Sarıyer’in kanaat önderlerinden, CHP istanbul 2. Bölge Milletvekili A. Adayı Adnan Ayber ile hem Sarıyer’i hemde tüm Türkiye’yi masaya yatırdık. Öğretmen emeklisi olan Ayber, ayrıca Sarıyer Belediye Başkan Yardımcılığı yaptığı dönemde halkın çok sevdiği bir isim olmuştu. Halk yıllardır hep aynı soruyu soruyor. Neden bizden birisi Ankara’da bizi temsil etmiyor? İşte bizde Sarıyer Yenigün Gazetesi olarak tecrübesi, bilgisi, ileri görüşlülüğü ile fark yaratan bir kimliğe sahip olan usta siyasetçi ile çok önemli konulara eğildik.
ADNAN AYBER:
2 dönem Sarıyer’de belediye meclis üyeliği yaptım. Bunun 5 yılını muhalefetteyken, 5 yılını ise iktidarda yaptım. Bu 10 yıllık süreç içerisinde Sarıyer halkı ile gerçekten iyi bütünleştiğime inanıyorum. Sarıyer halkı ahde vefa konusunda örnek gösterilecek bir halktır. Bizim yaptıklarımızı, çalışmalarımızı gerçekten çok takdir ettiler ve bugün dahi teşekkürlerini sunmaya devam ediyorlar. Bu nedenle Sarıyer’de ilk kez bir belediye başkanı 2 kez üst üste seçim kazanmıştır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Şükrü Genç ile büyük başarılara imza attık. Bunda bütün meclis üyesi arkadaşların olduğu gibi benimde bir katkımın, emeğimin olduğunu düşünüyorum. İktidar da olduğumuz 5 yılda, 2 yıl meclis başkan vekilliği, 3 yılda belediye başkan yardımcılığı yaptım. Belediye başkanımız ve belediyeyi yöneten diğer arkadaşlarla birçok güzel işlere imza attık. Sokaklarda hala bunu görüyorum, bu dönem belediyede olmadığım halde insanların bana olan teveccühünü, bana olan desteklerinin sürdüğünü görüyorum ve bundan dolayı çok mutlu oluyorum.
ANKARA’YA HİZMET İÇİN GİDİLİR, İŞ TAKİBİ İÇİN DEĞİL
Milletvekili demek sadece gidip Ankara’da oturmak veya iş takibi yapmak değildir. Ankara’ya geldiğinde vatandaşın sorunlarıyla ilgileneceksin. Yaşadığın ilçenin, bölgenin sorunlarını çözmek, o insanların dertlerine derman olman gerekir. Bugün milletvekili olarak Ankara’ya gidenlerden birçok ismin, bir daha seçildikleri yere gelmediklerine şahit olan bir insanım. Bu nedenle ben milletvekili olursam kesinlikle hem seçildiğim 2. Bölgedeki bütün ilçelerle ilişkim olacak, hem de onunla beraber Türkiye Büyük Meclisi’nde 2. Bölgenin ilçelerini en iyi şekilde temsilciliğini yapacağım.
TÜRKİYE’DE EĞİTİM KORKUNÇ DERECE KÖTÜ DURUMDADIR!
Türkiye gerçekten iyi yönetilmiyor. 16 yıl bu ülkeyi yöneten iktidarın zaten tükendiğini kendisi de kabul ederek erken seçime gitmiştir. Sorunları tek tek ele alırsak… Başta eğitim!!! Eğitim bu ülkede en önemli sorunların başında geliyor. Türkiye’de şuanda belli bir eğitim politikası yok. Her gelen milli eğitim bakanı maalesef kendine göre eğitim uygulaması gerçekleştiriyor. Devletin milli sözcüğünü taşıyan 3 kurumundan birisi Milli Eğitim’dir. Milli eğitimin milliliği kalmamıştır. Mutlak suretle bütün siyasi partilerin ortak görüşü alınmalıdır. Milli eğitim politikasının belirlenmesi şarttır. Şuanda devlet okullarında vatandaşların çocuklarını verebileceği bir okul kalmamıştır. Bu durum korkunç derecede vahimdir ve tüm ülke için zararlıdır.
İFLAS EDENLERİN SAYISI HER GEÇEN GÜN ARTIYOR
Türkiye dış politika anlamında büyük sorunlar yaşıyor. Ben bir öğretmenim… Dış politika, bu işi bilen uzman kişiler tarafından analize tabi tutulmalıdır. Dünya da yalnız kalan ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘’yurtta sulh cihanda sulh ‘’ sözcüğündeki çerçevesinde çizdiği temel gerçek varken biz bunu terk ettik. Bütün dünya ülkeleri ile sorunluyuz. Dün kardeş dediğimiz ülkelerle düşman olduk. Dün düşman olduklarımızla bugün kardeş gibi oluyoruz. Böyle bir dış politika olmaz. Diğer yandan ekonomimiz çok kötü durumda, dolar 4.32’yi geçmiş durumdadır. Ekonomik tedbirleri akşam aldık kurtulduk demelerine rağmen sabah bakıyorsunuz faizler yükseliyor, dolar yükseliyor esnaf perişan durumda!!! Ferahevler üzerinde baktığımızda bütün dükkanlar boş durumda, insanlar masraf yapıyor 3 gün sonra kepenk kapatıyor. Sarıyer’de aynı durumda… Sarıyer’de kiralık dükkan bulunmazdı, bugün dükkanların çoğu kötü durumda. İflas edenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Şişli’de, Taksim’de, Osmanbey’de bir sürü kiralık dükkan görüyorsunuz. Türkiye ekonomisi gerçekten sıkıntılıdır. İnşaat sektöründe arka arkaya patlamalar olacaktır. Müteahhitlerin yaptığı birçok ev ellerinde kalmıştır. Bütün bunlar böyle olunca Türkiye ekonomisi iyi diyebilir miyiz? Biran önce inşallah Türkiye’yi bu hale getirenlerden kurtuluruz. AK Parti hükümeti için hep kötü işler yaptılar demiyorum. Güzel ve hayırlı işleri de oldu bu hükümetin. İşin doğrusu güzel işler de yaptılar ve bunu takdir etmek gerekir. Sonuçta milletin parasını bu millete harcamak gerekir ve güle oynaya yaptılar. Ama bunu yaparken öyle hesapsız işler yaptılar ki hem Türkiye’nin yapısına zarar verdiler hem de Türkiye’nin ekonomisine zarar verdiler.
EYLEM YAPAN GENÇLERİMİZE VATAN HAİNİ DAMGASI VURUYORLAR!
Bu ülkede adaleti sağlamak gerekiyor. Eğer adil değilseniz eğer yaptığınız işler herkese eşit değilse siz orada sorunları çözemezsiniz. Bu ülkede adalet için genel başkanımız Ankara’dan İstanbul’a kadar yürüdü. Burada ne dedik ‘’hak, hukuk, adalet’’ gerçek anlamda tahsil edilmesi için elimizden gelen herşeyi yapacağız.
Bir diğer önemli konu ise bu ülkede demokrasi yok. Ağzını açan hapise atılıyor. Boğaziçi Ünivertisitesi’nin öğrencileri hakkında vatan haini diye konuşulması dahi ayıptır. İnsan utanır! O çocuklar bizim çocuklarımız. Onlar ki bizim gibi düşünmediler diye sen bir genci vatan haini gösterirsen, o gençlerden bir şey bekleme hakkın yoktur. Gazeteciler içeride, milletvekilleri içeride, gençler içeride! Böyle bir sistem olamaz.
Sayın Devlet Bahçeli aftan bahsetti. Neden aftan bahsetti? Ben eminim ki Devlet Bahçeli’de bundan rahatsızdır. Her ağzını açanı hapise atarsan, her konuşanı hapise atarsan, her yazı yazanı, kitap yazanı hapise atarsan, her eylemde öğrenciyi hapise atarsan vicdanları kanatırsın. Devlet bahçeli de bunu gördüğü için genel aftan bahsetmiştir. Af olmalıdır. Bir sürü mağdur insanlar şuan hapishanede çile dolduruyor. O yüzden biz bu seçimleri kazanırsak ki kazanacağız ben bundan eminim. İktidar olduğumuzda ilk önce adaleti sağlamaya çalışacağız. Tek adam rejimleri dünyanın her yerinde sorunlar yaşatmıştır. İşte Kaddafi’nin sonu, işte Saddam’ın sonu, işte Esat’ın bugünkü durumu! Bunlar doğru değildir. Mustafa Kemal Atatürk gerçekten bize çok güzel bir miras bırakmıştır. Ancak gelinen noktada yüzyıllık bir çabanın sonucu heba ediliyor. İnsanlarımızın bu seçimde doğrularla ve gerçeklerle yüzleşeceğine inanıyorum.
İnşallah bu millet bu sefer bu yanlıştan dönecektir diye düşünüyorum.
HALKIN ÖZÜNDEN GELEN MİLLETVEKİLLERİNE İHTİYAÇ VAR…
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi’ne güveniyorum, inanıyorum. İnşallah halka dokunan insanların listelere girmesini sağlayacaklar. Tabii ki her parti de akademisyenlere, diplomatlara, doktorlara, avukatlara, ekonomistlere ihtiyaç vardır. Ama bunun yanında halkın özünden gelen, halkın gerçek temsilcileri de bu listelerde muhakkak olmalıdır. Genel merkezimizin bu kriterlere dikkat edeceğine inanıyorum.
MÜLKİYET SORUNUNU ÇÖZMEDEN SAĞLIKLI BİR TOPLUM YARATAMAYIZ
Adnan Ayber, Sarıyer’in sorunlarını net olarak bilen bir insan. Sarıyer’in en büyük sorunu mülkiyet sorunudur. Türkiye’nin en güzel ilçelerinin başında gelen bir ilçeyiz. Fakat bu güzelliğin yanında maalesef evlerinde huzur içinde oturamayan 250 bin insanımız var. Mülkiyet sorununu çözmeden sağlıklı bir topluluk olacağımızı hiç sanmıyorum. Sarıyer bir sanayi kenti değildir! Sarıyer turizm kentidir. Ve turizm kenti olan Sarıyer’de siz insanların yeme-içme kültürünü yaygınlaştırmazsanız ve o alanı, kültürü sunmazsanız bir adım dahi yol alamazsınız. Ayrıca deniz ulaşımı Sarıyer’de hala yeterli değildir. Çok daha ciddi anlamda deniz ulaşımı sağlanmalıdır.
SARIYER’DE CİDDİ KUTUPLAŞMA GÖRÜYORUM
Bir diğer önemli konu ise Sarıyer’de insanlarımız kutuplaşmış durumda. Villa da oturan vatandaşımız ile gecekondu da oturan vatandaşımızı aynı mahallede bir arada yaşatamazsanız, bunun adı maalesef kutuplaşma olur! Bu insanlar kaynaşmazlar ve birleşmezlerse o bölgede huzur olmaz… Mutlak surette bu konunun ele alınması şarttır. Özellikle gecekondu da oturan insanlarımızı kesinlikle o rutubetli ve virane evlerde artık oturtmayalım. Yerinde kentsel dönüşüm yaparak insanlarımızın aynı mahallede kalmasını sağlayalım ve evleri çok daha modern ve sağlıklı olsun. Bu insanlar bizim insanlarımız. 50 senedir, 60 senedir Sarıyer’de yaşıyorlar. Hiç kimse onlara buraları terk edin, gidin diyemez. Olacaksa kesinlikle yerinde kentsel dönüşüm olmalıdır.
SON SÖZ: Türkiye’de demokrasinin önü açılması gerekiyordu. 15 milletvekilinin İYİ Parti’ye geçişi çok doğru bir harekettir. Ayrıca Cumhurbaşkanı adayı olarak Sayın Muharrem İnce’nin gösterilmesi de çok doğru bir adımdır. Kendisine rakip olan birini Cumhurbaşkanı adayı olarak göstermiş olması Kemal Kılıçdaroğlu’nun demokrasiyi özümsemiş bir lider olduğunun en önemli kanıtıdır.