Yazımın başında öncelikle tribünleri boş bırakan Sarıyerlilere seslenmek istiyorum… Sarıyer’i Sarıyer yapan ona sevdayla, büyük bir aşkla bağlı olan Sarıyer halkıdır. Birliğin ve beraberliğin sadece sözcüklerde kalmaması gereken bir zaman diliminden geçiyoruz. Tüm Sarıyer halkı takıma sahip çıkmalıdır.
Maçlara bakıyoruz stadın yarısı hala boş. Kale arkası komple boş. Bu nasıl bir zihniyet arkadaş! Şampiyonluğa oynayan takımın tribünleri tıklım tıklım dolması gerekmiyor mu? 38 Mahallesi olan ve 350 binden fazla nüfusa sahip bir ilçenin takımı boş tribünlere oynuyor! İyi günde, kötü günde skora bakmadan Sarıyer’in her maçına koşan az sayıdaki cefakar Sarıyer taraftarı olmasa acaba halimiz ne olurdu? Evet istenilen güzel futbol halen yok. Ancak 7 hafta sonunda lider bir Sarıyer var. Bunu göz ardı etmeyelim ve ne olursa olsun Sarıyer’i en azından iç saha maçlarında yalnız bırakmayalım.
Tribünlerin tıklım tıklım dolduğu bir Sarıyer maçını hayal ediyoruz da, emin olun o staddan hiçbir deplasman takımı puanla ayrılamaz.
İŞ AHLAKI VE DİSİPLİN EN ÖNEMLİ UNSUR!
Gelelim kötü futbola rağmen yakaladığımız müthiş puan ortalamasına… Öncelikle Sarıyer Teknik Direktörü Serdar Bozkurt’un hakkını vermeliyiz. Yenilgisiz şekilde liderlik koltuğunda oturan takımın hocası muhakkak bazı sihirli dokunuşları yapmış demektir. Bu güne kadar gelinen nokta puan açısından fevkalade. Ancak gerçekleri konuşmadan, tozları halının altına süpürmek ve şakşakçılık yapmak Sarıyer’e en büyük zararı verecektir. Bu nedenle doğruları söylemek erken tedbirler için yararlı olacaktır.
7 haftalık periyotta Sarıyer, Gümüşhanespor deplasmanında son 20 dakika ve Sancaktepespor maçının hemen hemen büyük bölümünde hırslı, saldıran, rakibi ısıran ve maçı kazanmak için her şeyi yapan bir görüntü sergiledi. Bunun dışında hiçbir müsabakada iyi, hırslı ve kollektif futbol ortaya koyamadı. Son oynanan iki müsabakayı masaya yatıralım. Sarıyer, Eyüpspor maçında çok ama çok kötü bir futbol sergiledi. O müsabakan alınan 1 puan gerçekten piyango gibi… Bu haftaya geldiğimizde ise 7 hafta sonunda henüz puanla tanışamayan bir rakip vardı.
Genç kadrosuyla sahada çok koşan ve mücadeleyi son ana kadar bırakmayan Ankara Demirspor. Bu maçı ele alalım… Sarıyerli oyunculara dikkat ediyor musunuz? Sanki şampiyon olmuşlar, formalite maçlarına çıkıyorlar. Ankara Demirspor maçında sahada depar atan Sarıyerli oyuncu görmedik. Dar alanda pres yok, topu kaptığında hızlı şekilde rakip sahada çoğalma yok, pres yok, yardımlaşma yok, kanat akınları yok, ikili versiyonlarla içeri kombine ataklar yok. Eee bu takım böyle sıradan bir futbol anlayışı ve bu rehavet duygusuyla sizce şampiyon olabilir mi? Serdar Bozkurt önce kendi aklını başına alsın sonra futbolcuların akıllarını başına getirsin. Bu böyle gitmez. Şampiyon olduk havasından acilen çıksınlar. Her maçın kendisine göre ayrı bir zorluğu vardır. Hiçbir müsabakaya “nasıl olsa biz bu maçı kazanırız” havasında çıkılmamalıdır. Rakipler iyi analiz edilmeli ve ona göre planlamalar yapılmalıdır. Ancak şampiyonluğa oynayan bir takımın kendi oyun şablonu ve istikrarı muhakkak olmadır.
Ligi analiz ettiğimizde şampiyonluk mücadelesi veren rakiplerimizden Samsunspor, Uşakspor, Sancaktepespor, Sakaryaspor ve Kastamonuspor’un bizden üstün olduklarını ve daha avantajlı olduklarını söyleyemeyiz. Biz bu takımlardan kesinlikle daha kötü bir futbolcu kadrosuna sahip değiliz. Burada tek önemli unsur, Sarıyerli futbolcuların vurdum duymaz tavırlarını bırakmalarıdır. Her maç Ankara Demirspor gibi şanslı gitmez. Alim Harlak 88. Dakikada öyle müthiş bir vuruş yaptı ki, tüm takım arkadaşlarını ipten aldı.
İNEGÖLSPOR’U DEPLASMANDA YENMELİYİZ, İSTİKRAR İÇİN BU GALİBİYET ŞART!
Önümüzde çok kritik bir deplasman maçı var. İnegölspor… Bu deplasmandan kesinlikle 3 puan ile ayrılmalıyız. Deplasmanlardan aldığımız her puan önemlidir ancak şampiyonluk düşünen takımlar için iç saha, dış saha fark etmemelidir. Kazanmak için sahaya ayak basmalı ve bunun için terinin son damlasına kadar savaşmalıdır. İnegölspor deplasmanında iyi konsantre olmuş, takım için yardımlaşmanın üst düzeye ulaştığı ve ne istediğini bilen, rakibe de bunu hissettiren bir Sarıyer görmek en büyük arzumuz.
Kötü futbol ile alacağımız kadar fazla puan aldık. Artık göze hoş gelen ve seyirciyi de maçın içine sokan heyecanlı maçlara geçiş yapma zamanı çoktan geldi. Serdar Bozkurt’un takım üzerindeki etkisi bu zamandan sonra daha net anlaşılacaktır ve tabii ki bu bize ilerleyen haftalar için önemli ölçüde ipuçları verecektir.