İsmi yalnızca Sarıyer’de değil Türkiye’nin bir çok semtinde marka değeri gören Ali Rıza Zaman gazetemize konuştu. Gündemle ilgili önemli açıklamalarda bulunan Zaman, verdiği çarpıcı mesajlarla kanayan yaraya parmak bastı.
Sarıyer’in kanaat önderi Ali Rıza Zaman: Aylar önce bana derin sistemle ilgili yöneltilen soruya “bu yaşadıklarımız maalesef kanlı para politikasının ürünüdür” cevabını vermiştim. Bugün geldiğimiz nokta bu sistemi doğruluyor. Büyük bir lobiye sahip olan İsrail’in çok uzun zamandan beri yedire yedire hayata geçirdiği planlarını görüyoruz. Bu felaket tablo, olayların yaşandığı coğrafyada kanayan bir yaradır. Bin yıldır süren bir çatışmadır. Dinler arası savaşların etkilerinin getirdiği bir zaman sürecidir. Konuyu tüm boyutuyla ele aldığımızda her şey ortada… İslamiyetin asıl takipçisi, taşıyıcısı ve koruyucusu Türklerdir. Liderimiz Recep Tayyip Erdoğan bunu kanıtlamış ve tüm dünyaya bunu bir kez daha göstermiş bir lider olarak dimdik ayakta durmaktadır. Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına düşen görev ise muhalefetiyle birlikte tüm insanlarımızın bu hassas konuda cumhurbaşkanımızın yanında olmaktır.
SELAHADDİN EYYUBİ’NİN GERÇEK TORUNUYUM
Kudüs benim için ayrıca önem taşıyan bir konumdadır. Yaptığımız araştırmalar ile soy ağacı tarihçelerimiz, Ali Rıza Zaman’ın, Selahaddin Eyyubi’nin torunu olduğunu ortaya koymaktadır. Bizim asıl soyadımız Eyüpoğlu’dur… ‘Zaman’ soyadı uzun yıllar sonra alınmış. Tüm aile bireylerimiz ile birlikte Selahaddin Eyyubi’nin torunu olmanın farklı gururunu yaşıyoruz. Selahaddin Eyyubi bin yıl önce yaptıkları ile, bu toprakları işgal altından kurtarması ile çok değerli bir Türk önderidir. Selçuklu İmparatorluğu’nun valisiyken, Eyyubi Devketi ve Hükümdarı oldu. Bizde Türk milleti olarak davamızı sonuna kadar yaşatmakla görevliyiz.
BAZI ARAP ÜLKELERİ SİSTEMİN PİYONU OLMUŞ
İsrail uyutma politikasını gayet sabırlı bir şekilde uyguluyor. Yavaş yavaş iliklerimize kadar ilerliyorlar. Amerika Devlet Başkanı Trump’un aldığı ‘Kudüs İsrail’in başkentidir’ kararı, yok hükmünde olmakla beraber tarihi bir yanlıştır. Yaptığı bu yanlışla “yerse Erdoğan, yemezse Trump” olacak diye düşündüm. Ama yemedi ve Trump bu sistemin kölesi pozisyonunda olduğunu net olarak gözler önüne serdi. Trump, Amerika halkı tarafından sisteme karşı direniş olarak seçilmiş bir liderdir. Bu pozisyonu iyi değerlendirmesi gerekiyordu. Fakat bu hareketiyle özgür ve bağımsız bir lider olamayacağını gösterdi. Derin güçlerden aldığı talimatları yerine getiren bir kuklanın Amerika halkını da fazlasıyla hayal kırıklığına uğrattığını söyleyebilirim.
Kudüs tüm İslam alemi için çok önemlidir. Burası bizim ilk kıblemizdir. Bu açıdan bize düşen vazife sadece yaşanan olayları izleyip üzülmek değildir. Bu konuda direniş göstermemiz gerekiyor. Ve mutlaka tüm dünyaya Müslümanların birlik olduğunu yansıtmamız lazım. İslam dininin devamlılığını sağlayacak olan Türklerdir. Tarihe baktığımızda bunun ne kadar doğru bir ifade olduğunu hepimiz görürüz. Tüm İslam ülkelerinin birlik olup, bu haksızlığa ve zulme karşı dik duruşlarını göstermeleri gerekiyor. Sistemin piyonu olmuş bazı Arap ülkeleri, tüm Müslümanları derinden yaralıyor. Beraberliğimize gölge düşüren etkenleri ortadan kaldırmalıyız.
EN IRKÇI İKİ TOPLUM VARDIR. BİRİ YAHUDİLER, DİĞERİ ARAPLARDIR!
Bu dünya hepimize yetmez mi? Kudüs 3 büyük dinin barış içinde yaşadığı bir bölge olamaz mı? İnsanlar orada kardeşçe yaşayamaz mı? İsrail’in bu noktalara nasıl geldiğini, Filistin topraklarını nasıl işgal ederek kendisine ülke yarattığını gördük. İşgal konusunda nasıl acımasızca bir yapıya büründüklerini hepimiz biliyoruz. Bunların amacı sadece Kudüs’ü alıp başkent yapmak değil. O coğrafyanın tümüne hakim olmak istiyorlar. Bunun mümkün olamayacağını ve eğer birkaç yıl daha bu zulüm sürerse, İsrail’in kendi kanında boğulacağını net solarak ifade etmek istiyorum... Müslümanlar hiçbir zaman esaret altında kalmadıkları gibi, tahmin edilmeyen bir anda tüm güçlerini birleştirmesini ve Allah uğrunda savaşmasını da bilirler. Türkler İslamiyetin tek savunucularıdır. Bu açıdan Cumhurbaşkanımızın verdiği mücadele boşuna değildir. Dünyanın neresinde olursa olsun, zulüm gören Müslüman kardeşlerimizi yalnız bırakmayan, kanayan yaralarına pansuman olan bir devlete sahibiz. En ırkçı iki toplum vardır. Biri Yahudiler, diğeri Araplardır. Araplar İslam dininin sahibi olduklarını düşündükleri için bu ırkçı tabirine uygunlar. İsrail’in yaptıklarını ve yaşattıklarını ise tüm dünya görüyor. Böylesine ırkçılık bataklığına sapmış bir topluluğu savunanlar, bir gün o bataklıkta boğulacaklarını göremeyenlerdir. Biz Türkler ise tüm tarihimiz boyunca her zaman barıştan yana olmuşuzdur. Gittiğimiz hiçbir yerde kimseye zulüm etmedik. Kazandığımız savaşlardan sonra, o ülkenin insanlarına zulüm vermedik. Özgür bıraktık ve eski yaşamlarından çok daha rahat bir hayat sunduk.
KANDAN BESLENEN IRKÇI DEVLETLER, ÇOK YAKINDA KENDİ VATANDAŞLARININ İSYANINI GÖRECEKLER!
Bu dünya hepimize yeter. Savaşmadan, kan dökülmeden sevgiyle yaşayabiliriz. Bu sistemin kötü oyunlarının bitmesi şarttır. Dünya bunu artık görmüştür. Kendi yaşadıkları halklarda bundan nasiplerini aldıkları için baş kaldıracaklardır. Büyük isyanlar çıkacaktır. Anlattığımız tüm gerçekler akıl sahibi bireylerin ortak fikir beyanıdır. Zulümler, haksızlıklar ve tüm acı gerçekler ortaya döküldüğünde herkes bilmelidir ki, sonunda mutlaka hak kazanacaktır, Türk kazanacaktır, İslam kazanacaktır.
KAHROLSUN ZULÜM!!!