Sarıyer'in kanaat önderlerinden, iş insanı Ali Rıza Zaman, Türkiye gündeminin önemli meselesi İstanbul seçimlerini gazetemize değerlendirdi. ALİ RIZA ZAMAN:
Kaçınılmaz olan gerçekleşti ve YSK 31 Mart İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerini iptal ederek yenilenmesine karar verdi.
AK Parti ve MHP'nin olağanüstü itirazları ile başlayan süreçte Seçim Kanunu'nun amir hükümlerine rağmen sandık başkanlıklarına ve memur olması gereken üyeliklerine bu vasfı taşımayan kişilerin getirilmiş olduğunun ortaya çıkarılması, iptalin ana sebebi.
CHP'nin itirazlara yönelik itirazcı tavrının bundan sonra nereye doğru evrileceğini bilmiyoruz. Ancak birilerinin söylediği gibi ortada CHP ve İmamoğlu açısından bir mağduriyet yok. Çünkü belli ki sandıklarla ilgili uygulamayı her kimler yaptıysa, dertleri AK Parti ve Cumhur İttifakı'na kaybettirmek ve CHP'ye kazandırmakmış belli ki…
Dolayısıyla bir mağduriyetten bahsedeceksek eğer, hukuk mekanizmasının çalıştırdıktan sonra süreci sakın bir şekilde izleyerek YSK sürecini bekleyen ve her ne çıkarsa razı olacağını söyleyen AK Parti'nin ve adayının mağduriyetinden bahsedebiliriz.
Sürecin bundan sonrası ile ilgili meselelerden birisi, sandık kurullarının oluşumu sırasında kanunun açık hükümlerini görmezden gelenler... YSK kararında bunlarla ilgili suç duyurusu yapılması, konunun önemini gösteriyor.
İlçe Seçim kurullarının hangi akla hizmet böyle bir uygulama yaptıkları ve meydana çıkacağını bile bile böyle bir riske girmeye nasıl razı olduklarını öğrenmek, herhalde ibret verici olacaktır. Tabii bundan sonra benzer durumlarla karşılaşmamak için ne türden tedbirler alınması gerektiği de, önemli hususlardan birisi.
Tek yol iptal idi…
Memur olması gereken sandık başkanları ve üye meselesinin seçimlerin sağlığı açısından önemi, oyların kullanılmasından sayımına, hangilerinin geçerli kabul edilip edilmeyeceğinden birleştirme tutanaklarının hazırlanması ve sonuçların YSK sistemine işlenmesine kadar birçok konu ile doğrudan ilişkili.
Zaten YSK da, memurlardan olması gerekirken dışarıdan sandıklara getirilen başkanlar ve üyelerin seçimlerin sıhhati açısından mahzurları sebebiyle iptal kararı almış durumda.
Kanunda açıkça belirtilen hususların, kendisine bağlı il ve özellikle de ilçe seçim kurulları tarafından yok sayılması sebebiyle, mevcut durumda YSK'nın iptalden başka yapabileceği bir şey de yoktu.
İlçe seçim kurullarındaki görevlilerin pervasız bir şekilde kanunu hiçe sayarak memur olmayan üyeleri sandıklara göndermeleri, işin bir yönü.
Böyle bir şeyin nasıl olabileceği konusunda kafa yorarken, YSK'yı oluşturan 11 hakimden 4'ünün neden iptal kararına karşı oy kullandıkları da önemli bir soru işareti.
Anayasa gereği oluşturulan bir kurulun bazı üyelerinin, kanunlara aykırılık ortada iken, sonucun olduğu gibi kabul edilmesini savunmaları, akla değişik ihtimaller getiriyor.
Hukukun üstünlüğü dışında herhangi bir esas tanımaması gereken hakimlerin ilçe seçim kurullarınca oluşturulan sandık başkanları konusunda duyarsız davranmaları nasıl tuhaf bir durumsa, YSK üyesi bazı hakimlerin yapılanı hoş gösterme manası taşıyan bir davranışta bulunmaları da aynı.
Sahasında son merci olan YSK'nın 4 üyesinin, kanunlara aykırılık durumuna rağmen iptal kararına neden karşı çıktıklarını, yani açık bir ihlali neden iptal sebebi olarak değerlendirmediklerini gerekçeli karardan öğreniriz.
İlçe seçim kurullarındaki hakim ve memurların, sandık başkanları konusunda ideolojik bir körlük sebebiyle mi, yoksa başka bazı sebepler yüzünden mi pervasızca davrandıkları da, yakında ortaya çıkar...
Organize kötülük başarısız oldu ve yanlış hesap YSK'dan döndü.
.