Sistem mi? O da ne ?

Sarıyer-Hatayspor maçı başladığında bir an tribünden taraftarlara baktım. Her zaman sevdiği renklerin peşinde, her koşulda destek olmaya çalışan biz taraftarlara. Aklıma Mel Gibson’un Cesur Yürek fiminin son sahnesi geldi.

Hani birçok savaşlar yapılmış; kazanılmış, kaybedilmiş. Liderleri ölmüş. Ama yine var olan amaçları uğruna kalanlar her zamanki gibi savaş alanındaki yerlerini almışlar. Yeni bir savaş için hazır olan Cesur Yürekler olarak.

Tribünde bu Yürekler varken, Sahada değil Yürek, Böbrek bile yoktu.

Sahada Türkiye ikinci liginde oynayan Sarıyer takımımı var! Yoksa, Hatayspor’la maç var

Oynamak isteyen gelsin diye semtten çağırılmış bir insan gurubumu belli değildi.

Aslında gerçekten semtten birkaç arkadaşı toplayıp sahaya sürselerdi En azından mağlubiyete isyan edecek ruhu ortaya koyan sahada birileri olurdu.

Bir futbol takımının her ne olursa olsun saha da bir duruşu, bir sistemi, bir oyun anlayışı olur.

Ancak, başında bir teknik direktör olmayan takım bu şekilde oynar. Tabii buna oynamak denirse.

Maçın başından sonuna nasıl oynaması, ne yapması gerektiğini bilmeyen bir takım vardı sahada.

Bu takımın bir sistemi yok mu?

Sistem demek sadece maç başlarken sahaya dizilme şekli midir?

Sayın Taner Taşkın 10 hafta da bu takıma ne çalıştırmış?

Her hafta bir sonra oynanacak rakip izletiliyor. Ama rakipleri izlemekle olmuyor demek ki. Bence öncelikle bir kendi takımını izlettir. Demek göremiyorsun o zaman görenler bilgi versin. Çektiğin el kamerası da işe yaramıyor.

Bir Antrenör sahaya sürdüğü 11’i o haftadaki çalışmalarda ve geçmiş periyotta en güvendiği ve inandığı oyunculardan kurması lazım. 30.dk bir oyuncuyu oyundan almak ne demek. Madem inanmıyorsun sahada ne işi var. 15 dk daha oynamaması oyunda ne farklılık yarattı. Bu hareketle hem o oyuncuyu kaybetti hemde yerine giren oyuncuya büyük stres yükledi. Sonuçta girenle çıkan arasında sahaya yansıya hiçbir farklılık olmadı. Ama saha dışına yansıyan çok şeyler olacak gibi. Kaldı ki bu hafta oyuna kurtarıcı diye aldığı oyuncuları geçen hafta kadroya bile almamıştı.

Bu hareketler Teknik Direktörün kendi içinde çıkmaza girdiğini, Telaş ve tutarsızlık içine düştüğünü, ne yapacağını bilemez duruma geldiği gösterir. Bu çelişki içinde başarı mümkün değildir.

Sarıyer takımında, adam eksiltebilecek, bir iki çalım atıp takımı atağa kaldıracak, maça ağırlığını koyacak sonucu değiştirecek yetenekli bir tek futbolcu yok.

Teknik Direktör Taner Taşkın, Sezon başı kendi istediği 22 yeni transfer yaptırdı. Duyduğuma göre devre arası yine transfer istiyormuş.

Onuncu hafta 4 galibiyet, 2 beraberlik, 4 mağlubiyet.

Bu tablo incelenince kazanılan veya kaybedilen maçların rakiplerine bakınca, Sarıyerimizin ne durumda olduğunu çok açık önümüze seriyor. Gereksiz yere beklentileri yükseltmenin bir anlamı yok.

Görülüyor ki şu anki haliyle, malum grubunda da kendine benzer bir çok takım olduğundan öyle veya böyle orta sıralarda bitirir.

Bu şeklide bir sezon geçirmek için ne bu kadar paralara transfer yapmaya gerek var. Ne de böyle bir Teknik direktör bulundurmaya.

Sarıyer'in içinden yetişmiş Sarıyer'in çocuğu olan bir çok Teknik Adam bu takımı bundan daha kötüye götürmez hatta bu şeklide paralar harcatmadan daha da iyi noktalara getirir. Bu inanın... MURAT GERGER: SARIYER YENİGÜN SPOR MÜDÜRÜ