Sarıyer Yenigün, Sarıyer'in Gerçek Tarafsız Gazetesi - TÜSİAD </br>İKTİDAR </br>VE GERÇEKLER!!!
Karakter boyutu :13 Punto15 Punto17 Punto19 Punto

TÜSİAD
İKTİDAR
VE GERÇEKLER!!!

TÜSİAD </br>İKTİDAR </br>VE GERÇEKLER!!!
Başar Biberoğlu, TÜSİAD ile iktidar arasındaki sıcak gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
23.02.2025 / 12:15
Ünlü iş insanı, hukukçu ve siyasetçi Başar Biberoğlu, TÜSİAD ile iktidar arasındaki sıcak gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.

Biberoğlu kritik konularda hem bilgilendirmeler yaptı, hem de yaşanan gelişmeleri en ince ayrıntısına kadar masaya yatırdı.

BAŞAR BİBEROĞLU:

TÜSİAD genel kurulunda yapılan açıklamalar, yaşanan bütün sorunlarla yüzleşmek ihtiyacını daha görünür hale getirdi.

Açıklamalar ağırlıklı olarak, ulusal ve uluslararası iş insanlarının etkileşimiyle ve demokrasi sorunlarıyla ilgili olmasına, eleştiri ve endişe düzeyinde kalmasına rağmen beklenenden çok etki yaptı.

Genel olarak Türkiye’nin iş insanları ve büyük tüccarları, yönetim organlarıyla önemli sorunlar yaşamıyordu.

Yaşanan sorunlar moda deyimle “ kazan/kazan “ anlayışı kapsamında bir şekilde çözülebiliyordu.



Bunun sebebinin; Allah'ın yeryüzündeki mutlak temsilcisi anlayışı ile sürdürülen imparatorluk düzeninden kurtulmanın, çalışarak, üreterek, yarışarak ve başarılı mücadeleler vererek, icatlarla ve keşiflerle mutlak güçle baş edebilecek hale gelip, “yönetime katılmak yoksa vergi de yok diyebilecek, burjuva devrimi “ sürecinden geçmemiş olmalarından kaynaklandığı kabul ediliyordu.

Toplumun; kontrol altında tutulmasına, yönlendirilmesine, zorlanmasına, katlanılamaz hale yaklaşılsa bile, perdelemelerle ve baskılarla bir şekilde kabul edilebilirliklerin sağlanmasına, iş insanlarının ve büyük tüccarların baskın çoğunluğu, kendilerine alan açan ve dokunmayan uygulamaların etkisiyle ses çıkarmıyordu.

Sermayenin ve yetişmiş insan gücünün uluslararası hale gelmesiyle, iş insanlarının ve yetişmiş insan gücünün standartları bir birine yaklaştı ve birlikte iş yapar hale gelen, şekilci, paranın satın alabildiği kabul edilebilirliklerle sürdürülen ilişkilerde ve etkileşimlerde genel geçerli uluslararası standartlar belirleyici hale geldi.

Darbelerle ve müdahalelerle sürdürülen yönetim sisteminin sürdürülemez hale gelmesi ve onun yerine biriktirilen siyasi alışkanlıklarla kendi anlayışını merkeze alan ve daha önceki yönetim sisteminin yaklaşımlarını kendi anlayışına uyarlamaya çalışan çoğunlukçu başkanlık sisteminin inşa edilip, sürdürülmesine de etkili itirazlar yapılmamıştı.

İnşa edilmeye çalışılan sistem, eski alışkanlıkların aşılamamış olmasından kaynaklandığı ve benzer anlayışlarla sürdürülmeye çalışılacağı için yine “ kazan/kazan “ yaklaşımı kapsamında ilişkilerin sürdürülebileceği sanılıyordu.

Ne zaman ki, bütün dünya ülkelerinin sürdürülebilirliklerinde demokratik daralmalarla ve otoriter yaklaşımlarla kendi konumlarını koruyabilmek kaygıları önemli hale geldi işte bu dönemden sonra TÜSİAD; yaşanan belirsizlikler nedeniyle, iktidarın kendisine yakın bulduğu iş insanlarını ve büyük tüccarları öncelikli hale getirilmeye çalışmasından etkilendi ve açıklamalar yapmak zorunda kaldı.



BELİRSİZLİKLER YÜZLEŞMELERE NEDEN OLABİLİR Mİ?

TÜSİAD’ın açıklamalarından sonra iktidar çevrelerinin karşı açıklamaları ve yargı sürecinin başlatılması, yaşanan belirsizliklerle toplumsal yüzleşme döneminin başlayıp, başlamayacağı sorularını gündeme taşıdı.

Her ne kadar, iktidarın ikame edip sürdürmeye çalıştığı yönetim sistemi, siyasi mücadele alanında ulaştığı kabul edilebilirlikleri tüketip, sürdürülemez hale yaklaşmış olsa da, yapısal sorunlarla yüzleşmeleri sürekli erteleyerek bir şekilde iktidarını koruyabildiği için, benzer çıkış yollarını denemekten başka seçeneği bulunmuyor.

Alternatif hale gelerek genel iktidara ulaşmaya, yerel iktidarlardaki başarıların etkili olacağı biliniyor.

Gelişmiş demokratik ülkeler gibi değiliz, ne yapılması gerekiyorsa sorumluluk yüklenenler yapsın, halkımız demokrasiyi içselleştiremiyor, iktidar demokratikleşmeyi engellemek için yapılabilecek her şeyi yapıyor vb. itirazlar, haklı bulunsa ve yaşananları yansıtsa bile, daha iyi bir geleceğin üretilmesine yetmiyor.

Hangi düşünceden olursa olsun, hangi değerlere inanırsa inansın hayata katılıp, mücadele verenlerin önündeki en önemli engelin; yönetenlerin önceliklerine göre halkı kontrol ederek, gerçekleri perdeleyip, baskılarla ve zorlamalarla kabul edilebilirlikler sağlamaya çalışmalarından kaynaklandığı anlaşıldı.



Toplum, kendisini sahiplenip, mücadelelerinin içerisinde yer alarak temsil edebilecek siyasi yaklaşımları hiçbir zaman dışlamıyor ve sadece oy vermeye indirgenen konumu kapsamında da olsa kararlılıklarını ortaya koyabiliyor.

Türkiye’de toplumsal gelişim ve değişim anlayışı; birlikte yaşayan, çalışan, üreten, yarışan ve başaran insanlar olarak sahiplenilebilirse, sahip olunan imkanlar ve değerler, hayata tutunmaya çalışan mücadeleler kapsamında kabul edilebilirse, içerisinde bulunulan konumdan kurtulmak başarılabilecek.