Sarıyer’de ormanların yok edildiğini ifade eden Sarıyer’in önde gelen aydın siyasetçilerinden Op. Dr. Cengiz Alp, Üniversite hocalarının, Orman Fakültesi öğrencilerinin bu işe isyan etmesi gerektiğini söyledi.
Dr. Cengiz Alp, “Ormanların bir kısmı yanıyor, bir kısmına da inşaat yapılıyor. İstanbul’un akciğerleri olan Sarıyer’in kuzey ormanları yok ediliyor. Otoban ve havaalanı nedeni ile inşaata yollar açılıyor. İlçemizin 10 sene sonra yaşanabilir bir yer olacağını düşünmüyorum.” Dedi. Ülkenin çevre duyarlılığı ve yeşil alan duyarlılığının çok önemli olduğunu ifade eden Op. Dr. Cengiz Alp, çevre ve hayatın sürdürülebilir olmasının, iyi yaşamın en önemli iki ayağı olduğunu ve birbirine uyumlu olması gerektiğini söyledi. Şehirlerde yaşam kalitesinin öncelikle yeşil bir çevre ile oluşabileceğine dikkat çeken Dr. Cengiz Alp, geniş yeşil alan, parklar ve ulaşımın çok kolay olmasının önemli yaşam kalitesi kriterleri olduğunu belirtti.
DÜNYA YEŞİLLENİYOR TÜRKİYE ÇÖLLEŞİYOR
Dünya’nın yeşillendiğini tam aksine Türkiye’nin çölleştiğini ifade eden Dr. Cengiz Alp, Dünya’nın yaşanabilir ülkelerinin başında İsveç, Avustralya, Hollanda ve İsviçre’nin geldiğine dikkat çekti. Bu ülkelerde kişi başına düşen yeşil alanlarının Türkiye ile kıyaslanamayacak düzeyde fazla olduğunu kaydeden Dr. Cengiz Alp, bu ayıbın ülkeyi yönetenlerin, ülkeye bakış açısıyla ilgili olduğunu ifade etti. Cumhuriyet döneminde Ankara başşehir seçilirken çok önemli kriterlerin Atatürk tarafından belirlendiğini vurgulayan Dr. Cengiz Alp, Ankara’nın hem stratejik alandan hem iklim şartları düşünülerek bilimsel yöntemlerle belirlendiğini kaydetti.
AKP ÜLKENİN HER ŞEYİNİ RANTA KURBAN ETTİ
Şehir planlanmasını yapan belediyeler ve hükümetin, ülkenin geleceğine bakış açısının çok önemli olduğuna da dikkat çeken usta siyasetçi Alp, “Maalesef AKP yönetimi son 10 yıllık döneminde ülkenin her şeyini ranta kurban etmiştir. Yani insanların daha huzurlu yaşamasını sağladıkları iddiasıyla, gelecek kuşaklara bırakılması gereken doğal miraslarımızı yok ettiler. Tamamen büyük inşaat firmalarına yeşil alanlarımız ikram edilmiş. TOKİ marifeti ile betonlaştırılmış ve yandaş müteahhit firmalara peşkeş çekilmiştir. 3. Köprünün otobanları çevresinde yapılan konutlar risk altında oturan veya konut ihtiyacında olan insanlara sunulmayacaktır. Tam tersi orta ve üst gelir grupların rant alanı, rantçılara 2.- 3. - 4. konut olacaktır.” Diye konuştu.
BOĞAZDA YÜZEN DOMUZLAR ACIKLI BİR OLAYDIR
Şehir planlamasında, çevre konusunda sadece insanları değil, yaşayan kuşlar, kurtlar ve diğer canlıları da düşünmek gerektiğini belirten Dr. Cengiz Alp, “kurtlar, kuşlar ve böceklerinden tutun arılarına kadar her şeyi düşünmemiz gerekiyor. Ekolojik sistem denge içinde olursa gelecekte bize rahat, huzurlu, güzel bir yaşam sunan bir ülkemiz olur. Ama ekolojik dengeyi bozduğunuz zaman önünüze bugün boğazda yüzen domuzlar çıkar. Maalesef bu olay çok acıklı bir durumdur. Şaka konusu olmuştur.Magazin konusu olmuştur. Bu olay bence İstanbul’un yaşadığı en büyük çevre felaketidir. Bugün domuzlar yarın diğer hayvanların dengesi bozulacak. Ekolojik sisteme alışmış koku ile yön bulan o hayvan sürüsü, doğal davranışlarını kaybetmiş ve yollarını şaşırmışlardır. Doğa da sadece biz yaşamıyoruz, diğer canlılar da var."
ZEYTİN AĞACI EVLAT GİBİDİR
Yırcalı köyünde yaşanan zeytin ağacı kesimini de sert sözlerle eleştiren Dr. Cengiz Alp, “Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararı vermesine rağmen 6 bin zeytin ağacını kestiler. 20 yılda büyüttükleri zeytin ağaçları yok edildi. 20 yıl bir çocuğu büyütüyorsunuz. 1 yaşında yürüyor 10 – 12 yaşında neredeyse kendi işini yapıyor. Ama o zeytin ağacı 15 – 20 yıldan sonra ürün veriyor. Düşünün ne kadar emek vermiş 20 yıl evlat gibi bakmışsın. Gübresini vermişsin. Ananın çocuğa baktığı gibi bakmışsın. Bir anda elinin altından kayıp gidiyor. Aynen savaşa giden bir çocuğun ölümü gibi. Annelerin gözyaşına birde bu şekilde bakın. Yani bir benzetme olursa, askerde bir çocuğunu kaybetmiş, savaşta çocuğunu kaybetmiş annenin durumu. Zeytinini kaybetmiş muhtarın, köylülerin ağlayışlarını ben ona benzetiyorum.” Diye konuştu.
ŞEHİRLERİ DEĞERLİ KILAN ORMANLAR VARLIĞIDIR ORMAN FAKÜLTELERİN ÇIKIP İSYAN ETMESİ LAZIM
Sarıyer, Bahçeköy’de bulunan Orman Fakültesi akademisyenleri ve öğrencilerinin bu konuya sahip çıkması gerektiğinin altını çizen Dr. Cengiz Alp, “Bu kadar ormanımız var. Bu orman fakültesinde okuyan gençler, orman ürünlerini geliştirmek ve çağın gerekleri ile birleştirmek üzere okutuluyor. Üniversite bunun için kurulmuştur. Ama siz ormanlara değer vermezseniz o çocuklar ne yapacak. Ormanlar yarın öbür gün kesilecek bir şey olarak görülüyor. Yani ormanı geliştirmek üzere bir siyasi programımız yok. Bu stratejik bir karardır. Siz, ormanları yok etmek üzere gidiyorsunuz. Ormanların bir kısmı yanıyor, bir kısmına da inşaat yapıyorsunuz. Bu ağaç kesimlerine en çok orman fakültelerinin çıkıp isyan etmesi lazım. Ama ses çıkarmıyorlar. Yazık! Bence orman fakültesi öğrencilerin bu işin öncüsü olması lazım. Bunun için okudunuz, bunun için eğitim aldınız. Üniversite hocalarının, orman fakültesi öğrencilerinin bu işe isyan etmesi lazım. Yani 3 - 5 kişinin bir çevre duyarlılığı ile olmaz. Toplumun ayağa kalkması lazım. Üniversitelerin, özellikle orman fakültelerinin, öğretmenlerin, dekanların, rektörlerin, yönetim kurulunun çıkıp; bu ormanlar sizin değil, bu bin yıllık geçmişin ürünü, senin atan, deden bunlara saygı duymuş, bir çok savaşlar geçmiş kesilmemiş demesi lazım. Orman fakültelerinin yöneticilerini ve öğrencilerini çevre duyarlılığına davet ediyorum.” diye çağrıda bulundu.