BAŞAR BİBEROĞLU: CHP NEDEN 1. PARTİ HÂLİNE GELDİ? Ünlü iş insanı, hukukçu ve siyasetçi Başar Biberoğlu, gündeme dair çok önemli açıklamalarda bulunarak, siyasi konjonktürü masaya yatırdı. 16.03.2025 / 11:31 Ünlü iş insanı, hukukçu ve siyasetçi Başar Biberoğlu, gündeme dair çok önemli açıklamalarda bulunarak, siyasi konjonktürü masaya yatırdı.
Biberoğlu açıklamalarında şunları kaydetti...
BAŞAR BİBEROĞLU:
Yaşamakta olduğumuz ana realite de görmekteyiz ki, Cumhurbaşkanı adayını üretememesiyle, kamu gücü ve kaynaklarıyla süresi sonlanacak olan Cumhurbaşkanını aday yapabilmeye yöneltti ve CHP’yi, alternatifliği başaracak direnmelere ve girişimlere zorladı.

Yerel seçimlerde 1. Parti haline gelen CHP’nin, iktidarı hak edebilmek için iktidarın zorlamalarını, engellemelerini aşabilmekten başka seçeneği bulunmadığından, iktidar kendi iktidarını korumak için yaptıklarıyla adeta kendi sonunu getirecek yaklaşımların ortaya çıkmasını sağlamış oluyor.
Başka bir ifade ile söylemek gerekirse, iktidarın aşılmasını sağlayacak direnmeler, girişimler ve mücadeleler zorlamalarla üretilebiliyor.
Ana muhalefetin alternatifliğinin engellenmesi girişimleri, Cumhurbaşkanı adayının belirlenmesini zorunlu hale getirdi.
Dünya kenti konumunda olan, dünyanın birçok ülkesinden daha büyük nüfusu, ekonomik, kültürel, demokratik, vb. birikimleri bünyesinde barındıran İstanbul’un Büyükşehir Belediye Başkanı’na yapılan engellemeler, demokrasi ve hukuk dışı uygulamalar kabul edilemez yoğunluğa ulaşınca, parti üyelerinin katılımıyla belirlenecek aday adaylığını sahiplenerek çalışmalarını bütün topluma açıklamak zorunda kaldı.
Seçilmişler üzerinden gerçekleştirilmeye çalışılan haksızlıklar, seçilmişleri seçen halkı haksız uygulamalarla karşıya almak uygulamalarına dönüşmeye başladığı için iktidarın yaptıkları ve yapmaya çalıştıkları tartışmalı hale gelmekten kurtulamaz hale sürüklenmeye başladı.
Seçilmiş yerel yönetimlere yapılan haksızlıklar sadece yerel yöneticiler ve bağlı sorumlular veya siyasilerle sınırlı kalmadığı, basın ve yayın organlarıyla birlikte her hizmet alanından memnun olmayanlara kadar genişletildiğinden, hayatın her alanında hissedilir hale geldi.
Haksız uygulamalarla yargı önüne taşınan olayların yargı süreçlerinde, yargının bütün unsurları da benzer sınavı vermekle karşı karşıya kalıyor ve yargı önüne taşınıp, yargının kararıyla sağlanacak toplumun adaletli yaşam ihtiyacı da karşılanamaz hale geliyor.

DEĞİŞEN EĞİLİMLER
Siyasi eğilimlerimiz ve yaşama standartlarımız nasıl olursa olsun, gerilimlerin ve bilinmezliklerin azaltılarak, daha iyi bir geleceğin inşa edilmesini istemekle karşı karşıya kaldık.
Toplumun baskın büyük çoğunluğu muhafazakar değerlerine bağlı olduğu için bu kesimin desteğini merkeze alıp mutlaklaştırmaya çalışmak iktidarın temel siyasi yaklaşımı olmuştu.
İletişim teknolojilerin kullanımının çok yüksek olması nedeniyle, 10 AB ülkesinin toplam enflasyon hızına eşit hayat pahalılığa sahip olduğumuzu toplumun büyük çoğunluğu kabul edemiyor ve 45 altı nüfusun yüzde 70 den fazlasının modern veya muhafazakar değerleriyle birlikte yaşayanlarla bir sorunu bulunmadığından; çalışmaları, üretmeleri, yarışmaları ve başarmaları birbirlerini engellemiyor.
Yapılanlardan, yapılamayanlardan haberdar olan toplumun demokratik dönüşüm isteği önlenemez hale gelmiş durumda.
İktidarın sürdürülebilirliğini sağlamak için uyguladığı, demokrasi ve hukuk dışı yöntemler, alternatifliği temsil etmekle karşı kaşıya kalan CHP’yi; direnebilecek ve engellemeleri aşabilecek yöntemleri geliştirmeye zorlayan, değişen toplumsal baskıdır.
İktidarın yapısal demokratik dönüşümleri gerçekleştiremeyeceği belli olunca, CHP’nin yerel yönetimlerde sergilediği, kapsayıcı, demokratik, eşitlikçi, çoğulcu yaklaşımlar daha kabul edilebilir bulunduğu için 1. Parti haline gelmişti.

Cumhurbaşkanı adayını belirleyerek, belirlenen aday üzerinden eleştirilemez, değiştirilemez ve kendisinin yerine başka aday üretilemez hale gelen Cumhurbaşkanlığıyla ilgili mücadelelerini daha görünür ve kabil edilebilir hale getirmeye çalışan CHP’nin girişimlerinin ve çalışmalarının daha fazla ilgi uyandırması, bilinemez hale gelen, belirsizleşen, eleştirilip, değiştirilemeyen konumlanmalardan kaynaklandı.
Terörsüz Türkiye hedefini toplumun büyük çoğunluğu kabul edilebilir buluyor ancak, bu hedefe ulaşmak için yapılmaya çalışılanların, iktidarın sürdürülebilirliğini sağlamak anlayışını aşabilecek hale taşınamaması endişelere neden oluyor.
Terörsüz Türkiye hedefini sahiplenmeye çalışan DEM siyasi hareketi, demokratik toplumsal dönüşümün gerçekleştirilmesi kapsamında değerlendirilemediği için hem temsil edip sürdürmeye çalıştığı siyasi çalışmalarıyla hem de yerel yönetimlerden uzaklaştırılmalarla etkisizleştiriliyor.

Bu Kategorinin Diğer Haberleri |
|
|