Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın son açıklamalarını ve TEİAŞ Genel Müdürü Kemal Yıldır'ın istifasıyla ilgili yazılı bir değerlendirme yapan Elektrik Mühendisleri Odası, teknik detaylar açıklanmamış olsa da hatların açması, röleler, frekans düşüşü ve yükselişi, santralların devre dışı kalışı gibi pek çok etken üzerinde bugüne kadar durulmuş olmakla birlikte tesadüfi olarak gösterilmeye çalışılan bu etkenlerin nasıl bir araya geldiğine ilişkin sistem sorununun gözlerden uzak tutulduğuna dikkat çekti. İstifa ettirilen TEİAŞ Genel Müdürü Kemal Yıldır'ın açıklamalarının, TEİAŞ'ın işletim hatasından önce politik bir hataya işaret ettiği kaydedilerek, şu tespitler aktarıldı: "Yıldır, kendisinden habersiz risk alınarak büyük barajların olduğu Doğu Bölgesine yüklenildiğini, burada sorun oluştuğunda da Batıdaki doğalgaz santrallarının fiyatlar düşük olduğu için üretim yapmadıklarını aktarmıştır. Bu açıklama teknik olarak açıklanamayacak enerji yönetim sorunlarına işaret etmektedir.
Kamu ya da özel mülkiyet ayrımı olmaksızın düşük maliyetli üretim yapan HES`lerden alım yapılarak enerji maliyetlerinin düşürülmeye çalışılması elbette kamu açısından yararlı olmakla birlikte, bunun işletim dengesini riske atacak şekilde yapıldığı itiraf edilmektedir. Böylesi bir riski, ne sistem işletmecisi TEİAŞ ne de TEİAŞ'ta çalışan personel kendi inisiyatifiyle almaz. Ancak siyasi iradenin seçimler öncesinde yoğun bir baskısı söz konusu olabilir. Nitekim, TEİAŞ'ın iletim sistemi yetersizliğinden dolayı verilen ‘kısıt talimatı’ ile devreye giren santrallara fazla ödeme yapılması nedeniyle personele baskı yapıldığı ortaya çıkmıştır. İletim sistemi yetersizliğinden dolayı 2013 yılında 1.2 milyar TL, 2014 yılında da 1.3 milyar TL'lik kısıt talimatı verilmiştir. Yani iletim sistemi çalışanları 'kısıt talimatları' ile 'sistem güvenliği' arasında sıkıştırılmıştır."
Yine TEİAŞ Genel Müdürü ve Bakan Yıldızı'ın açıklamalarının Türkiye'nin kurulu güç dengesini, özellikle 2002`den sonra EPDK tarafından verilen lisanslarla birlikte masaya yatırmayı gerektirdiğine işaret edilen açıklamada, "2002 yılından itibaren kamunun yatırımlardan çekilmesi ve son olarak yapılan büyük termik santral özelleştirmelerinin ardından 2014 sonunda 21 bin 879 MW ile kamunun Türkiye'deki toplam kurulu güçteki payı 2003 yılındaki yüzde 62'lik düzeyinden yüzde 31,5'e gerilemiştir. Piyasa yapısı içinde sesi kısılan kamunun, fiyatları dengelemek ya da dengesizlikleri önlemek için müdahale olanağı kalmamıştır. Diğer boyut, kurulu güçteki kaynak dengesidir. Kurulu güç içerisinde HES`lerin payında 2003 yılından itibaren önemli bir değişiklik olmazken, toplam HES'ler içinde kamunun payı yaklaşık yüzde 90 iken, 2014 yılında yüzde 55'e düşmüştür. Yani kamunun ucuz hidrolik üretimiyle de piyasayı dengeleme şansı yoktur." görüşü belirtildi.
EMO'nun tespitleri, "Yedek kurulu güç tartışmasına bakıldığında; TEİAŞ tarafından yayımlanan Kapasite Projeksiyonu, geçen yılsonu itibarıyla kurulu güç yedeğinin yüzde 75'ler civarında oluştuğunu göstermektedir. Yani ülkenin kurulu güç yedeği vardır. Ancak bu üretim yedeği anlamına gelmediği gibi, bu yedeğin özel santral ağırlığı nedeniyle istenildiğinde devreye sokulmasında güçlükler yaşanmayacağının da garantisi yoktur. TEİAŞ, sistemde yenilenebilir enerji kaynaklarının payının artmasıyla yedek kapasite tutulmasına ilişkin kaygı duymaktadır. Bu kaygıyı 'Rüzgar ve güneş ile yenilenebilir kaynaklara dayalı üretim tesisi kapasitesi yapılmasına onay verilirken, bunun yanında onay verilen kapasitenin yaklaşık yüzde 50`sine kadar yedek konvansiyonel kapasitenin kurulması için gerekli önlemler alınmalıdır' cümlesiyle Kapasite Projeksiyonuna yansıtan TEİAŞ'ın sistemi işletirken, HES'lerin (yenilenebilir) karşısında hazır yedek bulundurmamasına anlam vermek mümkün değildir.
Bakan Yıldız, yeni kurulan bir santrala iletim hattı yapabilmek için güvenlik açısından mevcut iletim hattının devre dışı bırakılması, bir hattın arıza yapması gibi birkaç iletim hattı sıkıntısının üst üste gelmesinden söz etmektedir. Bu noktada EPDK'nın özel sektörün ve siyasi iradenin baskısı altında verdiği lisanslarla yapılan santrallara TEİAŞ'ın iletim hattı planlamasını denk düşürmek için çabaladığı, bunun da sistemi riske atan unsurlardan biri olduğunu görmek gerekmektedir. Önce üretim tesisi yapılıp arkasından iletim sistemi buna uydurulmaya çalışılmaz. Bu da üretimin özelleştirilmesinin planlamada ve iletim sisteminde yarattığı büyük zafiyetin bir işaretedir. Nitekim alınan önlemler kapsamında Enerji Bakanı, tesis kuran işletmecilerle Yük Tevzi`nin senkronize çalışması için pazar akşamı talimat verdiğini açıklamıştır. Bu talimatı vermek için sistemin çökmesi mi beklenmiştir?
Bir kez daha elektrik sisteminde planlamanın ne denli önemli olduğu, bir kamu hizmeti olan elektrik sisteminin amacı kar olan özel sektöre emanet edilmesinin tüm halkın zararına olduğu 10 saat süren karanlık ile ispatlanmıştır. Yapılan tartışmalarda, bu işin tek elden yönetilmesi gerektiği ve bunu da TEİAŞ`ın yaptığı gelmiştir. Evet elektrik hizmeti tek elden yürütülmelidir, bunun için zamanında TEK kurulmuştur. Ülkemizin daha büyük açmazlarda kalmaması için, üretim-iletim-dağıtım ve yeni piyasa literatürüne göre perakende satış hizmetlerinin tek elde kamuya bırakılması gerekmektedir. Acilen yeniden kamulaştırmalar yapılmalı, elektrik hizmeti siyasal ya da ticari çıkarların ötesinde kamu yararını gözeten yapılanmaların olduğu özerk bir işleyişe teslim edilmelidir." diye devam etti.
'Olayın sorumlularının ortaya çıkarılması gerekmektedir'
Enerji Bakanı Yıldız’ın yaptığı açıklamada, yine olayın kaynağını açıklamadığına vurgu yapan EMO, "İlk hangi hattın açtığı, ilk hangi santralın devreden çıktığını, hangi santralların oluşan yükü karşılamak için neden devreye giremediği sorularını da yanıtlayamamıştır. Çöküşün nedenini açıklayamayanlar, sistemin 10 saat içinde ayağa kaldırılmasını başarı olarak sunarak, fıkra niteliğinde açıklama yapmaktadırlar. Nasreddin Hoca misali 'eşeği kaybedip, bulduk' diye sevinmektedirler. Hele dünyanın 7. büyük çökmesi olarak adlandırılan 31 Mart karanlığı için, başka ülkelerde de elektrik kesintisi olduğuna ilişkin açıklamaları 'züğürt tesellisi' olmaktan bile uzaktır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, artık gülünç duruma düşmesine yol açan bu tür açıklamaları bir kenara bırakıp, derhal istifa etmelidir. Olayla ilgili teknik ayrıntıların bilen kişilerle paylaşılacağı ifade edilmiştir. Gelinen aşmada derhal teknik bir komisyon kurulmalı, EMO'nun da dahil olduğu bağımsız bir yapıya sistemin verileri açılarak, olayın sorumlularının ortaya çıkarılması gerekmektedir." ifadelerine yer verdi.