Başbakan maaşı ve harcırahları dışında sorgusuz sualsiz paralar harcayabilir. Bunun adı “ÖRTÜLÜ ÖDENEK”tir.
2013 yılında, örtülü ödenekten harcanabilecek tutar 2 milyar TL idi. Bu paranın nereye ve nasıl harcandığı gizli kaldı. Çünkü bütçede “gizli hizmet gideri” olarak sınıflandırılıyor.
İzleyebildiğimiz kadarıyla, örtülü ödenekle ilgili harcamalar, önceki yıllarda olduğu gibi tırmanmaya devam etti. Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan’ın, 11,5 yıllık Başbakanlığı sırasında 4 milyar TL ile örtülü ödenek harcamalarında Cumhuriyet tarihi rekorunu kırdığı belirtildi.
CUMHURİYET’ten Fırat Kozok’un haberine göre, 2006 yılından itibaren tırmanmaya başlayan örtülü ödenek kaleminde sadece son iki yılda yaklaşık 1 milyar 300 milyon TL’lik bir harcama yapıldı.
Buna göre, 14 Mart 2003’te başbakan olan Erdoğan aynı yıl örtülü ödenek bütçesinden 103 milyon TL kullandı. Harcamalar, ilk üç yıl boyunca yıllık ortalama 100 milyon TL’yi aşmadı...
Örtülü ödenek, ‘kamu faydası ve ülkenin bekası’ adına harcanmak üzere Başbakanlık bütçesi dahilinde ayrılan ödeneğe deniliyor. Yönetimi ve kullanım yeri tamamen başbakanlık tarafından belirlenen bu tutarın kişisel harcamalar ve propaganda için kullanılması kesinlikle yasak...
Önceki Başbakanlardan adı örtülü ödenek skandalıyla anılan Tansu Çiller 1993-1996 yılları arasında 5.3 milyon TL, Mesut Yılmaz 1997-1999 yılları arasında 8.8 milyon TL harcamıştı. Haziran 1996 ve Haziran 1997 arasında görev yapan Necmettin Erbakan 6.3 milyon TL, 1999’dan Erdoğan’ın başbakan olduğu 2003’e kadar görev yapan Bülent Ecevit ise 170 milyon TL harcamıştı.
BU PARAYLA KAMU YARARINA NELER YAPILABİLİRDİ?
Erdoğan’ın rekor harcamalarının nereye gittiği kamuoyu tarafından bilinmese de, haberde 4 milyar TL ile ‘kamu yararına‘ neler yapılabileceği şöyle sıralanıyordu:
– Maliyeti 5.4 milyar TL olarak hesap edilen 3’üncü Köprü’nün büyük bir bölümü
– 40 derslikli 400 okul
– 200 yataklı 90 hastane
– 21 baraj
– 2 bin 600 spor salonu
– 200 kongre merkezi
Örtülü ödenekten yapılan harcamalar nedeniyle, Başbakan’ın kimseye “hesap verme mecburiyeti" yok. Başka bir anlatımla, ülke yararı için yapıldığı gerekçesiyle, örneğin 100 milyon TL'lık bir ödeme, nereye ödendiği bir yerlere dahi yazılmadan, ileride belgesinin gösterilmesi bile gerekmeden yapılabiliyor...
CUMHURİYET Gazetesi yazarı Çiğdem Toker, Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlığının ilk ayında örtülü ödenekten 109,5 milyon TL harcandığını yazdı. Toker yazısında, “Muhasebat Genel Müdürlüğü sitesinde harcama rakamlarında, geçen Eylül ayında bütçeden örtülü ödenek için Davutoğlu emrine, 109 milyon 498 milyon TL aktarılmış. Tutara baktığımızda, Erdoğan’dan sonra Davutoğlu’nun da örtülü ödeneği, son üç yıldaki artış trendiyle uyumlu kullandığı görülüyor: Bonkörce. Yeni Başbakan’ın tasarrufuyla birlikte, 2014 bütçesindeki dokuz aylık dönemi kavrayan Ocak-Eylül örtülü ödenek harcaması 847.5 milyon TL’ye ulaştı” dedi.
Çiğdem Toker CUMHURİYET Gazetesi’nde “Davutoğlu da usta çıktı” başlığıyla (17 Ekim 2014) yazısında şunları yazmıştı:
“Davutoğlu Başbakan oldu, bir ayda örtülü ödenekten 109.5 milyon TL harcadı.”
Cumhurbaşkanlığı seçim dönemi olan Temmuz-Ağustos'ta, örtülü ödenek harcamasını on kat birden artıran Başbakanlık, Eylül'de yeni Başbakan Davutoğlu döneminde de 94 milyon TL'lik ortalamanın üstünde bir artış göstererek 109,5 milyon TL kullandı.
Düzenli olarak izlediğimiz örtülü ödenek harcamalarında Temmuz-Ağustos aylarına ilişkin dikkat çekici bir gelişme olmuştu. Haziran 2014’te, 14 milyon TL olan örtülü ödenek harcaması, Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasının yoğun olduğu Temmuz-Ağustos döneminde 10 kat birden artarak 141 ve 157 milyon lira olarak gerçekleşince, şu soru aklımıza gelmişti:
"Örtülü ödenekteki bu artış hangi milli menfaat için bu kadar arttı?" Şüphesiz bu soruya yanıt gelmesi büyük bir sürpriz olurdu. Nitekim gelmedi. Yine de örtülü ödenek harcamalarının yasa gereği gizli olduğunu bilmek, Suriye iç savaşı patlayınca önce “muhaliflere”; son zamanlarda da IŞİD’e destek sağlandığı iddialarının ayyuka çıktığı bir dönemde bu konudaki kuşkuları ve soruları gündeme getirmeye engel değil... Ağustos 2014’ün, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, 11,5 yılın ardından, başbakan sıfatıyla “örtülü ödenek” harcaması yaptığı son ay olduğunun altını çizelim...
Yeri gelmişken Türkçe’mizin bir güzelliğine dikkat çekerim...
Bașbakan’ın ‘gizli harcamaları’na eskiden kullanılan deyim olan ‘tahsisatı mesture’ yerine ‘örtülü ödenek’ deniyor. Hem ‘gizli’ ve hem de ‘gizemli’ olan bu ‘harcama kalemi’nden yapılan harcamaların ‘hesabı’nı bașbakan kendisi ile birlikte mezara götürebiliyor'...
Bu paralar bașbakanın ‘sorumluluğu’na ya da vicdan’ına' teslim edilmiș oluyor. Çünkü bu paralar kızına araba, oğluna ev alması için değil; ‘ulusal çıkar’lar için ‘tahsis’ ediliyor ve ulusal çıkarlar yararına kullanılması bekleniyor...
Erdoğan hükûmetleri döneminde ise, ‘örtülü ödenek’ harcamalarının tüm Cumhuriyet Hükümetleri dönemine oranla ‘olağandıșı’ bir artıș gösteriyor.
Ekonomiden sorumlu bașbakan eski yardımcısı Nazım Ekren bu artıșın ‘istihbarat’ için kullanıldığını söylemiști. Sen misin söyleyen?
Bakın o gün bugündür Profesör Nazım Ekren ortalıkta görünmez olmuștur.
Kendisinin ‘dürüst’ bir insan olduğunu biliyorum.
Ve dürüst olduğu için, o günden bu yana görev verilmediğini sanıyorum.
Yani Erdoğan'ın fazladan harcadığı paraların nereye gittiğini bilmiyoruz.
Yediği, içtiği, maașı, harcırahı ve benzeri harcamalarının dıșında kalan bir harcamadır bu...Bir kendisi biliyor bir de ‘yukarıdaki’...
Kimse ‘nerede’ ve ‘kime’ verildiğini soramıyor...
Ancak CHP milletvekili Hurșit Güneș’e göre, 2012 yılının ilk dokuz ayında yaklașık 500 milyon dolara varan bu paranın büyük bölümü Libya ve Suriye’deki ‘muhalif gruplar’a verilmiș olabilirmiș...
Hani eșine mücevher, çocuklarına villa-milla almamıș olsun.
Kaldı ki alsa ne olacak?
Vicdanı kaldırıyorsa alabilir de...
Sözgelimi ișadamı Remzi Gür’e ‘Sümeyye’ye 20-25 bin dolar gönderin’ demiști ama bunu ‘örtülü ödenek’ten karșılamamıș olabilir...
Vicdanı kaldırmamıș olabilir...
Hem ‘ulusal çıkar’larla bağdaștırmamıș da olabilir.
Pekiyi ama Libya ya da Suriye’deki ‘muhalif gruplar’ı desteklemenin ‘ulusal çıkar’larımızla bir ilgisi var mıydı?
O Kaddafi ki, Türkiye’ye zor günlerinde yardımcı olmuștur...‘ulusun vicdanını’
ABD’nin ambargo uyguladığı yıllarda Türkiye’ye maddi ve manevi desteği veren tek ‘lider’ olmuștur da denilebilir...
Ancak, bir an için, Erdoğan'ın örtülü ödenekten verdiği paralarla tutulan canilerce sokak ortasında linç edildiğini düșünelim.
Böyle olduğunu düșünmek bile sızlatmaz mı?
Suriye’de Esad’ı devirmek için harcanan paralara ne demeli?
Bunun neresi ‘ulusal çıkar’lardan yanadır?
Tam tersine ‘ulusal çıkar’larımıza bütünüyle aykırı değil midir?
‘Örtülü ödenek’ten harcanan bu paralarla ‘ülke ekonomisi’ zarara uğratılmadı mı?
Açık açık ve göz göre göre...
Bu nasıl ‘örtülü ödenek’miș böyle?
Bu nasıl vicdan?