CHP Sarıyer İlçe Başkanı Mehmet Deniz, hizmet odaklı yaptığı çalışmalara öylesine hız verdi ki, Sarıyer halkı tabir-i caizse her yerde Mehmet Deniz’i görüyor. Vatandaş bu durumdan çok memnun. Senelerdir yalnızca seçim zamanlarında siyasetçileri gördüklerini anlatan halk, Mehmet Deniz’in her daim yanlarında olması dolayısıyla şaşkınlıklarını gizleyemiyorlar. Çalışmalarıyla rakipleri arasında ciddi fark yaratan Deniz, Sarıyer’de dengeleri alt üst ediyor.
CHP Sarıyer İlçe Başkanı Mehmet Deniz projeleri, çalışkanlığı ve halkla olan samimi diyaloğu ile Sarıyer’de son yılların en başarılı siyasetçisi olarak göze çarpıyor. Deniz, hizmet odaklı yaptığı çalışmalara öylesine hız verdi ki, Sarıyer halkı tabir-i caizse her yerde Mehmet Deniz’i görüyor.Sarıyer halkı bu durumdan çok memnun. Senelerdir yalnızca seçim zamanlarında siyasetçileri gördüklerini anlatan vatandaşlar, Mehmet Deniz’in her daim yanlarında olması dolayısıyla şaşkınlıklarını gizleyemiyorlar. Sarıyer’de ciddi fark yaratan Deniz ile hem Türkiye’nin hem de Sarıyer’in sorunlarını konuşup çözüm önerilerini aldık. Başarılı siyasetçi sözünü esirgemeden sosyal demokrat bir anlayışla kanayan yaralara merhem olacak önerilerde bulundu... İşte Mehmet Deniz’in gazetemize yaptığı birbirinden önemli açıklamalar.
İSTANBUL'UN TRAFİK ÇİLESİ
İstanbul’u yöneten zihniyet 25 senedir aynı. Bu sorunu yalnızca Kadir Topbaş dönemiyle sınırlandıramayız. Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığından sonra ANAP’tan Ali Müfit Gürtuna başkanlık koltuğuna oturmuştu...Bu isimlerin hepsi aynı anlayışın ürünü! Çeyrek asırdır İstanbul’un trafik sorununu çözemeyen genetik bir durum. Trafik sorununu çözmek için samimi bir çaba göremiyorum. İstanbul’un bu büyük problemi yalnızca yol yapılarak çözülemez. Yol yaparak, tünel açarak vatandaşın sorunlarına merhem olunacağı yerde, ihaleyi alan firmaya ne kadar para kazandırırım derdine düşüyorlar. Nereye bağlantı yolu yaparsam acaba oranın rant değeri ne kadar artar diye düşünen bir zihniyet nasıl olurda vatandaşına hizmet götürmüş sayılır? İstanbul’da yaşayan insanların tamamına yakını trafik nedeniyle ailesi ile gezmeye giderken cinnet getiriyor. Yarım saatlik yolu 2 saatte zor aşabiliyor. Konunun yetkilisi kimse, Bu şehirde yaşayan insanların refahını, huzurunu ve mutluluğunu düşünmek zorundadır.
Örnek veriyorum neden Deniz yolu kullanılmıyor? Deniz yolunun yalnızca 3 te 1’i kullanılıyor. Olay tamamen rant elde etmek. Eğer bu zihniyet rant amacı taşımamış olsa, dere yataklarına gökdelen yapılmasına izin verir miydi? Ayazağa dikkat edilsin lütfen...O bölgeye dikilen gökdelenler 50 yıl önce yapılan gecekondular gibi, 50 yıl sonra bu binalarda o görüntüyü verecek. Defalarca kez söyledik, uyardık...Orada yaşam olmaz. Orada insanlar yaşayamaz dedik! Ayrıca şu hususa dikkat edin! İstanbul’da nerede gecekondu varsa, o gecekonduyu yapan insanlar muhakkak bahçelerine, kapı önlerine ağaç dikmişlerdir. Doğal bir görünüm kazandırmışlardır. Ancak şuan ki yapılanmaların hiçbirinde bu anlayış yok. Tabuta sokar gibi insanları taş yığınlarına mahkum ediyorlar.Bu yapılanmalar bu denli sağlıksız olduğu bir şehirde trafik sorununu çözmek için uğraşıyoruz demek çok gülünç bir durum oluyor. Yaşı büyük olanlar hatırlar İstanbul trafiğini yerin altına indirme projeleri Nurettin Sözen zamanında gündeme getirilmiştir.
Sosyal demokrat bir partinin bu projeleri İstanbul’un yeşilini ve mavisini korumak için çok önemliydi. Çizilmiş, hazırlanmış bu projeler uzun zaman sonra İstanbul’da hayata geçirildi ancak doğayı tahrip ederek. Doğayı korumadan yol, tünel, bina inşaatları yapmak yaşam kalitesini yok ediyor. Yolda çalışma yapıyorlar, ortada tabela yok. Bu olay yasa dışı bir hareket. Nesiniz, kimsiniz diye sorduğumuzda kaçamak cevaplar alıyoruz. O zaman daha fazla kuşkulanıyoruz. Yolda veya her hangi bir yerde çalışma yapılıyorsa bilgilendirme tabelası koymak zorunludur. Hangi firma ne zaman almış ihaleyi, ne zaman bitecek vatandaş okusun anlasın. İhaleli mi yapılıyor, ihalesiz mi yapılıyor? Şartları ne? Bu kadar yanlış, bu kadar çarpık bir düzen olur mu? Bilgilendirme tabelası koymaktan neden korkuyorsun? Yanlış yere yanlış yol yaparsanız, onun devamı yanlışlarla dolu olur.Ankara’dan yola çıkıyorum 3-5 saatte İstanbul’a giriş yapıyorum. Evi arayıp haber veriyorum, merak etmesinler diye İstanbul’a giriş yaptım diyorum, sonra Anadolu yakasından Sarıyer’e gelişim 3 saat sürüyor. Böyle eziyet olur mu Allah aşkına!
SARIYER MERKEZ MAHALLESİ, TURİZM MERKEZİ OLACAK
Sarıyer Merkez Mahallesi: İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Sarıyer Belediyesi’nin halka hizmet götürmesini istemiyor. Sarıyer’de 12 tane gecekondu mahallesi var. İBB öncelikle bu bölgelerde yaşayan vatandaşlarımızın haklarını gözden geçirmelidir.
Sarıyer Belediyesi, Şükrü Genç ile çok büyük bir yol kat etti. Burada amaç maalesef ellerinden geldiğince Sarıyer halkına verilen hizmeti yavaşlatmak, başarabilirlerse engellemek. CHP’li belediyelerin elini kolunu bağlayarak iş yapmalarını engellemeye çalışmak halka zulüm değil midir? Şimdi Sarıyer Merkez Mahallesi’ni ele alalım. Merkez Mahallesi resmen boşalmış durumda. Kaymakamlık gitti, Ardından tünel açıldı ve Sarıyer’in üst mahallelerinde oturan vatandaşlar Sarıyer’e uğramaz oldular. Hastanede gidiyor...Tamam hem Kaymakamlık binası, hem tünel, hemde Hastane büyük hizmetler. Teşekkür ederiz. Ancak hastalıklı bir yeri onarırken vücudun sağlıklı diğer bölgelerini tahrip etmek, öldürücü yaralar açmak mantıklı bir iş midir? Sarıyer Merkez Mahallesi üzülerek söylüyorum ki kaderine terk edilmek üzere... Sarıyer’i turizm merkezi haline getirelim diyorsunuz, merkezi yok ediyorsunuz! Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu! İstanbul’un her yeri cıvıl cıvıl, Sarıyer bomboş...
Esnafımız kan ağlıyor. Bir ilçenin merkez mahallesi bu konumda olur mu hiç? Ben Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Başkanı olarak söz veriyorum. Sarıyer Merkez Mahallesi’ni Sarıyer’in turizm merkezi yapacağız. Merkezin trafiğe kapatılması, esnafımıza kredi sağlayarak binaların daha şık ve göze hitap edecek hale getirilmesi, büyük ve modern bir balıkçılar çarşısının artık hayata geçirilmesi, yerin altına katlı otoparkların yapılması, alternatif yollar inşaa edilmesi projelerimiz arasında. Fakat halkımız bize bu konuda sonuna kadar destek çıksın. Çünkü Sarıyer Belediyesi olarak Başkanımız Şükrü Genç ne zaman bir çalışma yapmak istese önüne binbir türlü engel çıkartıyorlar. Bizde şehircilik bakanlığı veİBB’ye diyoruz ki, siz yapmıyorsunuz, yasaya göre izin verin biz yapalım. Halkımız hizmet alsın. Kimin yaptığının önemi yok, mühim olan vatandaşa hizmet gitsin. Yaşar Kemal Kültür Merkezi’ni engellemek için neler yapıldı! Sarıyer Belediyesi olarak geceleri zabıtalar ile nöbet tutup gece gündüz büyük uğraşlar verdik.
29 Ekim’de bitecek olan yeni hizmet binası içinde ilk süreçte siz burayı yasalara aykırı yapıyorsunuz dediler. Henüz projeye başlamadan müfettişler, Şükrü Başkan’ın kapısına dayanmıştı. Proje kurallara aykırı diye. Müfettiş duyum aldığını söylemiş. Düşünebiliyor musunuz devletin müfettişi, bir duyum üzerine gelmiş ve o süreçte proje engellenmeye çalışılmıştı. Ancak herşeye rağmen Allah doğrularla beraber. Bu iki hizmet binası da muhteşem bir yapıyla halkımızın hizmetine sunuluyor. Emeği geçen herkese binlerce kez teşekkür ediyoruz.
Orman fakültesi sindirilmiş, korku imparatorluğu tarafından. Buralarda ağaç ve orman katliamı yapılırken Sarıyer Bahçeköy’de bulunan Orman Fakültesi hiçbir tepki vermedi. Ormanlar yakılıyor, rant için mi yakılıyor diye hiçbir araştırma yapmıyor. Yavuz Sultan Selim Köprüsü hayırlı olsun. Tamam ama bu köprüyü bağlayan tüm ana ve ara yollarda ki ağaçların korunması için yasa çıkmalıdır. Göstermelik olarak kesilen ağaçların yerine bazıları dikilmiş ama bu yetmez. Kuzey ormanları yasa tarafından korunmalı. O zaman rantçılar kasten yangın çıkarmaktan vazgeçeceklerdir.
Bu alanların acilen sit alanı ilan edilmesi gerekiyor. Yoksa birisi gelir sizi kandırabilir. Alıştınız kandırılmaya zaten. Herkes kandırıyor sizi. Bunun çözümü TBMM’de buranın sit alanı ilan edilmesidir. Bakın köprü açıldıktan 3 gün sonra köprünün hemen yamacında bulunan Büyük Liman’da yangın çıktı. Dikkat ederseniz yangınlar genelde rantın büyük olduğu yerlerde çıkıyor. Antalya, Marmaris, Bodrum, Fethiye, ege bölgeleri ve İstanbul’un orman arazilerinde. Bu kadar tesadüf olur mu? Neden İç Anadolu’da ve Karadeniz’de bu kadar fazla yangın çıkmıyor? Sıcak faktörü diyorlarsa, güneydoğu Anadolu, iç Anadolu yazın kavruluyor! Bahane üretmeden aynaya bakıp yüzleşmeliler... Biz ne yapıyoruz diye vicdanları sızlamalı! Devletimize sesleniyorum! Bu zihniyetteki insanlara geçit vermesinler. Nasıl tarihi eserleri koruma altına aldıysak, ormanlarımızı da acilen koruma altına almalıyız.
BALIKÇILIK DENİNCE İÇİM KAN AĞLIYOR
İstanbul’da balıkçılık dediğinde tüm insanların aklına Rumeli Feneri gelir. Dolayısıyla Sarıyerimiz balık dendiğinde artık adını çok daha farklı duyurmalıdır. İstanbul’un balık üretimini biz yapıyoruz ama hangi koşullar altında? Yaklaşık 8 senedir Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, Balıkçılar çarşısı kurmak için İBB’den Boğazda yer alamıyor. Sahildeki balıkçıların durumu içler acısı. Rumeli Feneri’ne gidiyoruz hepsi isyanda. Balıkçılar ağlarını koyacak yer bulamıyorlar. Sağlık açısından hijyenik değil,görüntü kirliliği oluşuyor ve maalesef balıkçı esnafımız ürettiklerinin karşılığını alamıyor.
1 Eylül’de tarım bakanı geldi. Rumeli Feneri’nde av sezonunu açtılar. Bu açılış tamamen göstermelik şov amaçlı. Belediye Başkanımız Şükrü Genç her sene 1 eylül’de balıkçılarla denize açılırdı, bunlarda bir açılış ta biz yapalım diye hareket etmiş olabilirler. Balıkçılar kan ağlıyor, siz açılış yapıyorsunuz! Önce bu adamların sorunlarını çözelim diyen yok! İnsanların gözünü boyamak için yapılan açılışlarla hiçbir sonuç elde edemezsiniz. Sarıyer’in en büyük iki sorunundan biri balıkçılıktır. Diğeri mülkiyet sorunu. Maalesef İBB bize sahilde balıkçılar çarşısı yaptırmadı. Gerçekten halkımız adına ve tüm balıkçı esnafı adına büyüküzüntü duyuyorum.
Siyasi oyunlarına halkı alet edenler bir gün kalkamayacak şekilde tökezlemeye mahkumlardır. Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü açıyorlar. Açıldığı yer Sarıyer Garipçe. Ana muhalefet partisinin Sarıyer İlçe Başkanı’nı davet etmiyorlar. Bu nasıl bir siyasettir ki, bu durumda bile siyasi bir çıkar sağlamaya çalışıyorsun. Şunu da ayrıca belirtmek istiyorum, çağılsaydım gitmeyecektim. Ama ne olursa olsun nezaket kuralları içinde insanlar üstlerine düşen görevlerini yapmalıdırlar.
DARBELERİ SONSUZA DEK YOK ETMEK İÇİN, CUMHURİYETE, DEMOKRASİYE SIMSIKI SARILMALIYIZ
Çok kritik bir süreç atlattık. Ancak Perşembenin gelişi Çarşambadan belliydi. Burada maalesef Cumhuriyet Halk Partisi’nin tüm söylemlerinin gerçek olduğunu gördük. Keşke zamanında söylediklerimiz yanlış olsaydı. Gerek genel başkanlarımız, gerekse milletvekillerimiz bu fetöcü terör örgütünü deşifre eden bir çok delil ortaya koymuşlardı. Ancak o zaman dikkate dahi alınmadık. Devletin her alanına yerleşmişler. Buna sızma dersek yanlış söylemde bulunmuş oluruz, bu resmen çöreklenme. Artık bundan sonra neler yapabiliriz buna bakmamız gerekiyor. Mesela tüm dünya şunu gördü... Türkiye bir Ortadoğu ülkesi değil. Ortadoğu ülkelerini istediğiniz gibi karıştırıp yön verebilirsiniz. Ancak Türk milletinin bayrağına, devletine olan bağlılığı buna asla izin vermez. Herkes gördü ki bizim insanımız partisi ne olursa olsun darbelere karşı. Cumhuriyet Halk Partisi olarak sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu darbe gecesi yaptığı açıklamayla mevcut hükümete destek vermiş ve darbe girişimini lanetlemiştir.
Biz kime, hangi şartlarda yapılırsa yapılsın darbeye karşıyız. Zaten bu olay bir darbe girişiminden çok devletimize çöreklenmiş teröristlerin alçakça bir kalkışmasıydı. Mevcut hükümet şunu bir kez daha gördü ki, her ne şartlarda olursa olsun müzakereler yalnızca muhalefet partilerle yapılır, cemaatlerle değil. Hükümetler, Siyasi partileri kendilerine düşman görmesi çok yanlış bir tutumdu. Tüm siyasi partiler halka hizmet için yarışırlar. 15 Temmuz’dan sonra bu fikirlerin değiştiğini umut ediyorum. Mustafa Kemal Atatürk’ün söylemlerinin ne kadar doğru olduğunu 15 temmuz gecesi bir kez daha gördük. Atatürk’ün ilke ve inkılapları milletimizin refahı ve huzuru için vazgeçilmezdir. Cumhuriyet, Laiklik ve demokrasi bizi biz yapan en önemli değerlerimizdir.