçtiğine ve hâlâ “ücretli” hale gelmediğine göre, kim bilir şimdi rakamlar ne durumdadır?

*

Yukarıda da belirttiğim gibi, ülkemiz tam bir “VIP cenneti” haline gelmiş durumda.

Ne kadar “Çok Önemli Kişi” varsa, bir o kadar da “VIP” mekan var:

VIP loca..

VIP oda..

VIP araba..

VIP uçak..

VIP hac…

VIP umre..

VIP işe alım..

VIP havuz…

Anlayacağınız “VIP”ler almış başını yürümüş…

*

Bana göre Türkiye’nin en “VIP” kişisi, Aysun Kayacı.

Zira!..

Hanım(!) ablamız, sırf cüzdanı kabarık erkekle restoranların VIP kısımlarında gizli gizli buluşup yemek yiyor diye;

Alkolik bir babanın ve otel çamaşırhanelerinde çalışan bir annenin evladı olmasına aldırmadan;

“Dağdaki çobanla benim oyum neden eşit?” sorusunu sorabilmiştir.

Bu da, az bir “VIP”lik olmasa gerek!..

*

VIP uygulamasının bizdeki sıkıntılı yönü;

“VIP” olan kişinin, kendisi yetmezmiş gibi üç kişiyi daha aynı imkanlardan faydalandırmasıdır.

Geçmişte bu çarpık uygulamadan kaynaklanan birçok absürt olay meydana gelmiştir.

Mesela;

Semra Özal bir Kıbrıs seyahatinde, “yılan dansı yapmak” ve “gerdan kırmak”tan başka bir hüneri olmayan Fatih Ürek adlı sözde sanatçıyı (!) VİP salonundan geçirmişti.

Konu o kadar dallanıp budaklanmıştı ki;

“VIP'in “İ”sinin anlamını başkaymış” diyerek, “i.ne” imasında bulunanlar bile çıkmıştı..

Anlayacağınız, bizdeki “VIP”ler “yol geçen hanı”na dönmüş durumdalar..

*

Dahası da var:

Evren Aykul adlı manken sevgilisini VIP’ten geçiren milletvekilinden tutun da..

Eşini VIP salonundan uğurlayan iş insanı Halis Toprak'tan..

Torunuyla damadını VIP salonundan uğurlayan Muazzez Abacı’ya…

Kızı ile New York’a giderken İstanbul Atatürk Havalimanı'ndaki VIP salonunu kullanan Ebru Gündeş’e kadar yığınla “istismar” vakası yaşandı, ülkemizde.

*

Tabii bir de “VIP”den faydalanamadığı için feveran edenleri unutmamak lazım…

Mesela;

Başbakan Erdoğan’ın 2010 yılında, “Şehit cenazesi görmek istemiyoruz” diyen sanatçılarla düzenlediği “demokratik açılım kahvaltısı”nda söz alan Bülent Ersoy, gündemin dışına çıkarak;

“Çok seyahat eden bir insanım. Sanatçıların havaalanlarında VIP’ten geçmesini istiyoruz” demişti de..

Mehmetçiğin canından ziyade aslında kendi konforunu düşündüğünü faş etmişti.

*

Siyasi partilere gelecek olursak;

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 1999’da, İBB Başkanlığı mazbatası alındığı için VIP bölümüne girmesine izin verilmediği ve “VIP hayranı değilim” dediği olayı..

Ve!..

Dönemin TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın, 2003 yılında, Cumhurbaşkanı Sezer’i ve eşini uğurlarken, başörtülü eşi Münevver Hanım’ı Esenboğa Havaalanı’nın VIP protokol salonuna ilk kez soktuğunda yaşanan curcunayı saymazsak…

Ak Partililerin isimleri “VIP” salonlarıyla pek gündeme gelmemiş.

*

Adli vaka olarak ise, yalnızca;

Eski bakanlardan Kürşad Tüzmen’in, CHP'li Aydın Ayaydın’ı VIP salonunda yumruklaması hadisesi var, o kadar..

*

CHP’de ise durum tam tersi..

Adamların neredeyse VIP’ten problemsiz geçtikleri yok…

Saymaya hangisinden başlasam bilmiyorum.

Mesela!

CHP Mardin Milletvekili Muharrem Doğan, kendi elleriyle yaptığı ve siyahi top model Naomi Campbell'ı ‘‘nü’’ yani “anadan üryan” gösteren tabloyu, Campbell’e Atatürk Havalimanı’nın VIP salonunda hediye etmişti.

*

CHP Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım’ın Ukrayna’da bulunan inşaatında çalışan Adil Al adlı işçi, kendisine sahte pasaport çıkartıp VIP’ten geçmişti.

*

Edirne Belediye Başkanı CHP'li Hamdi Sedefçi;

Kırkpınar güreşlerinde, dönemin Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün bulunduğu tribünün önünde davul-zurna çalan ekibin şefi Günay Zurna'yı, VIP salonuna çağırarak, önce tokatlamış sonra da kafa atarak darp etmişti.

*

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’ndan emekli İlker Güven;

“eşinin şeref ve haysiyetini zedeleyici davranışlarda bulunduğu, erkeklik gururunu ayaklar altına aldığı iddiasıyla” boşandığı eski eşi Sunahanım Demirkaya’yı,

CHP’li Bakan Orhan Birgit adına düzenlenmiş uçak bileti ile Esenboğa Havalimanı VIP salonunda yakalatmıştı.

*

Daha da garibini anlatayım;

“Osman A.” adlı bir genç, kendisini CHP'lilere “KKTC Hükümeti görevlisi”, KKTC'lilere ise “Kılıçdaroğlu'nun Kıbrıs danışmanı” olarak tanıtarak, İstanbul'dan kalkan tarifeli uçağın VIP bölümüne binmiş ve Kılıçdaroğlu'nun hemen arkasında seyahat etmişti.

*

Tabii bir de;

Kesinleşmiş hapis cezası bulunan ve üzerinde sahte kimlik çıkan Necmettin İnandıoğlu adlı şahsın, CHP'li Ensar Öğüt'le birlikte Şakirpaşa Havalimanı'nda VIP'ten çıkarken yakalanması ve Öğüt'ün tüm engelleme çabalarına karşın tutuklanması hadisesini de hatırlatmakta yarar var…

Verdiğim örneklere dikkatlice baktığımızda, CHP’lilerin her şeyde ve her yerde olduğu gibi VIP salonlarında da kural tanımaz oldukları net bir şekilde anlaşılıyor..

*

İşin ilginç yanı ise, Türkiye’de “aslan” kesilen CHP’liler, yurtdışında hakları gasp edilirken dahi “gık”larını çıkaramıyorlar.

Örneğin;

Kemal Kılıçdaroğlu’na, “CHP Genel Başkanı” olarak yaptığı ilk Brüksel ziyaretinde, Brüksel Havaalanı’nın VIP salonundan geçmesine izin verilmemiş…

Kılıçdaroğlu, X-Ray cihazından geçmek zorunda kaldığı için, Genişlemeden Sorumlu AB Komiseri Stefan Füle ile yapacağı heyetler arası görüşmeye 30 dakika geç kalmıştı.

Daha da vahim olanı ise;

Kılıçdaroğlu, Brüksel’e gidişinde olduğu gibi ayrılırken de VIP’i kullanamamıştı…

Belçika’da bu durum yaşanırken, kendisini Türkiye’ye getiren kaptan pilot, Esenboğa Havalimanı’na bilgi verip aprona VIP aracı istemiş ve Bay Kemal’e Ankara’da benzer bir sıkıntı yaşatmamıştı.

*

Mevzuu “VIP”ten ve “CHP”den açılmışken, o meş’um 15 Temmuz 2016 gecesini de hatırlamadan geçmek olmaz..

Malumunuz!..

FETÖ’cü “eşşek”lerin 15 Temmuz işgal girişiminde ilk ele geçirdikleri yerlerden bir de İstanbul Atatürk Havalimanı’nın “VIP” kısmıydı.

Tesadüf bu ya;

“Darbe olursa, tankın önüne ilk ben çıkarım” diyen Kemal Kılıçdaroğlu da, darbe kalkışması başladığında, tanklara birkaç metre mesafedeki VIP salonunda bekliyordu.

15 Temmuz'a “kontrollü darbe” diyen Kılıçdaroğlu, tankların üzerine çıkmak şöyle dursun, cuntacı askerlerle göz göze gelmemek için başını VIP'ten dışarıya uzatamıyordu.

CHP’li yetkililerin darbecilerle yaptıkları görüşmeler sonrasında, 2 tankın 23.23'te nizamiyeden ayrılmasından sonra 23.30'da VIP'ten çıkan Kemal Kılıçdaroğlu, fırsat bu fırsat diyerek, milleti ezen tanklardan adeta ışık hızıyla kaçarak, VIP salonunu terk etmişti.

*

Allah’ın işine bakın…

15 Temmuz gecesi VIP’ten kaçmak için can atan CHP’liler şimdi kalkmışlar, yasal olarak kullanma hakları bulunmayan “VIP salonu”na alınmadıkları için, devletin şerefli valisine “it” diyerek hakaret ediyorlar..

*

İşin trajikomik yanı ise;

“Vasi, koruyucu ve muhafız” anlamına gelen 5 bin yıllık kadim bir geçmişi olan “valilik” makamına “it” diyen kişi, hiç utanmadan 16 milyon İstanbulluyu kucaklamaktan bahsedebiliyor.

Yüzsüzlüğün bu kadarına da “pes” doğrusu!.

*

Ezcümle:

Muhalefette iken dahi bu kadar çok maraza çıkaran CHP’lilerin, maazallah iktidara gelmeleri halinde, “VIP” salonlarını HDPKK’lıların patikasına çevirmeyeceklerinin garantisini kimse veremez..

*

Bu duygularla, müteyakkız olalım müteyakkız kalalım…

23 Haziran seçimini boşlamayalım, İnşaAllah!..