Sarıyer Derbentli 15 Temmuz şehidi Çetin Can’ın ailesini ziyaret ettik. Şehidimizin babası ve annesi ile hem gururlu, hem acılı bir söyleşi gerçekleştirdik.
KIT KANAAT YAŞAYAN BİR AİLENİN ÇOCUĞUYDU
Acı, gözyaşı ve gururun ilmik ilmik rüldüğü bir hikayenin kahramanıydı. Çetin Can, Sivas Koyulhisarlı. 34 yaşında bir özel şirkette teknisyen olarak çalışıyor. 4 kardeşler, bir elin parmakları gibiler. Gözlerini Derbent’te bir gecekonduda, zorlu bir hayat mücadelenin ortasında açıyor. Babası Mustafa Can inşaat ustası, annesi Emine hanım cefakar bir ev hanımıydı. Zorlu bir hayattı Çetin’inki ama, mutluluk onun için; kanaat etmekti, olmayana isyan etmek değil, aza şükretmekti. Mutluluk en çok sevdiği kitaplarının içinde kaybolmak, sahilde yürümek, doğduğu büyüdüğü bu gecekondunun üstüne yağan yıldızları izlemekti.
“KIZ KARDEŞİNİN OKUMASINI ÇOK İSTERDİ”
Yeni evlenmişti, ekmek parası kazanma mücadelesi o kadar ağır basıyordu ki en büyük hayali baba olmayı bile sıraya koymuştu. Bu taksit de bitsin derken, baba olmaya sıra gelmemişti. Baba olamasa da kız kardeşi Öznur’un dediği gibi kardeşlerinin ağabeyi değil babasıydı aynı zamanda. En çok da küçük kardeşinin okumasını vatana millete hayırlı olmasını çok istiyormuş. Gücü yettiğince maddi manevi destek oluyormuş.
“OTURDUKLARI EV YIKILACAK OLAN AİLESİNİ ‘CANINIZ SAĞOLSUN’ DİYE TESELLİ EDERDİ”
Babası Mustafa Can ve Annesi Emine Can oğulları Çetin’i böyle anlatıyor. Hayırlı bir evlattı Çetin, öyle ki doğduğu büyüdüğü gecekondunun yıkılmasına üzülmesinler diye, “Siz üzülmeyin anam babam, sağlığınız yerinde olsun yeter. Başınızı sokacak bir ev buluruz size mutlaka” diye teselli ettiğini ağlayarak anlatıyorlar.
“KISIKLI’DA OTURUYORDU”
Çetin Can’ı tanıyan arkadaşları onu bir nefeste anlatıyor. “Çetin olmazsa sohbetler demlenmez bir şey eksik kalırdı. İş çıkışı uğradığı Üsküdar Kısıklı’daki çay ocaklarındaki dost sohbetleri şimdi yarım kaldı."
“ŞEHİTLİK NAMAZI KILIP KÖPRÜYE KOŞUYOR”
Çetin’in hayatındaki bu rutini ise o karanlık gece değiştirecekti. 15 Temmuz gecesi işten eve gelmişti. Biraz dinlendikten sonra yemek sofrasına oturmuştu. Sonra olanları şöyle anlatıyor babası Mustafa Can, "Televizyondan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısını duyduğu an yerinden fırladı. Bu konuşmanın ardından eve sığamadı. Bugün çıkmayacağızda ne zaman çıkacağız" diyerek banyoya giriyor koşarak. Ve sonra, “Kader bu, bu gidişin dönüşü olmaz, şehit olabilirim” dedi, önce tırnaklarını kesiyor, traş oluyor, sonra abdestini alıyor. Şehitlik namazını da kılmalıyım diyor. iki rekat şehadet namazı kılıyor. "Benim oğlum tıpkı düğününe gider gibi vatanı için bayrağı için ölüme koşarak gitti."
“KENDİSİNİ RÜYASINDA GÖREN KARDEŞİNE VASİYET EDİYOR”
Çıkmadan önce eşine bir vasiyette bulunduğunu anlatıyor, “Çıkmaya hazırlanıyor, kapıdan geri dönüyor, şehit olmak da var, ola ki dönemezsem sana bir vasiyetim var." demiş eşine. "Kızkardeşim 6 ay önce beni rüyasında görmüş. Ağabey seni rüyamda gördüm çok iyi bir makama gelmişsin, çok mutluydum. Sana soruyorum çok mutlu görünüyürsun diye sen de bana ibadetlerini aksatma diyorsun." Çetin bu rüyasını anlatıyor eşine. "Vasiyetimdir; bu kitaplarımı kızkardeşime bırakıyorum. Ona ver, söyle ‘namazını kılsın, ibadetini ksatmasın."
“OĞLUMU ARKADAN VURDULAR”
Babası Mustafa Can, Çetin’in köprüdeki anlarını ise şöyle anlatıyor: “Kısıklı’da oturuyordu köprüye yakınlardı. Eşiyle birlikte yürüyerek köprüye ulaşmışlar. Yolun sonu şehadette olsa dönmek yok demiş eşine. Sonrasını izledik televizyonlarda. Çevresindekilere de omuz oluyor. Geri dönmek yok. Barikatı aşmamız lazım arkadaşlar diyor. Eşine 'yanımdan ayrılma' diyor Çetin. Elini sıkıca tuttuğu eşiyle birlikte, hainlerin doğrulttuğu namlulara doğru yürümüş. Bu vatanı bu hainlere bırakmayacağız diye haykırıyor. O hainler o sırada oğlumu sırtından vuruyor. Kurşunlardan biri eşinin çantasına isabet ediyor. O kurtuluyor. Geriye döndüğümde Çetin’im yerde yatıyor."
“BİLE BİLE, GÜLE GÜLE GİTTİ ÖLÜME”
Sonrasını baba anlatamıyor. Kelimeler düğüm düğüm oluyor boğazımızda. Çetin Can, o gece çiğnetmemişti namusunu, hava barut gibi koksa da ölüm şerbet gibiydi onun için artık. Vatan sağolsun diyen anne- babasının, kardeşlerinin, amcasının bir çağrısı var: Çetin Can, memleketi için canını tereddüt etmeden veren 250 şehitten biriydi. Vatan sağolsun. Başım dik geziyorum. Oğlumun canını alanlardan hem bu dünyada hem öteki tarafta şikayetçi olacağım. Benim evladım vatanını milletini seven bir garipti. O gece tereddüt etmeden, korkarak değil ölüme hazırlanarak gitti o köprüye. Bile bile, güle güle gitti ölüme.
ŞEHİDİN ANNESİ EMİNE CAN: BENİM DERDİMİ ANCAK CUMHURBAŞKANIMIZ ÇÖZER…
Şehit Çetin Can’ın annesi Emine Can, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ulaşamadığını aktararak derdini dile getirdi.
EMİNE CAN:
Ben bir şehit anasıyım… Bugüne kadar isteklerimizin hiçbiri maalesef yerine getirilmedi. Devlet tarafından şehidimiz için sayın Cumhurbaşkanımız evimize taziye ziyaretinde bulunmuştu. Fakat o günden bugüne kendisine ulaşamıyoruz. Defalarca kez AK Partili yetkililere konuyu iletmemize rağmen bize herhangi bir dönüş sağlanmadı. Bir şehit annesi olarak bize sergilenen bu ilgisiz davranışlara çok üzülüyorum. Bize bir çok söz verilmesine rağmen hepsi unutuldu. Benim derdimi yalnızca Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan çözer. Kendisiyle görüşmemizi engelleyen unsurlar olduğuna inanmaya başladık. Sayın Cumhurbaşkanımıza sesleniyorum. Lütfen efendim sizinle paylaşacağımız önemli konular var. Size ulaşmamız gerekiyor. Bize tarafınızdan en kısa zamanda dönüş sağlanırsa, çok memnun olacağız. Saygılarımla…